WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 141/1, 32/2 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanun'nun 32/2 ve 57/7. maddeleri uyarınca 1 yıl akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmedilmesine dair Bursa 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/05/2019 tarihli ve 2018/158 esas, 2019/485 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı'nın 04/12/2019 gün ve 94660652-105-16-16694-2019-Kyb sayılı yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12/12/2019 gün ve 2019/124688 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği, MEZKUR İHBARNAMEDE; 5237 sayılı Kanun'un "Akıl Hastalığı" başlıklı 32. maddesinin “(1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez....

    Anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, akıl hastalığı sebebiyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olanların kısıtlanacağı, kısıtlanan akıl hastalarının fiil ehliyetinin olmadığı, fiil ehliyeti bulunmayanların, fiillerinin hukuki sonuç doğurmayacağı, kısıtlanması nedeniyle vesayet altına alınanları, vasisinin bütün hukuki işlemlerde temsil edecekleri, bu nedenle akıl hastalığı nedeniyle kısıtlananların tek başına 4483 sayılı Kanunda düzenlenen itiraz hakkını kullanamayacağı, bu hakkın vasi tarafından kullanabileceği sonucuna varılmaktadır....

      hastalığı veya akıl zayıflığı olup olmadığı, kendisine karşı işlenen eylemin ahlâki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, fiile karşı mukavemete muktedir olup olmadığı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı var ise, bunun hekim olmayanlarca da anlaşılıp anlaşılamayacağı, beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği, ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususlarında usulüne uygun rapor alınmasından, Sanığın dosyada bulunan 24.07.2014 tarihli fotokopi dilekçesinde kendisinde epilepsi rahatsızlığı bulunduğunu beyan etmesi karşısında, TCK'nın 32. maddesi uyarınca, sanığın akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu suça ilişkin davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış olup olmadığı konusunda rapor alınmasından sonra, varılacak neticeye göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı, sanık ve müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden,...

        Ne var ki; yargılama sırasında davacı-davalı erkek akıl hastalığı nedeni ile kısıtlanmış ve kendisine vasi atanmıştır. Akıl hastası olan davacı-davalı erkeğin davranışları iradi olmadığına göre, kusurundan söz edilemez. Toplanan delillerden davalı-davacı kadının geçimsizliğe neden olan davranışlarının varlığının kanıtlanamadığına ilişkin tespit yerinde ise de; davacı-davalı erkeğe kusur yüklenmesi ve boşanma davasının reddine ilişkin gerekçede, tam kusurlu olduğundan bahisle açtığı boşanma davasının reddine karar verildiğinin belirtilmesi yerinde değildir....

          aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabileceği”, aynı Kanunun 57/6 maddesindeki “İşlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yerleştirildiği yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda düzenlenen kurul raporu üzerine, mahkûm olduğu hapis cezası, süresi aynı kalmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, mahkeme kararıyla akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde “hafif düzey mental reterdasyon” saptanan ve bu akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan sanık hakkında güvenlik tedbirinin toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının sağlık kurulunca bildirilmesi üzerine sonlandırılmasına karar verilebileceği gözetilmeden, infazı kısıtlar biçimde 3 yıl süreyle...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı erkek 14.05.2014 tarihinde boşanma davası açmış, davalı-davacı kadın ise bizzat 26.08.2014 tarihinde birleşen boşanma davasını açmıştır. Boşanma davalarından önce davalı-davacı kadının, akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanununun 405 maddesi uyarınca Salihli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/930 - 2010/1018 E-K sayılı ve 23.06.2010 tarihli kararı ile kısıtlanarak annesinin velayeti altına alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-davacı kadının medeni haklarını kullanma ehliyeti yoktur ve onun adına dava ancak kanuni temsilcisi (velisi) tarafından açılabilir. Kısıtlı adına davayı takip eden avukata velisi tarafından verilen bir vekaletname de bulunmamaktadır....

              Temyize konu davada, sanığa akıl hastası olması ihtimali nedeniyle CMK'nın 150/2. maddesinin emredici hükmü uyarınca müdafi atandığı, müdafiin sanıkla birlikte davayı takip ettiği, yargılama sonucunda sanık hakkında, hakaret suçundan mağdurun şikâyetinden vazgeçmesi nedeniyle kamu davasının düşürülmesine, yaralama suçundan ise ceza ehliyetini ortadan kaldıran akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ve yüksek güvenlikli sağlık kurumunda tedavi ve koruma altına alınmasına, müdafi için belirlenen ücretin de dahil olduğu yargılama giderlerinin sanık tarafından ödenmesine karar verilmiştir....

                savunması alınmaksızın karar verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, 2- Kabul ve uygulamaya göre de: a) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.04.2008 tarihli, 2008/1-22 esas ve 2008/80 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, akıl hastalığının şahsi cezasızlık sebebi olmayıp kusurluluğu ortadan kaldıran bir hal olması karşısında, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Tıp Bilirkişi Kurulunun 27.11.2015 tarihli raporu ile “Bipolar mizaç bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu” tanısı konulan, mevcut hastalığı nedeniyle 10.02.2014 tarihinde işlediği iddia olunan fiillerin anlam ve sonuçlarını algılamasının ve bu fiillerle ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olduğu ve iddia olunan suç tarihinde atılı suçlar nedeniyle ceza ehliyetinin bulunmadığı bildirilen sanık hakkında, yöntemine uygun biçimde yargılama yapılıp, dosya tekemmül ettirildikten sonra, gerek sübuta gerek vasfa ilişkin gerekçeli değerlendirmenin...

                  Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca, bir kişinin akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebepleriyle kısıtlanması için, resmî sağlık kurulu raporu alınmış olmalıdır. Hâkim, bu sebeplerle kısıtlama kararı vermeden önce, kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir. 1-Bu genel açıklamadan sonra akıl hastalığı sebebi ile kısıtlanma TMK'nın 405.madde de düzenlenmiş olup, dosyaya ibraz edilen Sağlık Kurulu raporuna göre, ...'nın akıl sağlığı nedeniyle kısıtlanmasını gerektirir bir durum olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davacı tarafından, ayrıca, TMK 406. madde kapsamında savurganlık ve malvarlığını kötü yönetme sebebi ile ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesinden bahsedilerek kısıtlama kararı verilmesi istenmiştir....

                    Ancak; Sanığın talimat mahkemesine sunduğu Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin raporuna göre, sanıkta “bipolar duygulanım bozukluğu” olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın Adli Tıp Kurumuna ya da üniversitelere bağlı bir hastaneye sevk edilerek üzerine atılı suçları işlediği sırada 5237 sayılı TCK'nın 32/1. maddesi kapsamında, akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalmaya neden olacak bir akıl hastalığının bulunup bulunmadığı ya da aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca akıl hastalığı derecesinde olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı hususlarında rapor alınarak, sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik kovuşturmaya dayanılarak yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş...

                      UYAP Entegrasyonu