WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı karşı davacı kadın hakkında vasi tayini kararı var iken aynı zamanda hakkında Adli Tıp Genel Kurulunun 05/11/2015 tarihli kadının fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilemediğine dair raporu mevcuttur. Bu durumda kadının akıl sağlığının incelemeye konu olan boşanma davası tarihinde ve halen yerinde ve vasi tayinine gerek olup olmadığının tespiti, hem davada kadının temsil edilmesi hem de kusur belirlemesi açısından önemlidir....

akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri uygulanan sanığın, CMK’nın 325/1. maddesi uyarınca yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğinin gözetilmemesi, c-CMK'da belirtilen akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair maddenin CMK'nun 223/3-a maddesinde düzenlenmesine rağmen, karara CMK'nun 221/3-a maddesi şeklinde yazılması, Kanuna aykırı ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    un vesayeti gerektirir bir akıl hastalığı veya akıl zayıflığının olmadığı, keza TMK'nın 405/1. maddesinin uygulanmasını gerektiren koşulların bulunmadığı anlaşıldığından” davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davacı vekili, dava dilekçesinde, sadece Türk Medeni Kanunu'nun 405 ve 408. maddelerinde düzenlenen akıl hastalığı ve yaşlılık nedeniyle değil aynı zamanda 406. maddede düzenlenen malvarlığını kötü yönetmesi iddiasında da bulunarak, kısıtlı adayının vesayet altına alınmasını talep etmiş, nevar ki, Mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmamıştır....

      Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: 1-Akıl hastalığı nedeniyle ceza ehliyeti bulunmadığı kabul edilen sanığın, yüklenen suçu işlediğine ilişkin kanıtlar gösterilip tartışılarak eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin saptanması, eylem gerçekleştirilmemiş veya kanıtlanamıyor ya da suç oluşturmuyorsa beraatine, eylem kanıtlandığı ve suç oluşturduğu takdirde ise akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmolunması gerekirken, mevcut deliller tartışılıp değerlendirilmeden, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, 2-Sanık hakkında.......

        Görüldüğü üzere, ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşıldığı gibi, üçüncü kişilere verdikleri zararla ev başkanını sorumluluk altına sokanlar; küçük, kısıtlı ve akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olan kimselerdir. Eş söyleyişle, ev başkanının MK 369/1'den doğan bu sorumluluğu, her şeyden önce şahıs itibariyle sınırlı olup, sadece küçük, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı ve kısıtlıların haksız davranışları ile başkalarına verdikleri zararlardan sorumludur. Hemen belirtmelidir ki, bu düzenleme hukuk sistemimiz içinde başkasının eyleminden sorumluluğu düzenleyen ayrık hükümlerden birisidir....

          nun yapılan yargılaması sonunda; akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ve akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri uygulanmasına dair Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 17.11.2009 gün ve 2009/108 Esas, 2009/349 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi katılan mağdure vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen ceza verilmesine yer olmadığına ve sanık hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri uygulanmasına dair hüküm usul ve kanuna uygun olduğundan, katılan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 11.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 05/03/2019 tarih ve 2018/897 Esas 2019/196 sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle vasi adayı Erol Davarcı'nın istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : 1931 doğumlu babası T1 akıl hastalığına yakalandığını ve kendi işlerini göremediğini, sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu, akıl hastalığı nedeniyle malvarlığına da zarar verecek durumda olduğunu, kısıtlı adayının taşınır ve taşınmaz tüm malvarlığı üzerine tedbir konulmasını ve vasi olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince; akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alınma şartları oluşmayan davanın reddine karar verildiği görülmüştür....

              Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi tarafından düzenlenen 24/07/2007 tarihli TCK’nın 32/2. maddesinden yararlanabileceğine dair rapor ile yine aynı hastane tarafından düzenlenen 18/03/2010 ve 04.06.2010 tarihli akıl hastalığı olmadığı ve cezai ehliyetinin tam olduğu şeklindeki raporlar arasında çelişki bulunduğu anlaşılmakla sanığın Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek TCK’nın 32. maddesi gereğince "akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı" sağlık kurulu raporu ile saptandıktan sonra, sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturmayla hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair hususları incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: Akıl hastalığı nedeniyle kusur yeteneği bulunmayan sanığa, CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca müdafi tayin edilmeden ve yükletilen suçu işleyip işlemediği kanıtlara dayalı olarak tartışılıp hukuki durumu değerlendirilmeden, akıl hastalığı nedeni ile hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilip, güvenlik tedbirine hükümolunması, Kanuna aykırı ve sanık S.. D..’nun temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07.10.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık HÜKÜM : Hükümlülük ve müsadere Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde, hakkında 5237 sayılı TCK.nun 57/1. maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle güvenlik tedbirine hükmolunduğunun anlaşılması karşısında; suç tarihi itibariyle TCK.nun 32. maddesi kapsamında akıl hastalığı bulunup bulunmadığının ve işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış olup olmadığı hususunun CMK.nun 74. maddesine göre yapılacak tetkik sonucu tespit edilip, sonucuna göre 5271 sayılı Yasanın 150/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafii de atanmak suretiyle hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken...

                    UYAP Entegrasyonu