ün posta çeki hesabına toplam 14.150 TL yatırdığını, davalı taraf davacıya borç para verdiğini, bu paraların iadesi olarak kendine iade edildiğini beyan etmiş ise de, davalının daha önce davacıya borç para verdiğine ilişkin herhangi bir makbuz ve belge sunulmadığından, davalı tarafın savunmalarına itibar edilmediği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, PTT makbuzu ile davalıya borç verdiğini, ancak ödenmediğini, yaptığı icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek bu davayı açmıştır. Davalı taraf karz akdini kabul etmemiştir. Davacının, PTT makbuzu ile davalılardan ... hesabına 14.150 TL ödeme yaptığı dosya içeriği ile sabit olduğu gibi bu husus taraflarında kabulündedir. Uyuşmazlık, gönderilen havale ile davalılara borç verildiği mi yoksa mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla mı yapıldığı hakkındadır. Kural olarak TMK'nın 6.maddesi ve HMK'nın 200....
Mal Müdürlüğünün 09.09.2015 tarihli müzekkere cevabı ile bildirmiş olduğu borç miktarı 20.989,31 TL. olarak kabul edilerek sıra cetvelinin düzenlendiği, borç miktarının 6512 Sayılı Kanunu'nun ihlal edilmesi halinde taksitlerin bozulacağı ve borç miktarının değişeceğinin Mal Müdürlüğünün 13.04.2015 tarihli yazısıyla bildirildiği dolasıyla sıra cetvelinin düzenlendiği en yakın tarihe göre borç miktarı Mal Müdürlüğünden sorgulanarak buna göre sıra cetvelinin düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir. 1-İcra ve İflas Kanunu'nun 142. maddesine göre sıra cetveline itiraz davaları kural olarak genel mahkemelerde görülür. İtiraz yalnız sıraya ilişkin ise görev İcra Mahkemesinindir. (İİK'nın m.142/son). Somut olayda, şikayet edilenin alacağının borç yapılandırmasına uğradığı iddia edilmekte olup, alacağın esasına ilişkin itiraz bulunduğundan dava genel mahkemede görülmelidir....
Havale dekontlarında ki “hesaba borç kaydedilmiştir” ibaresi bankacılık terimi olarak kullanılan bir ibare olup açıklama vasfında değildir. Hal böyle olunca Somut olayda davacının dayandığı belge yalnız başına borç verildiğini ispata yeterli değildir. Zira kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Zira havalenin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp bu uyuşmazlıkta miktar itibari ile tanık dinlenilemez. Ne var ki, davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de başvurduğundan bu delil kendisine hatırlatılarak neticesine göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir....
KARAR Davacı, borç para talebinde bulunan davalının hesabına, 03/08/2010 tarihinde 25.000,00TL parayı açıklama kısmına "... TCKN:250I9572034 tarafından borç verilen" açıklaması ile gönderdiğini, söz konusu bedelin geri ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ... 5. İcra Müdûrlûgü'nün 2014/1812 E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek icra takibine yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptali ile takibin devamına ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, borç olarak verilen paranın tahsili amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı, bu paranın borç olarak verilmediğini, ortaklık ilişkisi için verildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir....
Dosya içerisinde yer alan 01.10.2013 tarihli 6.000,00 TL’lik banka havalesinde paranın borç olarak gönderildiğine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm gözetilerek değerlendirme yapıldığında, havale kural olarak ödeme aracı olup, aksini yani ödeme yapılmayıp paranın borç olarak gönderildiğini ispat külfeti davalı alacaklıdadır....
Somut olayda, davacının ...Sigorta Kurumundan temin edilen hizmet cetveline göre 01.01.2007- 30.12.2008 tarihleri ile 01.07.2010- 31.05.2011 tarihleri arasında anılan ülkede çalıştığı- yardım aldığının tespit edildiği belirtilerek davacıya ödenen 01.01.2007- 30.12.2008 arası aylıklar ile 01.07.2010- 21.11.2010 arası ( davacının aylığının kesilmesine dair dilekçesine göre 21.12.2010 tarihi itibariyle aylığı durdurulduğu için 21.12.2010 tarihi öncesi ödenen miktar borç çıkartıldı) fuzuli ödenen 25.351,84 TL ana para ve 12.038,47 faizi ile birlikte toplam 37.390,31 TL borç çıkartıldığı anlaşılmakla davacının 01.07.2010- 31.05.2011 tarihleri arasında İşviçre' de çalıştığı sabit olduğu halde borç bildirim kararının tümüyle iptaline dair yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır....
