nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; yerel Mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumlarına göre, kadının ev hanımı olup, düzenli bir işi ve gelerinin bulunmadığı, oğlunun yanında yaşadığı, erkeğin ise, emekli olup 2019 yılı itibariyle 1.700,00 TL emekli maaşı aldığı göz önüne alındığında kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Yerel Mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi gereği boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davalı kadın lehine dava tarihinden geçerli olmak üzere hakkaniyete uygun miktarda tedbir nafakasına, boşanma kararının kesinleşmesinden, davacının öldüğü tarihe kadar geçerli olmak üzere yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının tedbir v yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile, dava tarihinden başlamak...
Boşanmadan sonra açılan maddi manevi tazminat (TMK m. 174/1- 2) ve yoksulluk nafakası (TMK m. 175) talepli davalar boşanmanın ferii'si niteliğinde bulunmadıklarından, nispi harca tabi olup, yargılama sonunda dava değeri dikkate alınmak suretiyle kabul/ red oranına göre yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen vekalet ücreti takdir edilir. Belirtilen nedenle, davalı vekilinin reddedilen miktar yönünden, taraflarına lehine vekalet ücreti takdir edilmemesine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Taraflar yabancı mahkeme kararı ile TMK 166 maddesi gereğince boşanmışlar, kararda davacı kadına kusur yüklenmemiştir....
K A R Ş I O Y Davacı boşanma dosyasında boşanma ile birlikte yoksulluk nafakası (TMK. m.175), manevi tazminat (TMK. m. 174/2 ) ile davalı adına kayıtlı taşınmazdan pay isteyerek önce çekişmeli boşanma talebinde (TMK. m. 166/1-2) bulunmuş; yargılama aşamasında tarafların boşanma ve boşanmanın mali sonuçları üzerinde anlaşmalarının mahkemece uygun bulunmasıyla (TMK. m. 166/3) boşanmışlardır. Boşanma kararı ile birlikte, bu anlaşma uyarınca davacı yararına 350 TL yoksulluk nafakası 10.000 TL manevi tazminata da hükmedilmiştir. Mahkemece boşanmayla birlikte tasdik edilen protokoldeki hüküm; "....350 TL yoksulluk nafakası ile 10.000 TL manevi tazminatı davalı ödeyecek... bunun dışında mali konularda karşılıklı talebimiz yoktur...." şeklindedir. Çekişmeli bir adet taşınmaz bulunmaktadır....
ancak hükmedilen bu nafakaların ve tazminatların miktar itibarıyla az olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin "lehe hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddi ve manevi tazminatların miktar itibariyle az oluşuna" yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, nafakalar ve tazminatlarla ilgili ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının 5 nolu hüküm fıkrasının "...karar kesinleştikten sonra aynı miktarın iştirak nafakası olarak davalıdan alınarak velayetten davacı anneye verilmesine..." şeklindeki kısmının, 6 nolu hüküm fıkrasının "... karar kesinleştikten sonra aynı miktarın yoksulluk nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." şeklindeki kısmının ve 7 nolu hüküm fıkrasının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca bu konularda yeniden karar vermek gerektiğinden, takdiren davacı kadın yararına aylık 800 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk Ömer Şahin yararına aylık 700 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına boşanmanın eki niteliğinde 40.000...
Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez. Ancak, ilamın hüküm kısmının aynen infazı zorunlu olup, dar yetkili icra mahkemesi yorum yoluyla hükmü değiştiremez. (HGK.nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 Esas, 1997/776 Karar) .//.....
Aile Mahkemesi'nin 2016/714 Esas, 2017/165 Karar sayılı dosyasında açılan boşanma davasının ispat edilemediğinden reddedildiği, kararın 03.05.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise Kanunda aranan 3 yıllık süre geçtikten sonra 17.06.2020 tarihinde açıldığı, tanık beyanlarından tarafların fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığı, boşanma davasından sonra açılan tedbir nafakası talepli dava dosyasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2....
kaldırılmasına, davacı-davalı kadının iştirak nafakası talebinin kısmen kabulü ile, boşanma kararının kesinleşme tarihinden geçerli olmak üzere müşterek çocuğa harcanmak üzere aylık 400,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı-davacı erkeğin kadına yoksulluk nafakası verilmesi ve miktarına yönelik istinaf talebinin reddine, davacı kadının yoksulluk nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 5 nolu bendinin yoksulluk nafakasına ilişkin kısmının kaldırılmasına, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile, boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı -davacı erkeğin, kadının boşanmanın feri niteliğindeki reddedilen talepleri yönünden vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin reddine," karar verilmiştir....
Sayfa 3 ve 4 nolu hüküm fıkraları) müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 400,00 TL'nin dava tarihinden itibaren tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası, aylık 550,00 TL'nin dava tarihinden itibaren tedbir ve kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak kocadan alınarak kadına verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş ise de, burada belirtilen tedbir nafakası ibarelerinin daha önce takdir edilen tedbir nafakası miktarlarının dava tarihinden itibaren artırımı mahiyetinde bulunduğu, başka bir ifadeyle mükerrer olarak tedbir nafakası takdiri mahiyetinde bulunmadığı, bu anlamda dosyada mükerrer tedbir nafakası takdir edilmediği gibi takdir edilen tedbir-iştirak-yoksulluk nafakası miktarlarının da tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları ve günümüz hayat şartları dikkate alındığında makul olduğu anlaşılmakla, davacı-davalı koca vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere aylık 750 TL iştirak nafakası takdirine, Davacı-davalı kadın için ilk boşanma davasının açıldığı tarihten başlamak ve boşanmanın kesinleştiği tarihe kadar devam etmek ve de ilk derece mahkemesince hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere aylık 350 TL tedbir nafakası takdirine, Davacı-davalı kadın için boşanmanın kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere aylık 1000 TL yoksulluk nafakası takdirine, Davacı-davalı kadın yararına 45.000 TL maddi ve 35.000 TL manevi tazminat takdirine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Çünkü yoksulluk nafakasında önceden bilinebilirlik ve belirlenebilirlik mevcut olmadığı gibi bu talep her davanın açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanacağı ilkesine de tabi değildir. Yoksulluk nafakasının boşanma davasıyla bağlantısı da kişinin yoksulluk nafakası talep etmemesine neden olabilir. Çünkü kusurun tümüyle davacıda ve kendisinin kusursuz olduğunu bu nedenle boşanma davasının reddi gerektiğini düşünen davalıdan, bu talebiyle bağdaşmayacak şekilde boşanmanın fer'i olan yoksulluk nafakası talep etmesi de beklenemez. Ancak davalı yargılama aşamasında kendisine az da olsa kusur yükleyen delillerin dosyaya girdiğini görünce boşanma kararı verilebileceğini düşünerek Kanunun boşanmanın fer'i olarak kendisine isteme hakkı verdiği yoksulluk nafakası isteminde bulunmak isteyebilecektir....