WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı tarafça gönderilen havalenin borç verme olmayıp başkaca ileri sürülen hukuki ilişki nedeniyle yapılması gereken ödeme yani kendisine borç ödemesi olduğu ileri sürülmüş olup davalının savunması vasıflı ikrar mahiyetinde olduğundan bu halde havalenin borç olarak gönderildiğine ilişkin ispat yükü de yine davacı taraftadır. Davaya konu havaleye ilişkin 29.08.2017 tarihli 15.593,00 TL bedelli dekontta açıklama kısmında ''elden borç'' ibaresi yazmakta ise de,, banka yoluyla gönderilen havale de "elden" şeklinde bir açıklama yazılmasıyla ayrıca "borç" açıklamasının borç verilmesi olduğuna dair bir hususun şerh edilmemesi nedeniyle, dekonttaki bu açıklama, davacı havalenin borç ödemesi olarak gönderildiğine ilişkin karinenin aksini ispatlar nitelikte bir açıklama olmadığından davacının iddiasını ispatladığının ve ispat yükünün davalıya geçtiğini kabulü doğru değildir....

İcra Dairesinin 2018/12955 esas sayılı dosyasından ödeme emrinin borçluya 03.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, icra müdürlüğü cevabı yazısından da anlaşılacağı üzere borçlu tarafından itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği, ilamsız icra takibinde her türlü borca itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerekirken davacı borçlu tarafından süresi içinde itirazda bulunulmadığı, davacı tarafça borç muhtırasında belirtilen borç miktarına herhangi bir itirazda bulunulmayıp, dosyada borç muhtırası gönderilmesi işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunun belirtildiği, dolayısıyla mahkemece ayrıca bir hesaplama yapılmasına da gerek görülmediği, kesinleşen takip dosyasında borç muhtırası gönderilmesi işleminde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir....

in Düşüncesi: Gerek Danıştay'ın yerleşik içtihatları, gerekse 104 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile aralarında yakın akrabalık veya sıkı iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki meblağların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği kabul edilmiş, bir yılda birden çok kişiye veya birden çok yılda borç para verilmesi ikrazatçılık sayılmış, borç verme işlemlerinde faizin peşin alındığı, alacağın, senet veya ipotek tesisi suretiyle güvenceye bağlanmasının da faiz alındığına delil teşkil edeceği belirtilmiştir. Dosyada mevcut davacının imzasını taşıyan tutanaklarda, borçlulara 1991 yılında 140 milyon lira verip karşılığında bono düzenlendiği, 1992 yılında ... milyon lira verilip bunun alacağın temliki suretiyle tahsil edildiği, ...milyon lira borç verilip karşılığında çek alındığı, ayrıca ... A.Ş.'ne 1991 yılında ... milyon lira borç verildiği açıkça ifade edilmiştir....

    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinin 7. fıkrası hükmüne göre, örtülü sermaye üzerinden ödenen faizin, borç alan ve borç veren tarafından kâr payı hükmünde sayıldığı, böylece kanun koyucu tarafından 11. madde ile borç alan nezdinde vergiye tabi tutulan faizin, borç veren nezdinde ikinci kez vergiye tabi tutulmayacağı öngörülmüş olsa da, bu durumun ancak borç alan şirket adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartına bağlandığı, aksi takdirde örtülü sermaye kullanan şirketler nezdinde herhangi bir vergi tarhiyatı yapılmadan ve bu tarhiyat kesinleşip ödenmeden borç veren şirketçe elde edilen kâr payının kurum kazancından indirilmesinin hazinenin vergi kaybetmesine neden olacağı, ilgili dönemde borç alan örtülü sermaye kullanan ilişkili şirketler tarafından herhangi bir kurum kazancı beyan edilmediğinden, davacı şirket hakkında karşı kurum düzeltmesi yapılması mümkün olmadığından, dava konusu...

      Davacı, davalı tarafa borç olarak gönderdiği paranın tahsili için başlattığı takibe davalı tarafça yapılan itirazın iptalini taleple dava açmıştır. Davacı tarafça mahkememizin --- sayılı dosyasında da davalı aleyhine yine borç olarak verdiğini ileri sürdüğü ---için başlattığı bir başka takip nedeniyle itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır. Davalı taraf ise her iki davaya konu edilen tutarların taraflar arasında --- tarihli gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ve--- taahhütname uyarınca mevcut ticari ilişki nedeniyle ödendiğini, müvekkilinin yapımını ve satışını üstlendiği ------karşılığı taşınmaz satın aldığını, davacının ------ imzaladığını, davacının borç olarak gönderdiğini iddia ettiği bedelin aslen bu sözleşmeler kapsamında ödenmesi gereken bedel olup davacının kötü niyetli olarak dekonta " borç tutarı olarak gönderilen tutar" açıklamasını yazdığını savunmuştur....

