WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yoksulluk nafakasına hükmolunabilmesi için yoksulluk nafakası isteyen eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünün belirlenmesi gerekir (TMK m. 175). Davacı kadın hakkında yapılan ekonomik ve sosyal dunun araştırmasında çalışmadığı bildirilmiş ise de; temyiz aşamasında davalı erkek tarafından kadının sigortalı olarak çalıştığına dair Sosyal Güvenlik Kurumu kaydı dosyaya sunulmuştur. Bu durumda davacı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa elde ettiği gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, işten ayrılmış ise ayrılma sebebi araştırılıp değerlendirilerek sonucu uyarınca yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Ne var ki, ilk incelemede bu yön nazara alınmadan kararın yoksulluk nafakasına ilişkin bölümünün onandığı anlaşılmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yoksulluk nafakası-Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava; boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası davasıdır. Mahkemece davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

      Dava boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra açılan, yoksulluk nafakası isteğine ilişkindir (TMK.md.175,178). Hüküm altına alınan nafakanın bir yıllık tutarı nazara alındığında, hüküm temyiz edilebilir nitelikte olup miktarın kesinlik sınırının üstünde olduğu; ancak, bu hususun ilk inceleme sırasında gözden kaçmış olduğu anlaşılmakla, davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulüne, temyiz talebinin reddine ilişkin Dairemiz kararının kaldırılmasına, temyiz isteğinin incelenmesine karar vermek gerekmiştir 2-Davalının temyiz sebebine hasren yapılan incelemeye gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm yoksulluk nafakası, maddi tazminat ve harç yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına ve özellikle kadın lehine taktir edilen nafakanın yoksulluk nafakası olduğunun anlaşılmasına göre davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma davası içinde vaki ve boşanmanın fer'i niteliğinde olan Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde ifade edilen yoksulluk nafakası ile aynı Kanunun 174. maddesinde yazılı maddi ve manevi tazminat istekleri harca tabi değildir. Mahkemece hükme bağlanan yoksulluk nafakası ve maddi tazminat üzerinden nispi harç alınmıştır....

          Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi, mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Ne var ki hüküm sadece yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmiş durumdadır. Bu durumda, davacı kadının nafaka talebinin, süresinde olduğunun kabul edilmesi gerekir. O halde mahkemece davacı kadının yoksulluk nafakası konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....

            Temyiz üzerine hüküm; tarafların eşit kusurlu oldukları belirtilerek davacı yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası verilmesi gerektiği yönünden bozulmuş, diğer yönler onanmış, karar düzeltme yoluna gidilmediğinden ve bozmaya mahkemece uyulduğundan kusur ve yoksulluk nafakası yönünden usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bozmadan sonra yargılama yoksulluk nafakası yönünden devam etmektedir. Mahkemece bu yön gözetilmeden kesinleşen tedbir nafakası hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, boşanmanın eki niteliğinde olan ve boşanma davası ile istenen bu talep yönünden asıl hükümde harç ve vekalet ücreti hakkında hüküm verildiği halde yeniden bu konularda hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Ancak açıklanan hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

              Eş söyleyişle; yoksulluk nafakası alacaklısının paranın alım gücü karşısında ihtiyaçlarının artması, hastalık vb. gibi nedenlerle nafakasının giderlerini karşılayamaması, buna karşın nafaka borçlusunun gelirinde ödeme gücünde artış olmuş ise nafakanın artırılmasını isteyebilir. Öte yandan, yoksulluk nafakasının artırılması için herşeyden önce davacının bu nafakaya hak kazandığının belirlenmesi gerekir. Somut olayda; ... 4. Aile Mahkemesi'nin 09.10.2012 tarih ve 2011/380 E.- 2012/799 K. sayılı kararı ile, tarafların boşanmalarına, dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı için aylık 100,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, hükmün kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm 10.09.2013 tarihinde kesinleşmiş olmakla davacı yoksulluk nafakasına bu tarihten itibaren hak kazanmıştır....

                Davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunmuştur. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Ne var ki, ilk incelemede bu yön nazara alınmadan kararın yoksulluk nafakası miktarı yönünden de onandığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalı erkeğin, davacı kadın yararına takdir olunan yoksulluk nafakasına yönelik karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 07.02.2017 tarih ve 2016/7570 esas, 2016/1227 karar sayılı onama kararının, davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden kaldırılarak hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                  Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere, yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk T.: Aile Hukuku, C. 2, 15. Bası, İstanbul 2013, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....

                    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı vekilinin kendi lehlerine vekalet ücreti verilmesine ilişkin temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı yararına vekalet ücreti takdirine yönelik temyize gelince; Mahkemece verilen ilk hüküm davalı kadına yoksulluk nafakası verilmesi yönünden bozulmuş, diğer yönler kesinleşmiştir. Yargılama boşanmanın eki niteliğinde olan yoksulluk nafakası yönünden devam etmektedir. Boşanmanın eki niteliğindeki taleplerin ret veya kabulü vekalet ücreti takdirini gerektirmez. Bu yön gözetilmeden davacı yararına daha önce kesinleşen ilamla vekalet ücreti takdir edildiği halde, yeniden vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

                      UYAP Entegrasyonu