"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığın annesi tarafından gönderilen 24/06/203 tarihli dilekçede sanığın hasta olduğunu ve bu hastalık sebebiyle bir çok defa...Hastanesinde yatarak tedavi olduğunu belirtmesi ve dilekçe ekinde fotokopisini sunduğu...Hastanesince düzenlenen 03/09/2010 tarih ve 1930 sayılı sağlık raporunda sanığın "Bipolar bozukluk" hastalığı olduğu ve yine 24.06.20133 tarihli evrakta sanığın 8 defa ilgili hastanede yatarak tedavi olduğunun belirtilmesi karşısında, sanığın TCK'nın 32. maddesi gereğince suçu işlediği tarihte akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak şekilde akıl hastalığının ve ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptandıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun değerlendirilmesinde...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Cinsel taciz, hakaret HÜKÜM : Cinsel taciz suçundan ceza verilmesine yer olmadığına, hakaret suçundan beraatine İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya içeriğine göre, kendisinde hafif derecede mental retardasyon şeklinde akıl hastalığı ile psikoz tarzında psikiyatrik bozukluğun bulunduğu belirlenen sanığın TCK'nın 32. maddesi uyarınca, akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu suça ilişkin davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış olup olmadığı konusunda Adli Tıp ilgili İhtisas Kurulundan rapor alındıktan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320...
hastalığı nedeniyle hareketlerinin iradi olmaması nedeniyle kendisine kusur yüklenemeyeceğinden davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu kabul edilmesi doğru olmamıştır....
Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2013 tarihli ve 2012/559 esas, 2013/187 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.06.2013 gün ve 199418 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi: İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Akıl hastalığı” kenar başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrasındaki “Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.” Anılan Kanun’un “Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri” kenar başlıklı 57. maddesinin 1. maddesindeki “Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir....
Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde görevli adli tıp uzmanlarının katılımıyla düzenlenen 28.11.2014 gün ve 6038 sayılı raporunda, mağdurenin "şizzoaffektif bozukluk" tanılı akıl hastalığı olduğundan ruh bakımından kendisini savunamayacağı, beyanlarına itibar edilemeyeceği, açıkladığı rızanın geçerli olamayacağı, olay sırasında dışa yansıyan şekilde belirgin olarak ruhsal belirti vermediği anlaşıldığından akıl hastalığının işin uzmanı olmayanlarca fark edilemeyebileceğinin bildirilmesi karşısında, mağdurenin dosya ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek içinde psikiyatri uzmanı bulunan bir heyet tarafından suç tarihi itibariyle akıl hastası olup olmadığı, kendisine karşı işlenen eylemin ahlaki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, fiile karşı mukavemete muktedir olup olmadığı ve akıl hastalığı var ise bu hastalığının ruh ve beden bakımından kendisini savunmasına mani olacak mahiyet ve derecede bulunup bulunmadığı, akıl hastalığının hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı...
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 16.06.2014 tarihli sağlık raporunda; Bipolar Mizaç Bozukluğu olduğu ve TCK'nın 32/1. kapsamında değerlendirilebileceğine ilişkin yazısına dayanılarak hüküm kurulmuş ise de sanığın atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna ilişkin iddia olunan suç tarihinde TCK'nın 32/1. maddesi kapsamında akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalmaya neden olacak bir akıl hastalığının bulunup bulunmadığı ya da aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca akıl hastalığı derecesinde olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu 4....
Ancak; 1- Sanık hakkında düzenlenen Erzurum Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 04.07.2013 tarihli raporunda, sanığın ' mental reterdasyon' denilen hastalığının bulunduğu ve işlediği suçlara ilişkin cezai ehliyetinin tam olduğu"nun belirtildiği ancak TCK'nın 32. maddesi kapsamında herhangi bir akıl hastalığı bulunup bulunmadığı hususunda bir tespitin bulunmaması karşısında sanığın dava dosyası ve tüm tedavi evrakı ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, suç tarihi itibariyle TCK'nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda, CMK’nın 74. maddesine göre gözlem altında tutulup usulünce sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Kabule göre de; a- Akıl hastası olduğu anlaşılan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: 1-Akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmayan sanığa, CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafi atanmadan yargılamaya devamla karar verilmesi, 2-Ceza sorumluluğu bulunmayan sanığın, eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin saptanması, eylem gerçekleştirilmemiş veya kanıtlanamıyor ya da suç oluşturmuyorsa beraatine, eylem kanıtlandığı ve suç oluşturduğu takdirde ise akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmolunması gerekirken, mevcut deliller tartışılıp değerlendirilmeden, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, 3-Tam akıl hastalığı sebebiyle cezai ehliyetinin bulunmadığından bahisle hakkında 5237 sayılı TCK’nın 32/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanık hakkında aynı Kanunun 57/1. maddesi gereğince yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildiği halde, anılan Kanunun 57/2. maddesi...
Ancak; 1-Oluş ve dosya içeriğine göre, akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmadığı saptanan sanığın, yüklenen suçu işlediğine ilişkin kanıtlar gösterilip tartışılarak suçun oluştuğu anlaşıldıktan sonra hakkında 5237 sayılı TCK'nın 32/1 ve 57. maddelerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbirine hükmedilmesi, 2-Kabule göre de; a-5237 sayılı TCK'nın akıl hastalığını düzenleyen 32. maddesinde öngörülen ölçütlere göre sanığın, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış ya da önemli derecede azalmış olup olmadığı saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak hüküm kurulması, b-Akıl hastalığı sebebiyle cezai ehliyetinin bulunmadığından bahisle hakkında 5237 sayılı TCK’nın 32/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanık...
in akıl hastası olduğundan bahisle Türk Medeni Kanununun 405. maddesi uyarınca kısıtlanmasını, kendisine davacının vasi tayin edilmesini istemiş, mahkemece ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 06.02.2012 tarihli Uz. Dr. ... imzalı vasi tayinine gerek olmadığı yönündeki raporu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 409/2.maddesi, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilebileceğini, hakimin karar vermeden önce, kurul raporunu gözönünde tutarak kısıtlanması istenilen kişiyi dinleyebileceğini hükme bağlamıştır. Somut olayda akıl hastalığı nedeniyle vasi tayini istemi mahkemece tek hekim raporuna dayanılarak reddedilmiştir. Tek hekim tarafından verilen rapor Türk Medeni Kanununun 405.maddesindeki kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığı hususunda yeterli değildir. Mahkemece kısıtlanması istenilen ...'...