TMK 176/3 maddesine göre; “irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargılama sırasında dinlenilen tanık beyanlarından, davalı kadının evlenmek amaçlı ... isimli kişi ile görüştüğünü, bu amaçla Fahri’nin evinde bir müddet kaldığını, sonradan da evliliğin gerçekleşmediğini ifade etmişlerdir....
Türk Medeni Kanunu'nun 176/3. maddesinde; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkacağı, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamıştır ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 176/4. maddesinde ise; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....
ın ise silahtan sayılan bir cisim kullanmayıp, eliyle vurduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; sanıkların aynı suç işleme kararının icrası kapsamında iştirak halinde eylemlerini gerçekleştirmeleri nedeniyle, sanık ...'...
Davacı karşı davalı kadın vekili, kusur, tazminat ve nafaka takdiri ve miktarı ile boşanma davalarının kabulüne karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dosya dairemizde iken kadın vekilinin boşanma kararının kesinleştirilmesi talepli dilekçe ibraz ettiği, ilk derece mahkemesince "Boşanma, yönünden istinafa başvuru yapılmadığından boşanma yönünden 15/09/2021 tarihinde kesinleşme yapıldığı, çıkartılan güncel nüfus kaydından davacı-davalının 17/06/2022 yılında Ahmet Kanar ile evlendiği anlaşılmıştır. Toplanan delillerden, karar gerekçesinde kadına yüklenen kusurlu eylemlerin sabit olduğu anlaşılmakla, kadının kusur belirlemesine ve erkeğin davasının kabulüne, kendi davasının reddine yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
ın bıçakla, diğer sanıkların ise silahtan sayılan bir cisim kullanmayıp, elleri ile vurmak suretiyle mağduru yaraladıkları kabul edilerek, suçta kullanılan silahtan İrfan dışındaki sanıklar sorumlu tutulmamış ise de; sanıkların aynı suç işleme kararının icrası kapsamında iştirak halinde eylemlerini gerçekleştirmeleri nedeniyle, TCK'nin 37/1. maddesi delaletiyle 86/1, 86/3-e, 87/3. maddeleri gereğince cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle sanıklar ..., ...ve ... hakkında eksik ceza tayini, 2) Adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ila ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve TCK'nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla 1/2 oranında artırılması öngörülmüş olması karşısında, mağdurun adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin orta (2) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, TCK'nin 3. maddesine göre orantılılık...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Görevliye hakaret, tehdit HÜKÜM : Hükümlülük Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Sanıkların, köy merasına tecavüzleri nedeniyle, tespit için olay mahaline gelen Köy muhtarı olan katılana, saldırarak "senin buna gücün yetmez ,sana sorarım,şerefsiz,haysiyetsiz,seni burada gezdirmem,çek git.. " demek suretiyle hakaret ve tehdit ettiklerinin iddia edinilmesi karşısında, olayın başlangıcı ve gelişmesi itibariyle görgüye sahip oldukları anlaşılan tanık anlatımlarının birbiriyle olan ve ayrıca tanıklar ...,...,... ve ...'...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, Tehdit Hüküm : 1-Tehdit suçundan (2 kez); TCK’nın 106/2-d, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet, 2-Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan; TCK’nın 314/3, 220/6-7, 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: I-Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde; Gerekçeli karar başlığında suç adının “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” yerine “Silahlı terör örgütüne üye olmak” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir....
durumlarını kabul ettikleri ve 10 yıl birlikte yaşadıkları, davalının davacı anneye karşı hınç ve öfke duyguları ile hareket ettiği davalının, çocuğun annesi ile görüşmesini engelleyerek velayetten kaynaklı görev ve sorumluluğu ağır şekilde savsakladığı, babada kalan çocuğun mevcut durumda annesine ve annesinin ailesine karşı yönlendirildiği, müşterek çocuğun anne, ilgi, bakım, şefkat ve yönlendirmesine muhtaç olduğu, davalının annenin gayri ahlaki hayat sürdüğüne dair iddialarını ispatlayamaması, kaldı ki tarafların, dolayısıyla birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerinin bulunmadığı, davacı kadının başka kişiler ile görüşüp evlenmesinin haysiyetsiz yaşam sürdüğüne emare, annelik görevini yapmaya engel olamayacağı ve müşterek çocuğun kendi ile ilgili kararları alabilecek gelişimsel olgunlukta olmadığı gözetilerek çocuğun üstün yararı gereği velayetin davacı anneye verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, yerel mahkemece tüm delillerin değerlendirildiği...
Yargılama gideri ve vekalet ücreti açısından; Davacı kadının açmış olduğu boşanma davası kabul edildiğine göre, bu durum davanın tam kabulü anlamındadır, dolayısıyla davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılması ve davalı lehine vekalet ücreti verilmemesinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davalı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Ziynet alacağı davasının tefriki açısından; Ziynet alacağı davasının konusu ile boşanma ve ferilerine ilişkin davanın konusunun farklı olması nedeniyle ziynet alacağı davasının bu dosyadan tefrikine karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davalı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; davalıya boşanma ilamı ile 250,00 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, davalının çalışmaya başladığını ve yoksulluğunun ortadan kalktığını ileri sürerek, boşanma kararı ile birlikte hükmedilen 250,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını veya indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; çalışmaya başlamış olmasının nafakanın kaldırılmasını gerektirmediğini ve yoksulluğunun devam ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini telep etmiştir....