WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı-davalı kadına ihtar kararı 07.05.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, kadın ihtara cevap vermemiş, ihtardan sonra 26.05.2015 tarihinde evlilik birliğin sarsılması hukuki sebebiyle boşanma davası açmış, erkek de 08.07.2015 tarihinde birleşen terk sebebiyle boşanma davası açmıştır. Mahkemece her iki davanın da reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı kadın, erkeğin aşırı kıskanç olduğunu, erkeğin kendisini evden kovduğunu ve ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ispat edememiştir. Terk sebebi ile usulüne uygun şekilde açılan bir boşanma davasının reddine karar verilebilmesi için, ortak konutu terk etmeye zorlanıldığının veya ortak konuta dönmemekte haklılığın davalı tarafça kanıtlanması gerekir (TMK m. 164/1). Toplanan delillerden usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen davacı-davalı kadın haklı bir sebebi olmadığı halde davet edildiği ortak konuta dönmemiş ve davada Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde aranan koşullar gerçekleşmiştir....

    Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır....

    SAVUNMA Davalı cevap dilekçesinde özetle; iddiaların çirkin bir iftira olduğunu belirterek boşanma talebi ile Tahir Eymen için uygun bir nafaka ödemeyi kabul ettiğini beyan etmiş, ikinci cevap dilekçesinde 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Davalının ortak çocuğa karşı sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği ceza mahkemesi kararı ile sabit olup davalının davranışları sebebiyle ortak hayatın temelinden sarsıldığı ve birliğe devam etmenin artık mümkün olmadığı, davalının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların TMK’nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, velayetin anneye tevdiine, davalı ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, 400,00 TL tedbir, yoksulluk; 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir....

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, "tarafların karşılıklı olarak eşlerden beklenen iletişim, paylaşma, birlikte hareket edebilme durumunun zedelendiği ve boşanma kararı verilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı" gerekçesiyle Türk Medeni Kanununun 171. maddesi gereği ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşinin ailesine soğuk davrandığı ve eşine ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır....

      Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı tarafından açıldığı, davanın "kadına atfı kabil kusur bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı karşı davacının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı artık kusurlu sayılamaz. Fiili ayrılık süresi içinde davalının bir kusuru da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı-karşı davalı kusurludur. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-karşı davalının “eşini sevmediğini, istemediğini söyleyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı” anlaşılmaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı tarafından nafaka, maddi ve manevi tazminat yönünden; davalı tarafından da vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi, bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Daha önce açılmış bulunan ve reddedilen boşanma davasına ilişkin karar kesinleşmemiş ise, üç yıllık süre başlamış olmaz. Olayda, daha önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar taraflara tebliğ edilmemiş ve kesinleşmemiştir. Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi koşulları oluşmamıştır....

          Davacı-davalı erkeğin istinaf dilekçesinde, asıl davada verilen boşanma hükmünün istinaf edilmemesi nedeniyle kesinleştiği belirtilmiş ise de davalı-davacı kadının kararın kaldırılması ve tüm taleplerinin kabul edilmesi yönündeki talebi, cevap dilekçesinde davanın reddinin istenmesi karşısında asıl davanın kabulüne yönelik de istinaf niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Esas dava; TMK'nın 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuki sebebiyle boşanma, karşı dava; TMK'nın 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılan boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine göre boşanma kararı verilebilmesi için, önceki boşanma davasında verilen ve kesinleşen ret kararının üzerinden en az üç yıl geçmiş olmasına rağmen ortak hayatın kısa süreli bile olsa yeniden kurulamamış olması gerekir....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2016/309 Esas 2017/34 Karar sayılı dosyası ile birleştirilen 2013/217 Esas sayılı dosyasından hükmedilen nafakanın boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar devamına, davalının yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesine, 3- İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4- İstinaf başvurusu için davacı tarafından yapılan 162,10.-TL istinaf başvuru harcı ile 1 adet tebligat gideri 19,00.-TL, posta gideri 37,50.-TL olmak üzere toplam 218,60....

          Davalının daha önce açtığı boşanma davası reddedilmiş, karar 14.09.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak karşı boşanma davasının açıldığı 17.02.2014 tarihine kadar üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı toplanan delillerle gerçekleştiğine göre, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinin koşulları karşı dava bakımından da oluşmuştur. Yasanın 166/4. maddesine göre boşanma kararı bakımından, kusur bir unsur değildir. Kusur, boşanmanın yan sonuçlarının düzenlenmesinde etkilidir. Başka bir ifade ile, 166/son'da yer alan yasal karineye dayanan bir boşanma davası şartlarının gerçekleşmesi halinde davacı tam kusurlu da olsa kabul edilir. Bu bakımdan davalı tarafından açılan karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddi doğru bulunmamıştır....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı-b.davalı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; davalının önceden açtığı boşanma davasını geri çektiği ve bu tarihten sonra hiçbir şekilde ortak hayatın kurulmadığını, bu boşanma hükmünde kusur dahi atfedilmezken, boşanma istemlerinin reddini anlayamadıklarını, bu hususta yerel mahkeme incelemesinin eksik ve hatalı olduğunu, davalı tanıklarının hiçbirinin, iddia edildiği gibi müvekkilin kardeşi ve annesi tarafından baskı ve şiddete tanık olmadıkları gibi, maddi bir durum ve olay anlatmadıklarını, hatta tanıklık ifadelerinde pek çok çelişen hususlar olduğunu, buna rağmen genel ibarelerle davalının kusursuzluğuna hükmedilerek verilen kararı kabul etmediklerini, davalıya nafaka ve maddi tazminat hususlarında yeterli inceleme yapılmadığını, maddi tazminat ve nafaka hesabında davalının yeterli gelirinin olup olmadığı araştırılmadan sadece tanık ifadeleriyle verilen karara...

            UYAP Entegrasyonu