        K A R A R Davacı, kendisi için dava dışı ... ’in davalıdan temin ettiği 600 DM borç para karşılığında açık olarak düzenleyip imzaladığı senedin davalı tarafından 25.000 DM olarak doldurulmak suretiyle icraya konulduğunu, oysa aldığı borç miktarının 600 DM olup bunu da ...’ye ödediğini, davalının yüksek faizle borç veren bir kimse olup hakkında açılan ceza davası sonunda tefecilikten ceza aldığını, ileri sürerek davalıya 25.000 DM borçlu olmadığının tespiti ile maaşından kesinti yapılmak suretiyle ödediği bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, izinsiz borç para vermesi nedeniyle ceza almasının senedi geçersiz kılmayacağını, davacının iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

          sayılı ilamı) Havale işlemi sırasında havale gönderen kişi bir açıklamada bulunmuş ise havale borç ödeme vasıtası olarak kabul edilmediği için gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğinin ispat yükü havale alacaklısında bulunmaktadır. Bir başka anlatımla havale dekontunda gönderilen paranın havale alacaklısına geri ödenmek üzere borç olarak gönderildiği yazılı ise artık havalenin borç ödeme belgesi olmayıp bir miktar paranın havale alacaklısına borç olarak gönderildiğini gösterir nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Havale makbuzlarında gönderilen paranın geri verilmek üzere borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi halinde ise havale alacaklısı kişinin gerekçeli inkarda bulunmuş olması bu sonucu değiştirecek nitelikte değildir. Dava konusu uyuşmazlıkta davacının davalıya 13.000,00-TL para gönderimine ilişkin dekontda "borç" açıklaması bulunmaktadır....

            Bonodan doğan borç tam olarak ifa edilince, temel borç ilişkisinden doğan borç da sona erer, Buna karşılık bononun zamanaşımına uğraması sebebiyle kambiyo hukukuna dayalı talep hakkının kaybedilmesi hâlinde temel borç İlişkisinden doğan talep hakkı varlığını sürdürmeye devam eder. Bu durumda hamil, uğradığı zararın tazmini amacıyla TTK’nin 732. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme davasından yararlanabileceği gibi kendi cirantası İle arasındaki temel borç ilişkisine de dayanabilmektedir. Temel borç ilişkisine dayalı olarak talebin ileri sürülmesi sadece doğrudan doğruya ilişkide bulunanlar arasında mümkün olduğu için temel borç ilişkisine dayalı olarak düzenleyene talepte bulunabilecek tek kişinin lehtar olduğunu belirtmek gerekir. Buna karşılık lehtar dışındaki bono hamilleri düzenleyen ile temel ilişkiye taraf olmadıkları için bu kapsamda talep hakkına sahip değildir (Öztan. s. 903). Zira ciro ile temel borç ilişkisi ciro edilene geçmemektedir....

            Bu dava dosyasındaki 15 Haziran 1996 tarihinde 18.000 ABD doların ödeyeceğine dair davalı imzasını taşıyan belge borç ikrarını içermekte olup, her iki dosyadaki belgelerin farklı olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere bu hususlar davalının da kabulündedir. Davalı bu davaya konu borç ikrarını içeren belgenin daha önce davacıya verdiği ve borç ikrarını içeren belgenin kaybolduğunun bildirilmesi üzerine ikinci defa düzenleyip imzaladığını savunmuştur. Davalı bu savunmasını aynı ve tekbir borç için iki ayrı borç ikrarını içeren belge düzenlendiğini kanıtlamalıdır. Davalı ibraz ettiği delillerle bu savunmasını kanıtlayamadığı gibi, 3.12.2007 tarihli dilekçesi ile de davacıya yemin teklif etmeyeceğini bildirmiştir....

              parçasının dönmediği belirtilmiştir. 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebligatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekir.Bu kapsamda; davacıya tebliğ edilen borç miktarının hangi dönemlere ait borç miktarı olduğu, prim borçlusu şirketin yapılandırılan borç miktarları,yapılandırma kapsamında yaptığı ödemeleri,yapılandırmanın bozulması üzerine bakiye kalan borç miktarı tespit edilerek, borç dönemleri itibariyle davacının yönetim Kurulu üyesi ve telsim ve ilzama yetkili olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir....

                UYAP Entegrasyonu