Toplanan delillerden, velayet hakkının kendisine verilmesinden sonra, davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmediği, çocuğa yeterli ilgiyi göstermediği ve ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsakladığı kanıtlanmamıştır. Mahkemenin gerekçesinde yer alan olaylar, velayet hakkının babada bulunduğu döneme ilişkindir. O halde, gerekçede yer alan nedenler, annenin velayet hakkının ihmali olarak kabul edilemez. Açıklanan bu nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.04.2015 (Salı)...
in velayet hakkının kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece çocukların Türkiye sınırları içerisinde bulundukları süre içerisinde velayet haklarının davacı anne tarafından kullanılmasına karar verilmiştir. Toplanan delillerle; tarafların yabancı mahkeme ilamı ile boşandıkları, yabancı mahkeme ilamının ... 4. Aile Mahkemesinin kararı ile tanınmasına karar verildiği, verilen bu kararın kesinleştiği, yabancı mahkeme ilamında velayete ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı anneye verilen velayet hakkının ülke ile sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Annenin velayet hakkının kullanılmasının belli bir yerle sınırlandırılması çocuğun üstün yararına uygun olmamıştır. O halde mahkemece annenin velayet hakkının bir ülke ile sınırlandırılmadan ve çocuğun üstün yararına uygun şekilde velayet konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Terekede bulunan menkul malların tespiti davasında ise, miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulanan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK m. 589/1-2). Türk Medeni Kanununun 590. maddesinde belirtilen sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde, sulh hakimi tereke mal ve haklarının yazımı için terekenin defterinin tutulmasına karar verir (TMK m. 590, Velayet, Vesayet ve miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin 2003/5960 sayılı Tüzük m. 33/1). Ortaklığın giderilmesi davası, çekişmeli olarak görülürken terekenin tespiti talebi, çekişmesiz yargı işidir....
1/6 indirim uygulandığında sonuç cezanın 11 ay 20 gün hapis cezasına indirilmesi. yine hüküm fıkrasından ‘‘53/1. maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘‘53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ cümlelerinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, II) Sanık ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 4733 sayılı yasaya muhalefet HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Sanığın yokluğunda verilen kararın mernis adresine tebliğe çıkarıldığı ve 04/04/2013 tarihinde il dışında çalıştığının tespiti ile 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca tebliğ edildiği anlaşılmış ise de, UYAP kayıtlarında yapılan incelemede sanığın başka suçtan 11/04/2013 tarihinde cezaevine girdiği anlaşılmakla, mahkemenin temyizin reddine ilişkin 14/06/2013 tarihli ek kararın kaldırılarak temyizin yasal süresinde olduğunun kabulüyle yapılan incelemede; Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ise de; 1- TCK' nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından velayet yönünden; davalı erkek tarafından ise boşanma kararı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 18.04.2016 günü duruşmalı temyiz eden davalı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf duruşmalı temyiz eden davacı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Sanık hakkında TCK'nın 53/1-c maddesi gereğince kendi altsoyu dışındaki kişilere yönelik velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ilişkin yetkilerden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerekirken koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi. 2- Hüküm tesisi sırasında uygulama maddelerinin "267, 268" şeklinde yazılması, Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümden TCK'nın 53. maddesinin uygulandığı bölümün çıkarılarak yerine "TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca l. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından...
ın, yazı ve imza örnekleri temin edilerek, suça konu faturalardaki yazı ve imzaların aidiyeti yönünden uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması, suça konu faturaları kullanan şirket yetkilileri veya mükellefler tanık olarak dinlenilerek faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının sorulması, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK'nin 53/3 maddesi gereği, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilinceye kadar, diğer kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile...
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle; 5237 sayılı TCK'nun 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yeralan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkralarındaki TCK'nun 53. maddesinin tatbikine ilişkin paragraf hükümden çıkartılarak yerine "TCK'nun 53. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yeralan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık...
Hakkında velayet düzenlemesi talep edilen çocuk .. 18.06.2006 doğumlu olup yargılama sırasında idrak çağında bulunmaktadır. İdrak çağında olan çocuğun Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddeleri uyarınca velayet düzenlemesi konusunda mahkemece görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve ayrıca çocuğun üstün yararının tespiti bakımından, mahkemece gerekli görülmesi halinde 4787 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca yeniden uzman veya uzmanlar görevlendirilip, alınacak rapor diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, gerçekleşecek sonucuna göre çocuğun velayeti hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....