B-Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK.m.323). Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK.m.324)....
nın temyiz incelenmesinden önce 24.03.2015 tarihinde ergin olduğunun, velayet ve kişisel ilişki yönünden davalının temyizinin konusuz kaldığının anlaşılmasına, boşanma davasının kabul veya ret durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedileceğinin tabii bulunmasına göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkeme, boşanma ve ayrılığa karar verirken ana ve babanın haklarını ve çocuklarla olan kişisel ilişkisini düzenlemek zorundadır (TMK.md.182/1). Boşanma hükmü ile birlikte velayeti davacı kadına verilen müşterek çocuk Ahmet Atahan ile davalı babası arasında kişisel ilişki kurulmamış olması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup 09/08/2018 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkeme kararının boşanma, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat kararına itirazlarının bulunmadığını ,davalı baba ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkinin hukuka ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu ,çocuklardan Ali İsmail'in 05.12.2013 Alparslan'ın ise 27.02.2017 doğumlu olup kurulan kişisel ilişkinin menfaatlerine uygun olmadığını ,yaşları itibariyle uzun süreli davacı anneden ayrı kalamayacaklarını bu düzenlemenin velayet görevini gereği gibi yerine getirilmesine de engel olduğunu, daha kısa süreli kişisel ilişki kurulması gerektiğinden çocuklar ile davalı baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Taraflarca özellikle bu konuda bir talep olmadığı halde, günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken, aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmamıştır. Ayrıca kişisel ilişkinin cuma gününden başlatılması, dini bayramlarda tüm günleri kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulması, yaz tatilinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş günlerinin belirlenmemesi de hatalı olup, kurulan kişisel ilişki, okul çağında bulunan çocukların eğitim durumunu engelleyici nitelikte olduğu gibi annenin velayet görevini de engelleyici niteliktedir. Bu sebeple velayeti anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında aynı şehir-farklı şehir ayrımına gidilmeksizin daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVACI-DAVALI :... DAVALI-DAVACI :... DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Düzenlenmesi İştirak Nafakasının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı baba tarafından her iki dava yönünden; davalı-davacı anne tarafından ise kişisel ilişkinin süresi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Müşterek çocuklardan ....oğumlu olup idrak çağında oldukları anlaşılmaktadır. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin.... Sözleşmesinin 3. ve 6., Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir....
Aile Mahkemesi'nin 2020/635 esas ve 2020/614 karar sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşanmış olup 2014 doğumlu Mira DOĞAN ve 2015 doğumlu Eylül DOĞAN isimli müşterek çocukların velayetinin davalı T3 verildiğini, müşterek çocuklar ile müvekkil arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verildiğini, tarafların boşandıktan sonra aradan geçen 1,5 yıl boyunca davalı tarafça, davacı müvekkile müşterek çocukların gösterilmediğini, müvekkilin çocuklarını ancak icra yoluyla görebildiğini, davalının, müşterek çocukların müvekkili ile görüşmesini sistematik olarak engellediğini, davacı müvekkili ile müşterek çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin hafta sonlarının tamamına tekabül edecek mahiyette yatılı olarak şeklinde yeniden düzenlenmesine, aksi halde görüş günlerinin artılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Ana ve babaları ayrılan çocukların, ana ve babalarıyla düzenli şekilde kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakları mevcuttur. Asıl olan çocuklarla ebeveynleri arasında 3.kişilerin gözetimi olmaksızın ve mekan sınırlaması bulunmaksızın doğrudan kişisel ilişki tesisidir. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Velayeti anneye bırakılan küçükle baba arasında kurulan kişisel ilişki küçüğün fikri ve bedeni ilişkisinin gelişmesi ile babalık duygularının da tatminini gerektirir....
DAVA Davacı- karşı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı boşandıklarını, ortak çocukların velâyetinin anneye verildiğini, annenin çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasını engellediğini belirterek iddia ederek, baba ile ortak çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin hafta sonlarının tamamına tekabül edecek şekilde yatılı olarak yeniden düzenlenmesine, aksi halde görüş günlerinin artılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından velayetin değiştirilmesi talebinin reddi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davacı, kademeli (terditli) olarak dava açmış, öncelikle müşterek çocuğun velayetinin davalıdan alınarak kendisine verilmesini, bu talebi kabul edilmediği takdirde ise müşterek çocuklar ile kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini istemiştir....
Boşanma tarihi ile işbu dava tarihi arasında geçen süreçte müşterek ... çocuklarla davalı ... arasında mevcut kişisel ilişkisinin değiştirilmesini gerekli kılar nitelikte bir somut olgu bulunmadığından öncelikle davanın reddinin gerektiği kanaatimi ifade ve muhafaza etmekle birlikte; çoğunluk görüşü doğrultusunda geçen zaman ve değişen şartlara göre ... bir kişisel ilişkinin tesisinin gerekli görülmesi durumunda dahi, bunun yolunun öngörülen ancak somut olaya uygun düşmeyen, çözüm üretmekten uzak klasik kişisel ilişkiden geçmediği aşikârdır. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 31/12/1976 tarihli ve 1976/9370 Esas, 1976/13138 Karar sayılı ilamında da da veciz bir şekilde ifade edildiği üzere; “Hakim, insana, tabiata, gerçeğe, olağana sırt çevirmeden, ... kalıplar içinde sıkışıp kalmadan uyuşmazlığa insan kokusu taşıyan bir çözüm getirmek zorundadır.”...