WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

, öte yandan sözleşme konusu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde 06/10/1999 tarihinde davalı adına tescil edildiği ve 10 yıl süre ile devir edilemeyeceğine ilişkin şerhin olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşmenin tarihi itibarıyla taşınmazın devrinin mümkün olmadığı ancak iş bu davanın açıldığı tarih itibarıyla 10 yıllık sürenin dolmuş olduğu ve devre engel bir durumun kalmadığı, imar uygulaması sonucu taşınmazın önce Şekerpınar köyü 542 ada 2 parsel olduğu ve sonrasında başka parsellere ayrıldığı ve bir kısım hissesi vefat eden davalı adına kayıtlı iken cebri icra yoluyla satışı nedeniyle dava dışı kişi adına tescil edildiği anlaşıldığından, ilk dereceli mahkemece davacının tapu iptal tescil isteminin reddine, ancak başta geçerli olarak kurulan sözleşmede davacının edimini yerine getirmesine karşılık, satış vaadi borçlusunun edimini ifa etmemesi nedeniyle, davacının terditli olarak ileri sürdüğü dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden belirlenen tazminat...

Davacılar vekili, 26.12.2014 tarihli dilekçesinde, öncelikle tapu iptal tescil, olmadığı takdirde davacılar.....ödedikleri satış bedelinin 01.03.2014 tarihinden itibaren reeskont faiziyle ödenmesini, ayrıca davacılardan ....’nin taşınmaza yaptığı masrafların yapıldığı tarihten itibaren tahsilini talep ederek asıl davayı terditli olarak olarak ıslah etmiştir. Mahkemece, asıl dava ile birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin aşağıda yazılı nedenler dışındaki tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, tapu iptali tescil mümkün değilse tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili 26.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl davada terditli olarak tazminat talebinde bulunmuştur....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil, terditli olarak tazminat talepli; Karşı dava; maddi-manevi tazminat talepli dava olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde "asıl davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden feragat nedeniyle reddine, terditli talep olan tazminat davasının esastan reddine, karşı davanın reddine" dair verilen karara karşı davacı-karşı davalı T1 tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı-karşı davalı T1 vekili istinaf dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın T2'e satıldığını, 400.000 TL. bedelin davalı Türkan'a ödendiğini, satıştan hemen sonra murisin olduğunu, satış bedelinin davlıda kaldığını, murisin tüm masraflarının SGK tarafından karşılandığını, murisin vasiyetname düzenlemediğini, ilk derece mahkemesince verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince misli ile değişim bunun mümkün olmaması halinde bedel iadesi yönündeki terditli kararın usul ve yasaya, Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, öncelikle kararın bu yönden bozulması gerektiğini, Ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, ancak ilk derece mahkemesinin, ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uyulmamasına rağmen esasa ilişkin inceleme yaparak yasaya aykırı davrandığını, Davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur bulunmamasına rağmen mahkeme kararında aracın ayıplı olduğu kabul edilerek misli ile değişim, mümkün olmaması halinde bedel iadesine karar verilmesinin usule, hukuka aykırı ve haksız olduğunu, bunun yanında dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporları...

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince misli ile değişim bunun mümkün olmaması halinde bedel iadesi yönündeki terditli kararın usul ve yasaya, Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, öncelikle kararın bu yönden bozulması gerektiğini, Ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, ancak ilk derece mahkemesinin, ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uyulmamasına rağmen esasa ilişkin inceleme yaparak yasaya aykırı davrandığını, Davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur bulunmamasına rağmen mahkeme kararında aracın ayıplı olduğu kabul edilerek misli ile değişim, mümkün olmaması halinde bedel iadesine karar verilmesinin usule, hukuka aykırı ve haksız olduğunu, bunun yanında dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporları...

      Davanın ise terditli dava şeklinde ikame edildiği, ürünün iadesi karşılığında bedel iadesi isteminin asli istem olduğu, anılı talebin reddedilmesi halinde feri talep olan ayıpsız misli ile değişim ve tazminat istemlerinin ileri sürüldüğü görülmüştür. Nitekim HMK'nın 111. maddesi; ''(1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.''...

        Davanın ise terditli dava şeklinde ikame edildiği, ürünün iadesi karşılığında bedel iadesi isteminin asli istem olduğu, anılı talebin reddedilmesi halinde feri talep olan ayıpsız misli ile değişim ve tazminat istemlerinin ileri sürüldüğü görülmüştür. Nitekim HMK'nın 111. maddesi; ''(1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.''...

          Davanın ise terditli dava şeklinde ikame edildiği, ürünün iadesi karşılığında bedel iadesi isteminin asli istem olduğu, anılı talebin reddedilmesi halinde feri talep olan ayıpsız misli ile değişim ve tazminat istemlerinin ileri sürüldüğü görülmüştür. Nitekim HMK'nın 111. maddesi; ''(1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.''...

            Davanın ise terditli dava şeklinde ikame edildiği, ürünün iadesi karşılığında bedel iadesi isteminin asli istem olduğu, anılı talebin reddedilmesi halinde feri talep olan ayıpsız misli ile değişim ve tazminat istemlerinin ileri sürüldüğü görülmüştür. Nitekim HMK'nın 111. maddesi; ''(1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.''...

              ya devredilmesi karşısında devrin mümkün olmadığı, davacının taşınmazın değerini tazminat olarak talep edebileceği, taşınmazın değerinin dava tarihi itibariyle 230.000,00 TL olduğu, taşınmazın devrinin mümkün olmaması nedeniyle davalı kooperatifin oluşan bu zarardan sorumlu olduğu sonucuna varıldığından davacının tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davacı 13/01/2021 tarihli tavzih dilekçesinde terditli üçüncü talep olan tazminat istemi yönünden hükmedilecek tazminata faiz işletilmesi talebinde bulunmuş ise de; dava dilekçesinde tazminat olarak hükmedilecek daire bedeli yönünden herhangi bir faiz isteminde bulunulmadığından ve bu yönde herhangi bir ıslah dilekçesi de sunulmadığından, hükmedilen alacağa faiz işletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Anılan nedenlerle davacının terditli üçüncü talebi olan tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                UYAP Entegrasyonu