KARAR Davacı, davalının hesabına borç olarak 15.000 ...para gönderdiğini, teminaten 20.1.2008 tarihli 16.000 ...bedelli senedi aldığını, ancak borcun ödenmediğini, bunun üzerine başlatılan takibe davalının haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının senedi de ayrıca takibe koymuşken bu davayı açamayacağını, kendisinin borç almadığını, davacının dava dışı ... ile aralarında borç ilişkisi olduğunu, bankadaki sorun nedeniyle kendi hesabına yatmasına izin verdiği parayı çekip C.K. isimli bu kişiye teslim ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dava, borç iddiasına dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir....
Diğer davalı vekili, icra müdürlüğü tarafından oluşturulmuş bir sıra cetveli olmadığından bu davanın açılmayacağını, tanıdığı kişiye borç vermesinin doğal olduğunu ve karşılığında senet aldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davacı, ıslah dilekçesi ile sıra cetveline itiraz olarak açtığı davasını muvazaa nedeniyle takibin alacaklı oldukları dosyalar yönünden iptali olarak devam etmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı ...’in konfeksiyon atölyesi işlettiği, borç verme kabiliyetinin olduğu, arkadaşın arkadaşına borç vermesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, borç verildiğine ilişkin banka kaydı tespit edilmemiş ise de borcun elden verilmesine engel bir durumun olmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Havale karine olarak borç ödeme vasıtası niteliğinde olup, havale dekontunda yer alan miktarın karşı tarafa borç olarak gönderildiğinin yasal delillerle ispatlanması zorunludur. Havale dekontunda paranın davalıya borç olarak gönderildiği yazılı olmadığından bu paranın davalıya borç olarak gönderildiği kabul edilemez. Davacının dayandığı havale dekontu yazılı delil başlangıcı niteliğinde de değildir ve olayda miktar itibariyle tanık dinlenemez ve tanık beyanlarına dayalı olarak hüküm tesis edilemez. Mahkemece, davacının alacağın varlığını ispat edemediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 168,75 TL harcın istek halinde iadesine, 10/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafın dayandığı ve davalı tarafından imzası inkar edilmeyen ve yazıların da kendisine ait olabileceğini belirttiği “7000 E eski borç Kaya kaptan, 3700 Euro dolar karşılığı toplamı 10700 Euro Kaya kaptanın alacağı” ibarelerini taşıyan 17.05.2007 tarihli belge borç ikrarı niteliğindedir. Borcun hata, hile veya tehdit gibi iradeyi sakatlayan hallerin sonucunda kabul edildiği iddia ve ispat edilmediğinden yapılan borç ikrarı (borç tanıması) geçerlidir ve davalıyı bağlar (BK. md.17).Mahkemece bu ilke çerçevesinde davacı alacağının belirlenmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 6.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan borç alınacak paraya İller Bankasınca uygulanacak faiz oranının yasal olması ve bu oranların da üstünde faizle kredi kullanan firmaların faaliyetini sürdürerek kar ettikleri gözönüne alındığında yüksek faizle borç para alındığı yolundaki gerekçeye itibar etmek olanaksızdır. Belirtilen nedenlerle itirazın kabulüyle Belediye Meclisi kararının onaylanmasına karar verildi....
Hukuk Dairesi Davacı, davalının elden borç para verdiği iddiasıyla aleyhine icra takibi başlattığını, davalıdan borç para almadığı gibi aralarında herhangi bir ticari ilişki veya alışveriş olmadığını ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, uzun yıllardır tanıdığı davacının inşaat işlerinde değerlendirip kar payı ödemek üzere kendisinden borç para istemesi üzerine tanıklar huzurunda 72.500.00 TL’nı borç olarak elden davacıya verdiğini, talep etmesine rağmen paranın geri ödenmediğini, alacağını tahsil etmek amacıyla icra takibi yaptığını savunarak davanın reddini dilemiştir. İlk derece Mahkemesince, ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... BAM 4....
KARAR Davacı, davalıya 8.6.2004 tarihinde 9.000 YTL. borç para verdiğini, geri ödememesi nedeniyle başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, davacıdan borç para almadığını, 10.5.2004 tarihinde keşide ettiği çekte davacının da cirosu bulunduğunu ve bu çek bedeli karşılığında ödeme yapıldığını iddia ederek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya 9000 YTL. banka havalesi ile borç olarak gönderdiğini, ancak iade edilmediğini bildirerek karz hukuki sebebine dayanarak itirazın iptali isteminde bulunmuştur. Davalı gönderilen parayı borç olarak almadığını, cirosu bulunan çekten dolayı ödeme yapıldığını savunmuştur. Davalının beyanı gerekçeli inkar niteliğindedir. Öyle olunca davacı davalıya parayı ödünç olarak gönderdiğini yasal delilerle ispat etmelidir....
Davacı borçlu ... dava dilekçesinde, takibe konu belgenin adi borç senedi olduğunu, ...' dan borç para almadığını, radyoloji uzmanı tıp doktoru olarak davalı bir sağlık merkezinde birlikte çalıştıklarını, büyük bir ihtimalle imzalı bir belgenin üstü kesilerek sonradan doldurulmuş bir borç senedi olduğunu belgenin daktilo ile doldurmasına rağmen ismin elle yazıldığını, davalı ile aralarında 17.5.1999 tarihinden beri husumet bulunduğunu ve savcılığa yapılan şikayetler olduğunu birbiri ile hasım olan kişiye 130.000 Dolar borç verilemeyeceğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde, davacının borç para istediğini ve davacıya 130.000 Dolar borç verildiğini devlet memuru olduğunu söyleyen davacının belgenin bono çek gibi başkalarına ciro edilmemesi için borç belgesinin bu şekilde düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
KARAR Davacı, davalının borç para talep etmesi üzerine akrabalık samimiyetine dayanarak banka hesabından 23.000.00 TL parayı borç olarak davalının banka hesabına havale ettiğini, uzun bir süre sonra borç olarak alınan paranın geri ödenmesini talep etmesine rağmen davalının borcunu ödemediğini ileri sürerek 23.000.00 TL'sının ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının kendisine borç verdiğini yazılı delilerle ispatlaması gerektiğini, havalenin borç verildiğini ispata yeterli olmadığını ve davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya banka havalesi yoluyla ödünç para verdiğini ileri sürerek alacağının tahsili için eldeki davayı açmıştır....
KARAR Davacı, davalı ile imzalanan kredi sözleşmesi ile davalı şirketten borç para aldığını, ekonomik olarak zor durumda kaldığı için bu sözleşmeyi imzalamak durumunda kaldığını, aslında sözleşmesel faizin oranının çok yüksek olduğunu, taksitleri zamanında ödemediğinden davalının kendisi aleyhine icra takibi başlattığını, bu borcun mahkemece eksik borç olarak kabul edilerek borçlu olmadığının tespitine, eksik borç olarak kabul edilmez ise faiz oranının takip tarihindeki yasal faiz oranına indirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....