K A R A R Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen borç bildirim belgesinin iptalini istemiştir. Mahkemece; ... Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü'nün 05.03.2010 Tarih ve 3.591.189 sayılı (borç bildirim belgesi) işleminin iptaline karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının babasının 03.02.2006 tarihinde vefat ettiği, ancak 28.02.2006 – 24.07.2007 tarihleri arasında davacının babası adına yatan yaşlılık aylıklarının... Bankası ... Şubesi'nden çekildiği, bu nedenle davalı Kurum'ca davacıya 05.03.2010 tarihli borç bildirim belgesinin gönderildiği anlaşılmaktadır. Bir hukuksal ilişkinin borç ilişkisi sayılabilmesi için taraflarına ve konusuna ait iki unsura ihtiyaç bulunmaktadır. Bunlar; hukuki ilişkinin alacaklı ve borçludan oluşması, alacaklının ifasını talep yetkisine sahip olduğu, borçlunun ifa yükümlülüğü altına girdiği “edim” şeklinde ifade edilebilir. Alacaklı, borç ilişkisinin aktif süjesidir....
Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/146 E. 2013/331 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasındaki beyanında davacıdan 2010 yılı Aralık ayında 4.000,00 TL borç para alıp peyderpey ödediğini ve borcun bittiğini belirttiği, davalının bu beyanının Mahkeme dışı ikrar olduğu, davacının davalıya 6.000,00 TL borç verdiğini ispatlayamadığı, davalının ise davacıdan 4.000,00 TL borç alıp ödediğini ikrar ettiği, bu ikrarın bölünemeyeceği, dolayısıyla davalının davacıdan 4.000,00 TL borç alıp ödediğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalının cevap dilekçesinde davacıdan 4.000,00 TL borç para aldığını yani akti ilişkiyi doğruladığı, ancak aldığı borcu davacıya ödediğini ileri sürmüş olması karşısında ödeme yükümlülüğünü ispat yükü davalı tarafa geçmiş olup, davalı ödeme yaptığı hususunu kanıtlamakla yükümlü hale gelmiştir. İspat yükü kendisinde olan davalı tarafın borcunu ödediğini yasal delillerle ispat etmelidir....
Dava, taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen borç belgesine dayalı olarak davacı tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile açılmış olup,davalı savunmasında icra takbinin dayanağı olan belgenin makbuz niteliğinde bir belge olmasına rağmen davacı tarafından bu belgeye ekleme yapılmak suretiyle tahrifat yapılarak borç senedi haline getirildiğini savunmuştur. Mahkemece dava konusu belge üzerinde inceleme yapılmak suretiyle alınan adli tıp bilirkişi raporunda dava konusu belgenin borç belgesi haline getirilmesine esas “ iş bu borç 25.08.2010 tarihinde ...’a ödenmek üzere alınmıştır.” ibarelerinin mürekkep tonu,satır hizası,baskı kalitesi ve içerik yazılarını oluşturan sözcüklerin basım özellikleri bakımından diğer yazılardan farklılık gösterdiği,bu ibarelerin belgenin tanzimi sırası dahilinde yazılmamış bulunduğu sonradan ilave edildiği rapor edilmiştir.Ayrıca davalının şikayeti üzerine başlatılan ceza soruşturması sonucu İstanbul Anadolu 24....
Bölge adliye mahkemesince; davaya konu dekontlarda "borç" açıklamasının bulunduğu, bu açıklamanın, içeriği itibariyle gönderilen paranın davalıya borç olarak verildiğinin ispatı için yeterli olmayıp, paranın borç olarak verildiğine ilişkin ispat yükünün davacıda olduğu, davacının ödünç iddiasını yazılı deliller ile kanıtlayamadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya karz ilişkisine dayalı olarak borç para verdiğini ve geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir....