Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2019/689-838 Esas ve Karar sayılı ilamında davacı ...'un açmış olduğu boşanma davasında 21.11.2019 tarihli tutanak ile davadan feragat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, daha sonraki aşamalarda ise yine katılan ... tarafından sanık eşi hakkında Ankara 7. Aile Mahkemesine boşanma davası açıldığı, anılan Mahkemenin 2020/1229 Esas, 2021/974 Karar sayılı kararı ile suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verildiği, verilen bu kararın 08.09.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış, mağdurenin detaylı beyanlarında anlatıldığı şekilde, mağdurenin öz babası olan sanığın mağdureye tam olarak belirlenemeyen tarihlerde bir çok kez en son 14.04.2020 tarihinde cinsel istismarda bulunduğu, söz konusu cinsel istismarın özel bölgelere dokunma ve sanığın cinsel organının mağdurenin cinsel organına anal yoldan girmeye çalışma ve girmesi şeklinde gerçekleştiği, her ne kadar dosya içerisinde mevcut Ankara ......

    I-II) boşanma davası açıldığı yönündeki görüşüne katılmıyorum. Yerel mahkeme de aynı düşüncededir. Nitekim hem kısa kararda hem de gerekçeli kararda tarafların TMK m. 163 hükmü gereğince boşanmasına karar verilmiş olup hüküm davacı tarafından da temyiz edilmemiştir. Dava iki ayrı boşanma sebebiyle açılmışsa her bir dava hakkında ayrı ayrı karar oluşturulması gerekmektedir. Oysa davacı suç işleme sebebiyle boşanma (TMK m. 163) davası açmış olup bu sebeple boşanmaya karar verilmiştir. Değerli çoğunluk iki ayrı sebeple boşanma davası açıldığı düşüncesinde ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle de (TMK. m. 166 f. I-II) boşanma davası hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesini tenkit etmesi gerekirdi. Dava “Suç işleme sebebiyle boşanma (TMK m. 163)” davası olduğuna göre ceza davasının sonucu beklenmeli midir? Davalının bir iftira ile karşı karşıya kalması olası olduğundan ceza davasının sonucu beklenmelidir....

      Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde; kendisi ile davalının 2005 yılında boşandıklarını, davalı ve müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 200,00 TL olmak üzere toplam 600,00 TL yoksulluk ve iştirak nafakasının hüküm altına alındığını, kendisinin yeniden evlenip çocuk sahibi olması, davalının da işe girip çalışmaya başlaması nedeniyle yoksulluk halinin ortadan kalktığını belirterek, mahkemece hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, müşterek çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının da aylık 100,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Türk Medeni Kanunun 176/3.maddesine göre; İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Somut olayda; tarafların 18.03.2005 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, davalıya 500 TL yoksulluk nafakası bağlandığı, ... 2. Aile Mahkemesinin 2010/1107 Esas 2011/776 Karar sayılı ve 14.09.2011 tarihli ilamı ile nafakanın 700 TL'ye yükseltildiği, kararın 31.10.2011 tarihinde kesinleştiği, yoksulluk nafakasının artırılması davasında yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında davalı kadının herhangi bir gelirinin olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakaret HÜKÜM : Düşme Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir....

            Biyogüvenlik Kanunu, 2. maddesinde, genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar (GDO), GDO’lardan elde edilen ürünler, GDO ve ürünleri, işleme, piyasaya sürme gibi önemli teknik terimlere dair tanımlara yer vermiştir....

              DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: tarafların 27/11/2018 tarihinde evlendiklerini, müşterek çocuklarının olmadığını, davalının dava evliliğinin üzerinden iki ay geçmesinin ardından çeşitli suçlar işlediğini, haysiyetsiz bir hayat sürdüğünü, evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını, tarafların bu aşamadan sonra bir araya gelmelerinin ve evlilik birliğini sürdürmelerinin mümkün olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları ve dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Davanın KABULÜ ile; tarafların TMK 163 maddesi gereğince BOŞANMALARINA," karar verilmiştir....

              TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı; davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını veya indirilmesini istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir....

                TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir....

                  Böylece, taraflar, kanunun emredici nitelikte olan kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda serbest iradeleriyle sözleşme yapabileceklerdir. (BK. Md.19) Nitekim, taraflar arasında yapılan protokol ile ödenecek nafaka miktarı kararlaştırılmış ve bu anlaşma, boşanma davasında, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun bulunmuş verilen karar 15.11.2019 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu