Ancak, ana veya babanın velayet görevini yapamayacak olması veya çocuğun velayet altında bulunmasının, çocuğun fikri, bedeni, sağlık ve eğitsel gelişimi yönünden üstün yararına aykırı düşeceğinin anlaşılması halinde, çocuk velayet altına alınmayıp, kendisine bir vasi de atanması mümkündür (TMK.md.335). Dosyada babanın velayet görevine engel bir durum bulunmadığı gibi çocuğun velayet altında bulunmasının onun üstün menfaatine aykırı olacağına ilişkin bir olgu ve delil bulunmamaktadır. O halde ... velayetinin davacı babaya verilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Aile ve ... 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, velayet hakkı sahibi olan babanın vefatı nedeniyle kısıtlı küçüklere vasi tayini istemine ilişkindir. Çorum Aile Mahkemesince, velayet kendisine bırakılan babanın ölümü ile velayet kendiliğinden boşanan anneye geçmediğinden velayetin kaldırılması talebi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, vasi tayini hususunda da görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Çorum 1. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, yargılama sırasında kısıtlanması talep edilen çocukların anneleri olan davalının çocukların velayet hakkını talep ettiği, bu haliyle davanın ... Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : TMK'nun 162,163,161 ve 166/1 maddelerine dayalı olan Karşılıklı boşanma davasında, davacı-davalı taraf, erkeğin kabul edilen davası, kusur tespiti, hükmedilen manevi tazminat miktarı, reddedilen tedbir -iştirak nafakaları ile velayet talepleri ve birleşen davada vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden, davalı-davacı taraf; kadının kabul edilen davası, reddedilen birleşen zina davaları, kusur tespiti, hükmedilen manevi tazminat yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
ün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasındaki sanıklar hakkında “TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına” ve “yargılama giderlerinin sanıklardan alınmasına’’ ilişkin bölümler ile sanık ... hakkındaki cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve sanık ... hakkında cezasının infazından sonra 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri altında bulundurulmasına ilişkin bölümlerin çıkarılarak, yerlerine ‘‘53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanıkların mahkum olduğu hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet...
53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın istifa ettiği anlaşılan müdafiinin 03/03/2011 tarihli celsede suça konu çekin iğfal kabiliyetinin olmadığını, sahte olduğunun çıplak gözle anlaşılabileceğini, bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu çekin sahte olup olmadığı, aldatma yeteneği bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi raporu alınarak toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın...
, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümden 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak yerine "TCK.nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulun- maktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" yazılmak suretiyle hükmün oybirliğiyle (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), II- Sanıklar ... ve ... hakkında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan kurulan beraat hükümleri ile sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesine gelince; 1- Araçta yakalanan el yazısı ile yazılmış notların sanıklara ait olup olma- dığının tespiti açısından yeniden bol miktarda yazı örnekleri alınarak ve sanıklara ait daha...
Ancak; TCK’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hükmolunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla CMUK'nın 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından 53. maddenin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkartılarak yerine “53/1.maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı...
Ancak; 1-30/03/2009 tarihli oturumda sanığın “Kabul etmesi halinde katılanın zararını karşılamak istediğini” beyan ettiği, katılanın 16/04/2009 tarihli oturumda “Zararın giderilmesi teklifini kabul etmediğini ve şikayetçi olduğunu” belirttiği, sanığın yasal bir indirim nedeninden yararlanabilmesinin yakınanın kabulüne bağlı tutulmasının hukuken mümkün olmadığının anlaşılması karşısında; öncelikle katılanın gerçek zararının tespiti yapılarak ödeme yapabilmesi için makul bir süre verilmesi, katılana ulaşılamadığı takdirde paranın bir yere depo ettirilerek sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulama olanağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Kasten işlemiş olduğu suçlar için hapis cezasıyla mahkûmiyetinin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCY’nın 53/1.maddesinin (a),(b),(d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendinde yazılı “kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve...
müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından yargılama giderlerinin müteselsilen tahsiline ilişkin bölüm çıkarılarak, ‘ her üç sanık için ortak yapılan 99.79 YTL yargılama giderinin sanıkların payına düşen 33.28 YTL'lik bölümünün sanıklardan ayrı ayrı alınmasına ’ sözcüklerinin eklenmesi, yine hüküm fıkrasından ‘‘TCK’nun 53/1.maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘‘53/1.maddesinde belirtilen ve 53/3.maddesindeki kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3.maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri...
da belirtilmeden, anılan Kanun’un 52/1. maddesinde gösterilen 5 tam gün sayısının üzerinde, 12 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayin olunmasında, 2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına...