Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı 21.488,00 TL kaçak elektrik bedeli nedeniyle tahakkuk edilen faturaya karşı borçlu olmadığının tespiti ve davalıya dava açmadan önce bu fatura bedelinden ödediği 11.000,00 TL'nin istirdatı istemiyle dava açmış, mahkemece istirdat isteminin reddine ilişkin önceki tarihli karar temyiz edilmediğinden her iki taraf yönünden de kesinleşmiştir. Ancak mahkemece, bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafından davalı kuruma fazla ödenen 325,62 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur....

    olmadığının tespiti için huzurdaki dava ikame edildiğini müvekkilinin, davalı alacaklı görünen şirkete borçlu olmadığını, beyanla geri dönülmesi imkansız zararların doğmaması adına öncelikle ivedilikle, teminatsız olarak tedbiren ----------Sayılı takibin durdurulmasına, davanın kabulü ile müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tetspitine ve ---------- Sayılı takibin iptaline, davalı şirketin müvekkili menfi tespit davası açmaya zorlamış olması nedeniyle, İİK....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 16/07/2020 NUMARASI : 2016/821 ESAS-2020/330 KARAR DAVA KONUSU : ABONELİK SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ-İSTİRDAT KARAR : Antalya 1....

      nun 72/7. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığından 2.750,00 TL 'nin istirdadı isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının 17.250,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine,istirdat isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava, davalı ortakça çıkma alacağının tahsili amacıyla başlatılan takip nedeniyle kooperatifin borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı, kooperatif ortaklığından 19.11.2007 tarihinde istifa ettiğini savunmuş, mahkemece kooperatifin 2008 yılı öncesi defter ve kayıtlarının bulunmadığı ve davalının istifayı kanıtlamadığından çıkma alacağının muaccel hale gelmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalının adının istifayı takip eden 29.12.2007 tarihli ve sonraki genel kurulların hazirun cetvellerinde bulunmadığı anlaşılmaktadır....

        Dava, bonolarla borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olarak açılmışsa da, davacı yargılama aşamasında 11.8.2005 tarihli nakit para ve ibraname sözleşmesi başlıklı davalının imzasını içeren belgeyi ibraz ederek dava konusu senet bedelinin elden nakit olarak davalı alacaklıya ödendiğini, bu sebeple davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir. İİK.’nun 72/6 maddesi hükmünde “Borçlu menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” Ne varki davacı vekili, 20.9.2006 tarihli celsedeki imzalı beyanında “ …bizim talebimiz sadece borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinden ibarettir. İstirdat talebimiz yoktur” demiştir....

          Somut olayda, tarafları ve dayanılan dava konusu olay aynı olduğundan dava dışı asıl borçlu ....... San. Tic. A.Ş.'nin Kurum'a karşı açtığı istirdat davası ile eldeki dava arasında irtibat bulunduğu ve birbirinin sonuçlarını etkileyeceği tartışmasızdır. Asıl borçlu ....... San. Tic. A.Ş. tarafından açılan istirdat davasının, bu davada bekletici mesele yapılmasında sonuçta verilecek kararın yasaya uygunluğu bakımından zaruret olduğu da bir gerçektir. Bu durumda; mahkemece dava dışı asıl borçlu ... .... San. Tic. A.Ş.'nin Kurum'a karşı açtığı istirdat davasına ilişkin dosyanın bekletici mesele yapılarak, kesinleşecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde davanın reddine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Malazgirt Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26/01/2021 tarih, 2016/144 Esas, 2021/14 Karar sayılı kararının HMK'nın 353 1- b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; 2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin 1. fıkrası (b) bendinin 2. maddesi uyarınca yeniden karar verilmesi gerekmekle; 3- Davanın KABULÜ ile ; a-Davacı T1 pancar bedelinden T5 adına kesilen 2013 yılı 18.457,15TL ve 2014 yılı 2.500,00TL yapılan kesintilere dayanak davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 18.457,15TL'nin kesinti tarihi olan 16.01.2014 tarihinden itibaren 2.500,00TL'nin kesinti tarihi olan 15.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacı T1'a verilmesine, b-Davacı T2 pancar bedelinden T5 adına kesilen 2013 yılı 6.940,00TL yapılan kesintiye dayanak davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 6.940,00TL'nin kesinti tarihi olan 16.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile...

            Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3- 1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir. Davacı, dava dilekçesinde ödenen bedelin istirdadını talep etmiş, yargılama aşamasında icra dosyasına yapılan bir kısım ödemeler olduğu anlaşılmıştır. Yapılan ödemelerden dolayı dava istirdat davasına re'sen dönüşmüş olup, bu durum kamu düzeni ile ilgilidir. Bu nedenle, icra dosyasında yapılan ödemeler nedeniyle, ödenen kısımların istirdadına karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmış olup, mahkemece icra dosyasına yapılan tüm ödemeler tespit edilerek, ödenen miktar yönüyle istirdat, kalan kısım yönüyle borçlu olmadığının tespiti şeklinde karar verilmesi gerekirken davanın menfi tespit davası olarak görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiştir....

            Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir. Davacı, dava dilekçesinde ödenen bedelin istirdadını talep etmiş, yargılama aşamasında icra dosyasına yapılan bir kısım ödemeler olduğu anlaşılmıştır. Yapılan ödemelerden dolayı dava istirdat davasına re'sen dönüşmüş olup, bu durum kamu düzeni ile ilgilidir. Bu nedenle, icra dosyasında yapılan ödemeler nedeniyle, ödenen kısımların istirdadına karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmış olup, mahkemece icra dosyasına yapılan tüm ödemeler tespit edilerek, ödenen miktar yönüyle istirdat, kalan kısım yönüyle borçlu olmadığının tespiti şeklinde karar verilmesi gerekirken davanın menfi tespit davası olarak görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiştir....

              Bundan başka davacı borçlu faiz talep etmiş ise davalı alacaklı ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi ödemeye de mahkum edilir ----- Sonuç olarak davacı istirdat davasına dönüşen işbu davada ------- tarihli dilekçeleri ile ticari faiz talep ettiği hususu nazara alınarak talep gibi faize hükmedilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu