WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 22/12/2020 NUMARASI: 2018/921 Esas, 2020/847 Karar DAVANIN KONUSU: Kira Sözleşmesi Gereğince Verilen Kambiyo Senedi Nedeniyle Borçlu Olmadığının Tespiti, İstirdat İSTİNAF TARİHİ: 29/04/2021 KARAR TARİHİ: 13/07/2021 Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ DÜŞÜNÜLDÜ; İstinaf isteminde usul işlemleri tamam olduğundan, ilk derece mahkemesinin dosyasındaki bütün belgeler ve dosya hakkındaki dairemiz üyesince düzenlenen rapor incelendi, istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinin ve dosyanın istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda dosyada dairemizce karar verilmesi için eksiklik bulunmadığı anlaşıldı. Mahkeme:Davanın kabulüne, borçlu olmadığının tespitine, ödenen bedelin istirdatına ve kötü niyet tazminatına karar vermiştir....

    Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, taraflar arasında imzalanan 12.12.2012 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, işin eksik ve kusurlu yapılması nedeniyle sözleşmenin feshi ve 3277619 seri nolu 50.000,00 TL tutarlı çek nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir....

      Borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına kendiliğinden istirdat davası olarak devam edilir (İİK.md.72/4).O halde, bilirkişi raporundan sonra 4.000.00 TL ödeyen davacının fazla ödediği miktar varsa onun için tespit talebi istirdat davasına dönüşmüştür. Bilirkişiden ek rapor alınarak, fazla ödediği kısım için istirdat kararı vermek gerekirken, bu konunun incelemesiz bırakılması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması sonucu kesinleşen icra takibi ile; menfi tespit davası da açmaması nedeniyle, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (2004 sayılı İİK m.72/5). Öte yandan, borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemesi nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (2004 sayılı İİK m.72/5). İstirdat davası, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir....

          Bu anlamda davacı talebi aynı zamanda sözleşme nedeniyle borçsuzluk talebini ve istirdat talebini içerdiğinden menfi tespit ve istirdat talebinin davadan önce konusuz olduğu ve hukuki yararın bulunmadığı yönündeki gerekçede de isabet görülmemiştir. Hal böyle olunca; yargılamaya devamla davacının takibe dayanak sözleşme nedeniyle borçlu olup olmadığı, kendisinden tahsilat yapılıp yapılmadığı hususlarının tarafların delillerinin tespiti ve değerlendirilmesi süretiyle belirlenerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi için HMK 353.1.a.6 gereğince İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1- a-6 uyarınca İSTANBUL 5....

          Harçlar açısından değerlendirme yapmak gerekirse; eldeki davada istirdat kararı verildiğinden, nispi harç alınması cihetine gitmek gerekmiştir. "(...)istirdat davası nisbi harca tabidir(...)"(ALDEMİR, Hüsnü, Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, 5. Baskı, Ankara 2019, sh. 690'dan naklen). Bu çerçevede kabul edilen dava değeri olan 40.000,00- TL üzerinden harç alınması cihetine gitmek gerekmiştir. Vekalet ücreti açısından değerlendirme yapmak gerekirse; eldeki davada istirdat kararı verildiğinden, nispi vekalet ücreti takdiri cihetine gitmek gerekmiştir. "(...)istirdat davasında vekalet ücreti nisbi esasa göre takdir edilir(...)"(ALDEMİR, Hüsnü, Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, 5. Baskı, Ankara 2019, sh. 1029'dan naklen).Bu çerçevede kabul edilen dava değeri olan 40.000,00- TL üzerinden vekalet ücreti takdiri cihetine gitmek gerekmiştir....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/109 Esas KARAR NO : 2024/82 DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 28/07/2022 KARAR TARİHİ : 14/02/2024 Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ İDDİA: Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklının, diğer davalı borçlu aleyhine başlattığı .... İcra Müdürlüğü'nün 2021/... Esas sayılı dosyasındaki icra takibi sonucunda davalı borçlunun borca yeter taşınır mallarının haczi ile muhafaza altına alınmasına karar verildiğini, karar gereği ... İcra Müdürlüğü'nün 2021/......

            İlk derece mahkemesince, davanın istirdat davası olduğu, istirdat davasının ancak icra dosyasının takip borçlusu tarafından açılabileceği, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı; ödeme nispetinde borcundan kurtulanın dosya borçlusu olması gerektiği, davalının takibin alacaklısı olduğu, bu nedenle yapılan ödeminin davacı için sebepsiz zenginleşme mahiyetinde olduğunun kabulünün de mümkün olmadığı, gerekçesiyle, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verlmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/3-80 E- 2022/107 K.sayılı; "Gelinen noktada, icra takibinin davacı şirket adına yapılmamış olması, başka bir deyişle davacının icra dosyasının borçlusu konumunda bulunmaması davanın istirdat davası olmaması yönünden ayırıcıdır. Çünkü yukarıda da izah edildiği üzere, istirdat davalarında icra takibinin borçlusu, borçlu olmadığını düşündüğü bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmaktadır....

              Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Diğer bir deyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

                -TL’lik bono sebebiyle davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile borçlu olmadığı halde sehven ödediği tutarların davalı bankadan ödeme gününden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte istirdatını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dışı asıl kredi borçlusu şirket ile davalı banka arasında imzalanan ve davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldığı 10/12/2010 tarihli 300.000.-TL bedelli genel kredi sözleşmesinden doğan kredi borcunun yapılandırılması için 19/03/2013 tarihli 300.000.-TL’lik genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, dolayısıyla yeni bir krediden doğan borcun söz konusu olmadığını, kredi borcunun kaynağının ilk genel kredi sözleşmesi olduğunu ve davacının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak borçtan sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu