Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı tarafça gönderilen havalenin borç verme olmayıp başkaca ileri sürülen hukuki ilişki nedeniyle yapılması gereken ödeme yani kendisine borç ödemesi olduğu ileri sürülmüş olup davalının savunması vasıflı ikrar mahiyetinde olduğundan bu halde havalenin borç olarak gönderildiğine ilişkin ispat yükü de yine davacı taraftadır. Davaya konu havaleye ilişkin 29.08.2017 tarihli 15.593,00 TL bedelli dekontta açıklama kısmında ''elden borç'' ibaresi yazmakta ise de,, banka yoluyla gönderilen havale de "elden" şeklinde bir açıklama yazılmasıyla ayrıca "borç" açıklamasının borç verilmesi olduğuna dair bir hususun şerh edilmemesi nedeniyle, dekonttaki bu açıklama, davacı havalenin borç ödemesi olarak gönderildiğine ilişkin karinenin aksini ispatlar nitelikte bir açıklama olmadığından davacının iddiasını ispatladığının ve ispat yükünün davalıya geçtiğini kabulü doğru değildir....

İlk Derece Mahkemesince; "...her ne kadar davacı tarafından, davalı ile aralarında borç ilişkisinin bulunduğu ve bu ilişkiden kaynaklı borcun ödenmediği öne sürülse de çekin bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösteren karine olması, bu karinenin aksini çeki ciro edenin ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından, borç miktarı dikkate alındığında davaya konu çeklerin borç için davalıya teslim edildiğini ispata yarar yazılı bir belge ibraz edilmediği, ticari ilişki haricinde çekin verilmesinin tek başına ispata yarar olmadığı, taraflar arasındaki borç ilişkisini ispata yarar başka delillerin de ibraz edilmesinin gerektiği, davanın dayanağı olan hukuki işlemin dava tarihi itibariyle değerine göre, davacı tarafın davasına dayanak yaptığı borç ilişkisini yazılı delille ispatlamasının gerektiği, davalı tarafça da akdi ilişkinin tümden inkar edildiği ve taraflar arasında borç alımına dair bir ikrarının bulunmadığı ...” gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiş; bu karar davacı...

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bozulması gerektiğini, borç olarak verildiğini belirten banka dekontuna itibar etmeyip davalının somut beyanlarına itibar ederek davayı hukuka aykırı olarak reddettiğini, 30.09.2018 tarihinde banka kanalı ile açıklama kısmına "BORÇ" yazılarak verilen 15.200,00 TL yine 30.09.2018 tarihinde banka kanalı ile açıklama kısmına "BORÇ" yazılarak havale edilen 200,00 TL tutarındaki toplam 15.400,00 TL tutarında alacağın davalı tarafa borç verildiğini defaten yapılan görüşmelerden sonuç alınmayınca icra takibine başlandığını, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini, itirazın iptali davasında yerel mahkemenin dekontlara itibar etmeyip, davalının soyut beyanlarına itibar ederek davayı reddetmesinin usul, yasa ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

    , dekonta bu paranın borç olarak verildiğinin “borç verme” şeklinde ibare düşülerek özellikle belirtildiğini, diğer paydaşların hesabına yapılan havalelerde ise paranın “tapu alımı” için gönderildiğinin belirtildiğini, davalının davacı tarafından borç verilen paranın iadesi talep edilmesine rağmen borcunu ödemekten kaçındığını, İzmir 36....

    -TL 01/31 Ekim 2020 (KDV DAHİL) Borçlu, borç paranın/taksitlerin geri ödemesini Borç Veren' in banka hesabına yatırmak suretiyle geri ödeyecektir. Borç Veren' e ait banka ve hesap bilgileri aşağıda yer almaktadır. …’’ hükmüne karşılık faturaya ve sözleşmede belirtilen tutarda ödeme kaydına rastlanmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafça her ne kadar takibe konu sözleşmenin tek tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu ve yapılan iş karşılığı davacının borçlu olduğu 750.00,00 TL'nin ödenmesi amacıyla düzenlendiği belirtilmiş ise de; taraflarca imzası inkar edilmeyen "BORÇ SÖZLEŞMESİ" başlıklı sözleşmenin konusunun incelenmesinde borç veren tarafından borçluya Türk Lirası'na endeksli olarak 750.000 TL (yedi yüz elli bin) tutarında borç para tahsis etmek ve borç paranın verilme şartları ile borç paranın kullanımından dolayı tarafların hak ve yükümlülüklerini tespit etmek olduğunun yazılı olduğu görülmüştür....

      (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12/03/2003 gün, 2003/3- 118 Esas, 2003/158 Karar sayılı ilamı) Havale işlemi sırasında havale gönderen kişi bir açıklamada bulunmuş ise havale borç ödeme vasıtası olarak kabul edilmediği için gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğinin ispat yükü havale alacaklısında bulunmaktadır. Bir başka anlatımla havale dekontunda gönderilen paranın havale alacaklısına geri ödenmek üzere borç olarak gönderildiği yazılı ise artık havalenin borç ödeme belgesi olmayıp bir miktar paranın havale alacaklısına borç olarak gönderildiğini gösterir nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Havale makbuzlarında gönderilen paranın geri verilmek üzere borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi halinde ise havale alacaklısı kişinin gerekçeli inkarda bulunmuş olması bu sonucu değiştirecek nitelikte değildir....

      Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının kendisinden borç istediğinde,bildirilen iban numarasına borç miktarını gönderdiğini ve muhatabın banka hesabının sahibi davalı olduğunu, gönderilen miktarın davalının uhdesine geçtiğini ve sebepsiz zenginleşme hükümlerinin banka hesabı sahibi için geçerli olduğunu, bu yüzden husumet yönünden banka hesap sahibinin muhatap kabul edilmesi gerektiğini, dava konusu miktarın davalının hesabına "borç" ibaresi ile yapılan bir EFT işlemi ile gönderildiğini ve yerleşik yargıtay içtihatlarına göre "borç olarak gönderildiği" ibaresi ile yapılan para transferlerinin, aktarılan paranın borç olarak verildiğinin ispatı olduğu yönünde olup; davalının bu işleme karşı itiraz ileri sürmemesine rağmen ödeme emrine itiraz etmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

      de bulunan TR 49 0011 1000 0000 0017 2082 02 IBAN no'lu hesabına borç olarak gönderdiğini, 03.07.19 tarihinde borç olarak verilen 15.000,00 TL, 31.05.19 tarihinde borç olarak verilen 20.000,00 TL, Müvekkili T1 ‘nın yine Kuveyt Türk Bankası Laleli Şubesi'nde bulunan hesabından Davalı T3 ile dava dışı Seda Ekim'in TC: QNB Finansbank A.Ş.'de bulunan TR 70 0011 1000 0000 0082 5332 50 IBAN no'lu ''seda ekim-aydan savun gedikoğlu ortakliği'' hesabına borç olarak gönderdiğini,14.02.20 tarihinde borç olarak verilen 14.000,34 XX 450.01.20 tarihinde borç olarak verilen 30.000,00 TL, davalı tarafın işbu 44.000,00 TL 'nin yarısından sorumlu olduğunu, icra takibinde davalı taraftan 14.02.20 tarihinde borç olarak verilen 7.000,00 TL, 03.01.20 tarihinde borç olarak verilen 15.000,00 TL, Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü'nün 2020/6213 E....

      İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporuyla, 18/12/2004, 24/07/2006, 10/12/2006 tarihli üç adet borç-alacak sözleşmesinin incelendiğinin davacının …"a 18/12/2014 tarihinde yüz bin Euroyu %4,5; 24/07/2006 tarihli sözleşmeyle yirmi beş bin Euroyu %4; 20/12/2006 tarihli borç sözleşmesiyle 2007 yılı içerisinde ikiyüz bin Euroyu %6 faiz karşılığında vereceğini taahhüt ettiğinin, davacıdan alınan bilgiler doğrultusunda … Bankası, …, … ve … Bankası'ndan istenilen bilgi üzerine bankaların cevabi yazılarına göre, anılan sözleşmeler kapsamında üç yüz yirmi beş bin Euroluk üç taahhüt dışında toplam yüz altmış dört bin Euro tutarında adı geçen kişiye borç verildiğinin, taahhütlerin peyderpey yerine getirildiğinin, davacının 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında anılan şahsa otuz kere ayrı tarihlerde faiz karşılığında borç para verdiğinin tespit edildiği, öte yandan davacı tarafından …'ın amcasının oğlu olduğunun, borç verilen paralarla ilgili taahhütname...

        Dosyaya sunulan havale makbuzlarında gönderilen paranın borç olarak verildiğine dair herhangi bir şerhin bulunmadığı anlaşılmakta olup, bu haliyle havale, paranın borç olarak gönderildiğini ispata yeterli değildir. Davacı tarafından davalıya borç verildiğine yönelik yazılı belge sunulmamıştır. Davalı karz ilişkisini inkar ettiğine göre karz ilişkisinin varlığını davacının kanıtlaması gerekir. Bütün bu olgular gözetildiğinde davacı borç verme iddiasını ispatlayamamıştır. Davacı taraf sunduğu belgelerle ispat yükününü yerine getirememiş olup dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'ya göre dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığından bu delili de kullanması mümkün değildir. O halde mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

          UYAP Entegrasyonu