Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulu’ndan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Somut olayda, davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde yeterli araştırma yapılmamıştır....
Burada hemen belirtilmelidir ki; ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eşin açabileceği butlan davasından ise “nisbi butlanla evliliğin iptali” davasını anlamak gerekir. Bu bakımdan ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş TMK’nın 152. maddesinde öngörülen süreler içerisinde dava açmazsa, artık o evliliğin hükümsüzlüğü ileri sürülemeyecektir (Dural, M/ Öğüz, T/ Gümüş, A: Türk Özel Hukuku, Cilt III, Aile Hukuku, İstanbul 2019, s. 86-87). 18....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.md.166/1) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı davasını ıslah ederek, akıl hastalığı nedeniyle (TMk.md.165) boşanma kararı verilmesini talep etmiştir....
Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Türk Medeni Kanunu'nun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür....
Temyiz Sebepleri Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca akıl hastalığı sebebine dayanılmadığını, akıl hastalığı olduğuna dair delil olmamakla birlikte akıl zayıflığı halinde de evliliğin devamına ve davalının yükümlülüklerine engel bir hal olup olmadığı hususunda da rapor alınması gerektiğini belirterek, kusur belirlemesi ve boşanma davasının reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur. C. Gerekçe 1....
DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dava, başlangıçta Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan " evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebine dayanılarak açılmış, 4.10.2010 tarihinde ıslah edilmiş, ıslahla hukuki sebep değiştirilerek "akıl hastalığı" sebebiyle boşanma talep edilmiştir. Bu durumda delillerin Türk Medeni Kanununun 165. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek sonuca bağlanması gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru değil ise de, dava reddedildiğine göre hüküm davacı tarafından temyiz edilmediğinden, temyiz edenin sıfatına göre bu yön bozma sebebi yapılmamıştır. 2-Dava reddedildiğine ve davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine de hükmedildiğine göre davalının hükmü temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığından, temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 165. maddesine dayanan akıl hastalığı sebebi ile boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasında daha önce ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/900 esas sayılı dosyası ile açılan şiddetli geçimsizliğe ilişkin davanın yargılaması sırasında aldırılan 17.02.2010 tarihli ve davalıya "psikoz" teşhisi konulan rapora itibar edilerek dava reddedilmiştir....
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı,...luk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Ne var ki, ehliyetsizlik iddiası yönünden bir araştırma yapılmış değildir. Hal böyle olunca, ......
Maddesine göre eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale geldiği takdirde hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Burada özel bir boşanma nedeni düzenlenmiş olup bu nedene dayalı olarak boşanma davasının kabulü iki adet koşulun gerçekleşmesine bağlıdır. Bunlardan biri davalı eşin akıl hastalığının sürekliliğinin sağlık kurulu raporuyla tespiti, diğeri ise ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesidir. Somut olayda her ne kadar davacı/karşı davalı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle dava açılmış ise de; davanın ıslahla akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasına dönüştürüldüğü, davalı/karşı davacı T3 hakkında Tokat Dr....
nün, 03/10/2017 tarihli oturumda beyanı alınırken, tanıklıktan ve yeminden çekinme hakkının hatırlatılması gerektiğinin gözetilmemesinde, 3-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesinin 2. fıkrasındaki “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, 5237 sayılı Kanun’un 32/1. maddesi kapsamında akıl hastalığı bulunan sanığa zorunlu müdafii tayininin gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesinde, Kabule göre de; 4-Mahkemesince sanığın akıl hastası olduğunun kabul edilmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun'un 32/1. maddesinde yer alan "Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez....