Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı tarafından açılan dava, TMK 166/4 maddesi kapsamında ortak hayatın yeniden kurulamaması (fiili ayrılık) nedenine dayalı boşanma davası olup, davacı tarafın Mahkememizin 2013/329 esas 2014/172 karar sayılı dosyasından açtığı, davacının müşterek konuttan ayrılıp başka bir kadınla birlikte yaşadığından bahisle tam kusurlu olması nedeniyle boşanma davasının reddine karar verildiği ve kararın 23/06/2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür....

kendilerine güvenli bir hayatın sağlanabilmesi için 6284 sayılı Kanun gereğince müvekkili ile çocuklarının adreslerinin resmi kayıtlarda gizli tutulmasını talep ettiği, mahkemece talebin kabul edilerek davacı kadın ve ortak çocuklar hakkında kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesine karar verildiği görülmüştür....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden, davalı kadın tarafından ise; kararın tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek dava dilekçesinde taraflar arasında daha önce verilen ayrılık kararına rağmen ortak hayatın yeniden kurulamadığından bahisle Türk Medeni Kanununun 172. maddesine dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi uyarınca davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı tarafından daha önce davalı aleyhine bir boşanma davası açıldığı, bu davada 1 yıl süre ile ayrılık kararı verildiği ve hükmün 27.02.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak açılan boşanma davası olup, bu tür davalarda boşanma kararı verilebilmesi için ret ile sonuçlanan davanın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesi ve üç yıllık süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulmaması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında daha önce görülen .......

        Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının reddedilip, 11.09.2012 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı, kadın tanıklarının beyanlarının evlilik birliğinin yeniden kurulduğunun kabulü olarak değerlendirilemeyeceği, tarafların evlilik birliğinin devamı amacıyla biraraya geldiklerinin yeterli delillerle kanıtlanamadığı, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. B....

          Burada ihtar isteminde bulunması gereken eş, ortak konutu terk etmeye zorlanan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesi engellenen eştir. Bu noktada, ortak konuttan ayrılan eşin ihtar çektiği gözetildiğinde, ihtarın niteliği ve amacı yönünden üzerinde dikkatle durulması gereken husus; terk etmeye mecbur bırakılan eş olarak “kendisinin tekrar ortak konuta dönmesini ve bunun için gerekli koşulların sağlanmasını” terk etmiş sayılan eşten talep ve ihtar etmesi gerektiği hususudur. Ortak konuta dönmeyi sağlayacak ihtarda da; ihtardan itibaren iki ay içinde evden ayrılmaya mecbur bırakılan veya eve alınmayan eşin ortak konuta davet edilmesi gerektiği, davet edilmemesi hâlinde ise ihtar talebinde bulunan eşin terk sebebiyle boşanma davası açmaya hak kazanacağı hususlarında hatırlatmanın da yer almasının gerektiği kuşkusuzdur. 17. Nitekim öğretide de terk;“…ortak hayatın kesilmesidir....

            Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir (TMK md.171-3). Davacı-davalı (kadın)'nın boşanma davasında ayrılığa karar verilebilmesi için toplanan delillerin boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olması bir başka deyişle evlilik birliğinin davalı-davacı (koca)nın kusurlu davranışları ile temelinden sarsılmış olduğunun ispatlanmış olması gerekir. Toplanan deliller ve yapılan tahkikattan davalı-davacı (koca)'nın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olacak kusurlu bir davranışının varlığı ispatlanmamıştır. Hal böyleyken davacı-davalı (kadın)'nın davasının da kabulüyle tarafların bir yıl süreyle ayrılığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün bu yönden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

              Mahkemece; "Boşanma talebi ve kusur değerlendirmesi açısından; Asıl Dava TMK 166/son maddesi uyarınca, ortak hayatın kurulmaması sebebiyle boşanma Karşı dava ise T.M.K.'nun 166/1 maddesi anlamında boşanma istemine ilişkindir. TMK.nun 166/1 maddesi gereğine evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Evlilik birliğinde eşlerin birlikte uyumlu hareket etmeleri beklenir, evlenmekle eşler müşterek hayatta huzuru ve mutluluğu sağlamak için ellerinden geleni birlikte yapmakla yükümlüdürler. Her bir eş birliğin huzurunu bozacak davranışlardan kaçınmak zorundadır. Taraflara ait aile nüfus kayıt tablosu incelendiğinde; Tarafların 24/03/1975 tarihinde evlendikleri bu evliliklerinden reşit müşterek 4 çocuklarının bulunduğu anlaşılmıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; ayrılık kararı verilmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece; erkeğin kadına hakaret ve aşağılama içeren sözler sarfettiği, bu yönden kusurlu olduğu, taraflar arasındaki en büyük problemin düğünde takılan paraların davacının ailesine verilmesi ve bu nedenle davalının ev almak istememesi olduğu, taraflar arasındaki bu geçimsizliğin evlilik birliğini çekilmez hale getirmediği, müşterek çocuklar da gözetilerek ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğu gerekçesiyle TMK 170 maddesi uyarınca ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin kadına seni istemiyorum dediği, piçlerini sustur diyerek hakaret ettiği, şişmansın, geri zekalısın diyerek aşağıladığı anlaşılmaktadır...

                AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 29/11/2019 NUMARASI : 2019/25 ESAS 2019/673 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2013 yılında evlendiklerini, tarafların bir yıl kadar evli olarak yaşadıklarını, davalının davacıyı evden kovması nedeniyle evliliğin fiilen sona erdiğini, tarafların 2015 yılının başından beri ayrı yaşadıklarını bildirerek taraların boşanmalarına, müvekkili lehine tedbir nafakasına ükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu