Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asıl dava TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma, ferileri, TMK'nın 161. maddesi uyarınca zina, TMK'nın 163. maddesi uyarınca haysiyetsiz hayat sürme nedeni ile boşanma, karşı dava ise TMK'nın166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma ve ferilerine ilişkindir. 1- Davacı-karşı davalının reddedilen boşanma (TMK m. 161, 163) davaları ile tarafların kusur durumuna yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; Mahkeme tarafından; davacı-davalı kadının intihara kalkıştığı, kocasına hakaret ettiği, Davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadının telefon görüşmelerini kısıtladığı, evlilik birliğinde kadının kazancının harcandığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ederek güven sarsıcı davranışta bulunduğu, dolayısı ile davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu, davacı-davalı kadının hafif kusurlu olduğuna karar verilmiş ise de, kadına yüklenen intihara kalkıştığına dair kusurun kocanın güven sarsıcı davranışına...

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "... davacı tarafından açılan iş bu dava öncelikle suç işleme sebebine dayalı boşanma olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olup yukarıda sayılan deliller toplanmıştır. Türk Medeni Kanununun 163. maddesi hükmüne göre boşanma kararı verebilmek için suç teşkil eden eylemin evlendikten sonra işlenmiş olması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların davalının işlediği suç tarihinden önce evlendikleri anlaşılmaktadır. Davalı hakkında 12/11/2016 tarihinde kasada usulsüz işlem yapılması sebebiyle iş sözleşmesine son verildiği ve şikayette bulunulduğu , Alanya 3....

İlk derece mahkemesince "somut olayda tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalıya ait kredi kartı ve hesap dökümleri, davalının Antalya ili Manavgat ilçesinde bulunan Alba Royal Hotel'de A.A. isimli kişi ile çıktığı kişinin otel kayıt ödeme detayları ve ulaşım faturaları ve dinlenen tanık beyanları, hakkaniyet ilkesi ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında TMK 175. maddesinde ön görülen koşulların kalktığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulü ile davalı Melek Düzgün hakkında İstanbul 12 Aile Mahkemesinin 15.03.2016 tarih 2016/138 Esas 2016/146 Karar sayılı 21.06.2016 tarihinde kesinleşen kararı ile taktir edilen aylık 1,000,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına " şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olup tarafların boşanma kararından sonra maddi durumlarında değişiklik olmadığı gibi ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtilen haysiyetsiz hayat sürmenin de gerçekleşmediği, dolayısı ile TMK 176/3 maddesinin koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından...

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar ile velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalı erkek, temyiz dilekçesinde davacı kadın ile fiili ayrılık sürecinde biraraya gelmemiş olmalarına karşın, kadının çocuk sahibi olduğunu ve çocuğun evlilik birliği içinde doğmuş olması nedeniyle davalı erkeğin nüfusuna kaydedildiğini belirterek nüfus kayıt örneğini sunmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Tazminat ve nafakanın...

    Davalının ekonomik ve sosyal durum tespitinde; temizlik işçisi olarak asgari ücret karşılığı çalıştığı, kira ödemeden ailesiyle yaşadığı anlaşılmaktadır. Nafaka alacaklısı kadının, elde ettiği gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır....

      Uyuşmazlık konusu, davalının asgari ücretle çalışması nedeniyle davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması gerekip gerekmediği konusundadır. TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. .../......

        Davalının, evlenme tarihinden sonra nafaka talep etmediği gözetilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulmaması gerekirken, mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu davalının yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiştir. Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 3 fıkrasında yer alan "Davacının yaptığı 99,75 TL yargılama gideri ile 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ifadesinin hükümden çıkartılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 20.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          Bu işleme davacı eşin katılımı söz konusu olamaz.... kendisine bu yeri devreden Kemal üzerindeki tescilin yolsuz olduğunu biliyor olsa bile; bu tescilin yolsuz olduğunu ileri sürme hakkı, taşınmaz üzerinde "ayni hakkı" olana aittir. Kanun, taşınmaz üzerinde ayni hakkı bulunmayana, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürme hakkı vermemiştir. (TMK. m. 1024/3) Davacının taşınmaz üzerinde ayni bir hakkı yoktur. O, sadece konutun "aile konutu" vasfında olması nedeniyle, kanun gereği "rızası gereken eş" durumundadır ve rızası, eşinin tasarrufları bakımından aranır. Bu bakımdan davacının,... üzerindeki kaydın iptalini isteyemeyeceği, bu yönde bir dava hakkının bulunmadığı gözetilerek, isteğin reddi yerine, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasını doğru bulmuyorum. Bu sebeple bozma gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum....

            Davalı-karşı davacı vekili 17.05.2016 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, evliliğin bu hâle gelmesine erkeğin kusurlu davranışlarıyla sebep olduğunu, eşine hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, ortak çocuk ile ilgilenmediğini, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, eşlerin yaklaşık sekiz yıldır fiili olarak ayrı yaşadıklarını, ayrıca davacı-karşı davalının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek tarafların öncelikle TMK’nın 163. maddesine göre haysiyetsiz hayat sürme, bunun mümkün olmaması hâlinde aynı Kanun’un 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 15.000TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 5.000TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 1.000.000TL maddi, 1.000.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: 6. Adana 7....

              Tedbir ve Yoksulluk nafakaları yönünden yapılan değerlendirme sonucunda; Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.md.185/2- 3, 186/1) amir hükümleri uyarınca, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın yararına TMK’nun 169.maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde, isabetsizlik yoktur ancak tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarı azdır. 500 TL olarak belirlenmesine, mahkeme ilamında gerekli düzenlemenin yapılmasına, Herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına TMK’nun 175...

              UYAP Entegrasyonu