Ancak; 1) Alınan bilirkişi kurulu raporunda tesbit edilen bedel ile bu rapora dayanılmakla birlikte, farklı nedenlerle resen ve soyut ifadelerle indirim yapılarak mahkemece belirlenen bedel arasında fahiş fark bulunduğundan, bilirkişi kurulu raporunda tesbit edilen bedel ile mahkemece belirlenen bedel inandırıcı ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmemiştir....
Sözleşmede merdivenler için 2.500,00 TL, diğer işler için 30.000,00 TL muhammen bedel kararlaştırılmıştır. Merdivenler için kararlaştırılan bedel götürü, diğer işler için öngörülen ücret yaklaşık (takribi) bedel niteliğindedir. Götürü bedelli işlerde hakedilen imâlat bedelinin gerçekleştirilen imalâtın tümüne göre fiziki oran bulunup bu oranın götürü bedele uygulanması, yaklaşık bedel tespit edilen işlerde hakedilen bedelin sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 366. maddesi hükmünce yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre saptanması gerekir. Eser sözleşmesinin mevcut olduğu hallerde sözleşme kapsamındaki işlerin kural olarak yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilir. Aksinin bunu ileri süren tarafça yasal delillerle kanıtlanması gerekir....
düşük bedel tesbiti, 4-Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamadığı anlaşılmakla, 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine eklenen 9. fıkra uyarınca, acele el koyma dosyasında bloke edilen bedel düşüldükten sonra, fark bedele 4 aylık sürenin bitimi tarihinden, ilk karar tarihine kadar kanuni faiz işletilmemesi, Doğru görülmemiştir....
Ancak; Mahkemenin ilk kararında tespit edilip idarece davalı adına bankaya yatırılan bedel ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın (idarece fazladan yatırılmış olan paranın) davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş mevduat faizi ile birlikte davacı idareye ödenmesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece bozmadan sonra hüküm altına alınan bedel ile acele el koyma dosyasında tesbit edilen bedel arasındaki farkın idareye iadesine karar verilmesi doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin 1.satırında yer alan” 965,07 TL” ibaresi metinden çıkartılarak yerine "1604.17 TL" ibaresi yazılmak suretiyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek HUMK.nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, işbu kararın tebliğinden...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/433-97 sayılı dosyasında dava konusu taşınmaza yakın konumdaki 1408 parsele 400,00-TL/m2 değer biçildiği, iş bu dava dosyasında da birinci ve ikinci bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmaza 400,00-TL/m2 bedel belirlendiği ve bu bedel üzerinden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, gerekçesi yeterli olmayan ve takdirinde altında bedel belirleyen ikinci bilirkişi ek raporu hükme esas alınmak suretiyle eksik bedel tespiti, Doğru görülmemiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 05.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava konusu paylar resmi senette davalıya toplam 170.000,00 TL bedel üzerinden satılmış olup, davacı ise tapuda gösterilen bu bedelin muvazaalı olduğunu, gerçek satış mahkemece tespit edilmesini belirterek dava değeri olarak 15.000,00 TL üzerinden davasını açmıştır. Ne var ki, davacı taraf bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamış olup, sonuçta tapuda gösterilen bedel üzerinden önalım hakkının kullanılmasına karar verildiğine göre, tapuda gösterilen satış bedeli ile davacı tarafından belirtilen bedel arasındaki fark miktarı üzerinden davalı yararına vekalet ücreti taktiri gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama giderleri yönünden de iddia edilen bedel ile tapu kaydındaki bedele göre oran kurulmak suretiyle taraflardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yargılama giderlerinin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır....
Ancak, Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre; suç tarihinde katılanın işlettiği... isimli iş yerinde satış elemanı olarak çalışan suça sürüklenen çocuğun, çekmecede ajanda içinde ürün satış bedel toplamı olan 500 lira parayı aldığının anlaşıldığı olayda; suça konu yerde ürün satış bedel toplamının konulduğu ajandanın suça sürüklenen çocuğa 5237 sayılı TCK'nın 155/2. maddesi kapsamında meslek ve sanat, ticaret veya hizmet gereği tevdi ve teslim edilip edilmediğine dair dosyaya yansıyan herhangi bir tespit bulunmaması karşısında; suça sürüklenen çocuğun iş yerinde ürün satış bedel toplamının konulduğu ajanda üzerinde idare, zaman zaman para tahsil etme yetkisinin bulunup bulunmadığının araştırılarak, şayet ürün satış bedel toplamının konulduğu ajandanın zilyetliğinin kendisine devredilmiş olması halinde, suça sürüklenen çocuğun eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 155/2 maddesinde tanımlanan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile...
Ancak; Mahkemece, Kamulaştırma Yasasının 27. maddesi gereğince tespit edilen bankaya yatırılan bedel ile mahkemece belirlenen bedel arasındaki farkın bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş mevduat faiziyle davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçeli kararın 2. ve 3. bentler hükümden çıkarılarak 2. bent olarak "acele el koyma dosyasında tespit edilen bankaya yatırılan ve davalıya ödenmesine karar verilen 132.100,84 TL bedel ile mahkemece tespit edilen 80.517,73 TL bedel arasındaki 51.583,11 TL farkın bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş mevduat faiziyle birlikte davacıya ödenmesine" ibaresi yazılmak ve 4, 5, 6, 7, 8 nolu bentlerin numaralarının sırasıyla 3, 4, 5, 6, 7 olarak değiştirilmesi suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 25.03.2013...
Özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alan ve taşınmaz mülkiyetini sınırlayan geçit irtifakı tesis edilirken yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun olarak atanacak bilirkişilerin objektif kriterleri esas olarak belirleyeceği bedel, açıkçası yükümlü taşınmazdan geçirilecek irtifak bedelidir. Bu bedelin içinde ayrıca ihtiyaç sahibi taşınmaza sağlayacağı artı değerleri veya yükümlü taşınmazların artı değerler düşüklüklerinin de bulunduğu düşünülemez....
Ancak; İlk kararla hükmedilen bedel olan 34.527,76 TL’ye 20.12.2003 tarihinden ilk karar tarihi olan 23.06.2005 tarihine kadar, bozma sonrası artan fark bedel olan 48.217,43 TL'ye bozma sonrası karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, tümüne son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi, Doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; 2. paragrafının hükümden çıkartılmasına, yerine (bozma öncesi bedel olan 34.527,76 TL’ye 20.12.2003 tarihinden ilk karar tarihi olan 23.06.2005 tarihine kadar, bozma sonrası artan fark bedel olan 48.217,43 TL'ye bozma sonrası karar tarihine kadar) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....