Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra İflas Kanununun 72/7. maddesine göre istirdat istemi ödemeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Eldeki dava 02.02.2021 tarihinde, 1 yıllık hak düşürücü süre geçilerek açılmıştır. İstirdat davası İİK 72/7. maddesinde düzenlenmiştir. Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir....

    İstirdat davası; İİK 72/6-7'de sayılan haller ile cebri icra tehdidi altında ödeme yapan borçlu tarafından ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde alacaklıya karşı açtığı bir eda davasıdır. İİK 72/7 maddesi uyarınca ödeme yapan borçlu ödeme tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde borçlu olmadığının tespiti ile ödediği bedelin iadesini talep ve dava edebilir. İİK 72/8 maddesine göre; davacı taraf istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur. Kredi dosyası ve icra takibi dosyası mahkememiz dosyası arasına celbi sağlandıktan sonra davacının davalı bankadan istirdat alacaklısı olup olmadığının tespiti, alacaklı ise miktarının belirlenmesi hususunda rapor hazırlanması için dosya bankacılık hukukunda hesaplamaya haiz nitelikli hesap uzmanı ile bankacı bilirkişiye tevdi edilmiştir....

      Bankası aracılığıyla ibraz olunduğunun tespit edildiğini ve kendilerine dava konusu çeklere ilişkin istirdat davası açmak üzere 2 haftalık süre verildiğini, bunun üzerine arabuluculuk merkezine başvurulduğunu, sürecin anlaşmama ile sonuçlandığını, dava konusu çeklerin arka yüzünde bulanan müvekkili şirkete ait kaşe ve üzerindeki imzanın sahte olduğunu, varsa diğer cirolar ile müvekkilinin bir ilgisinin de olmadığını beyanla davacının dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptalini, çeklerin meşru hamil olan müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı; dava dilekçesi ve duruşma gününün usulen tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır. Dava, menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir....

        Davacı, gerçek kişi davalıların diğer davalı ... ’ye olan borçları nedeni ile başlatılan icra takip dosyasından kendisine gönderilen İİK 89. maddesine dayalı haciz ihbarnamelerine süresinde cevap verip itiraz edemediği için bankadaki parasına haciz konulduğunu ve bir bölümünün alacaklıya ödendiğini, haciz ihbarnamelerinin gönderildiği tarihte yönetim boşluğu olduğundan süresinde cevap verememiş olduğunu beyanla davalılara borçlu olmadığının tespiti ile haciz konularak alacaklıya ödenen parasının istirdadına karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın usul ve esas yönden reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı alacaklı Denizbank A.Ş. ve ... yönünden süresi içinde menfi tespit davası açılmadığı, davalılar ... ve ... yönünden ise husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, menfi tespit ile birlikte istirdat isteminde de bulunmuştur....

          Dava, davacı hakkında yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti iken takip konusu miktarın icra dosyasına ödenmesi nedeniyle, ödenen bedelin tahsiline ilişkin istirdat davasına dönüştürülmüştür.Mahkemece,davanın kabulü ile 15.565,87 TLnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, her ne kadar taraflar arasında 16.6.2002 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunsa da müvekkilinin eşinin kiralananın bulunduğu apartmanda kapıcılık yaptığını,kiralananın kapıcı dairesi olarak kullanıldığını,müvekkili aleyhine başlatılan takibin haksız olduğunu belirterek kira alacağının tahsiline yönelik başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitini istemiştir....

            Mahkemece, ispat yükünün davalıda olduğu, davalının kredinin davacı adına kullanıldığını, çekilen paranın davacıya verildiğini, asıl borçlunun davacı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm,davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2010/7678-16023 2-Davacı, yargılama sırasında,icra dosyasına kesilen miktar yönünden istirdat talebinde bulunmuştur. Mahkemece kararın kesinleşmesi halinde istirdat davası açmaya gerek kalmadan icranın eski hale iade edileceği gerekçesiyle davacının istirdat talebinin reddine karar verilmiştir....

              Uyuşmazlık davacının faturalardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit, istirdat, tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; davalı ile dava dışı.... ve.... arasında 23.05.2006 tarihli finansal kiralama sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin bu sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğunu, ayrıca müvekkilinin davalının alacağının temini amacıyla iki adet taşınmazı üzerinde davalı lehine ipotek tesis ettiğini ve alacağın teminatı için davalıya verilen 35 (otuz beş) adet senette de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, sözleşme uyarınca yapılan ödemelere rağmen davalı tarafın......

                  Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur....

                  olmadığı, kesinleşen icra takip dosyasında borcu kabul edip ödeme taahhüdünde bulunan davacının daha sonra borçlu olmadığı iddiasıyla menfi tespit ve istirdat davası açamayacağı kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacı tarafın kötüniyeti ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu