Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 29/11/2019 NUMARASI : 2019/25 ESAS 2019/673 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2013 yılında evlendiklerini, tarafların bir yıl kadar evli olarak yaşadıklarını, davalının davacıyı evden kovması nedeniyle evliliğin fiilen sona erdiğini, tarafların 2015 yılının başından beri ayrı yaşadıklarını bildirerek taraların boşanmalarına, müvekkili lehine tedbir nafakasına ükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmünü içermektedir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; tarafların önceye dayalı olayları affettikleri ya da hoşgörü ile karşıladıkları yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, mevcut olaylara göre davacı erkek tarafından açılan dayanak teşkil eden dava dosyasının kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl süre ile tarafların bir araya gelmediği ortak hayatın yeniden kurulamadığının anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

    Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, erkeğe izafe edilen hakaret, şiddet ve evden kovma vakıalarına ilişkin tanık beyanlarının uzunca süre önce yaşanmış olan ve tarafların evliliklerine devam ederek hoşgörü ile karşılamış olduğu olaya ilişkin olduğu, affedilen veya en azından hoşgörü ile karşılanan olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, yine, Mahkemece erkeğe izafe edilen "hastalıkla ilgilenmeme" olayının da 2014 yılında olduğu, dava dilekçesindeki anlatıma göre, bu olaydan sonra da ortak hayatın yeniden kurulduğu, davalı-davacı kadının 2016 yılında ortak çocuk Nilgün'ün boşanmasını ileri sürerek ortak konuttan ayrıldığı, bu tarihten sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığı; davalı-davacı kadının, eşine yönelik "Allah belasını versin, sürüm sürüm sürünsün, ciğerinden yansın" şeklinde beddua içerikli sözler söylediği, gerçekleşen bu durumda evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı erkeğin eşini tehtit etmekle tam kusurlu olduğu evlilik birliğinin bu sebeple sarsıldığı ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu, kararın sonucu itibariyle doğru olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle 16.11.2001 tarihinde kesinleşen ayrılık kararından sonra, ayrılık süresinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olmasına dayanılarak tarafların boşanmalarına (TMK.m.172/2) karar verildiğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18.02.2013...

          Davalı tarafın istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü yetki itirazının, cevap dilekçesinde bu yönde bir ilk itirazın bulunmaması sebebiyle istinaf aşamasında dinlenme olanağı yoktur. Toplanan delillerden tarafların 27/06/2011 tarihinde ikinci kez evlendikleri, önce davacı, akabinde davalı tarafından açılan boşanma davalarının İzmir 12. Aile Mahkemesinin 2015/601 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılaması sonunda 02/04/2018 tarih, 2018/230 Esas sayılı kararıyla kadının davasının açılmamış sayılmasına, erkeğin davasının feragat sebebiyle reddine karar verildiği, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, daha önce görülen boşanma dava dosyasının kapsamı ve dinlenen davacı tanıklarından ortak çocuğun beyanına göre davacının ortak konuttan ayrılmakta ve davacıdan ayrı yaşamakta haklılık iddiasının sabit olduğu, anlaşılmaktadır....

          BİRLEŞEN DAVA: Davalı-Birleşen dosya davacısı T3 vekilinin Birleşen Denizli 5.Aile Mahkemesinin 2018/143 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği 27.12.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Yukarıda açıklanan nedenlerle taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulması mümkün olmadığı gibi müvekkilinin çocuğunu görme maksadının dışında bir araya hiç gelmediklerini, tüm bu nedenlerle red edilen ve 3 yıl geçmesine rağmen tekrar kurulamayan ortak hayat sebebiyle tarafların boşanmalarına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. tarafların boşanmalarına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

          Tarafların boşanma davasının reddinin kesinleşmesinden itibaren bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. O halde ilk derece mahkemesi tarafından erkeğin asıl davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin ve reddedilen davadan sonra ortak hayatın kurulamamasında kadının kusursuz, erkeğin tamamen kusurlu olduğuna dair belirlemenin isabetli olduğu anlaşılmaktadır. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK 186/1. madde), geçimine (TMK 185/3. madde), malların yönetimine (TMK 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215. maddeleri) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK 185/2. madde) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK 169. madde)....

          Bu nedenle kadının ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca iştirak nafakası konusunda yeniden karar verilerek müşterek çocuk yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 1000 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK 175. madde) Toplanan delillerle, boşanmaya neden olan olaylarda davacının kusurunun bulunmadığı, kadının çalışmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır....

          Davacının "tam kusurlu" olması, koşullarının gerçekleşmesi halinde bu maddeye göre boşanma kararı verilmesine engel değildir. Kusur, burada boşanma kararı verilmesi bakımından bir unsur olarak kabul edilmemiştir. Sadece boşanmanın sonuçları düzenlenirken etkilidir. Davacı tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 08.02.2010 tarihinde kesinleşmiştir. İş bu dava ise 20.02.2013 tarihinde açılmıştır. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu durumda davacı tarafından açılan boşanma davasının da kabulü gerekir. Bu husus nazara alınmadan "tam kusurlu" olduğundan bahisle davacı-davalı(nın) boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır....

            UYAP Entegrasyonu