Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2005/484 esas 2006/114 karar sayılı ilamında, TCK'nın 58. maddesinin uygulandığı anlaşılmakla, sanığın ikinci kez mükerrir olduğunun tespiti ile cezasının 2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, silahla tehdit HÜKÜM : Mahkumiyet A)Sanık hakkında silahla tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde: 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür....
, somut olayda sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının TCK’nın 49/2. maddesi gereğince kısa süreli olmadığı, bu nedenle 53. maddenin 3. fıkrasına göre, mahkum olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında aynı kanun maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin uygulanamayacağı ve (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğun uygulanmamasına mahkemece karar verilebileceğinin anlaşılması karşısında, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışında kalan ve TCK’nın 53/1. maddesinde belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi...
ın 13.05.2013 tarihli temyiz dilekçesinde, hakkında dava açılan ve yargılama yapılan kişinin kendisi olmadığını, atılı suçla ilgisinin bulunmadığını, kimlik bilgilerinin kullanılması nedeniyle bilgisi dışında sanık olarak yargılandığını, parmak izi, fotoğrafı ve adresinin tespiti sonucunda suçsuz olduğunun anlaşılacağını belirtmesi karşısında, sanığın gerçek kimliği belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde gö- rülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Ya- sanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 05.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Müştekinin inşaat alanından inşaat malzemesinin çalınması eylemi TCK'nın 142/1-e. maddesine uyan suçu oluşturduğu gibi, sanık ve arkadaşının suç konusu mahalden uzaklaştıktan sonra kollukça kesintisiz takip olmadan yakalanması ve kolluğun araştırması ile suç konusu yerin tespiti nedeniyle suçun tamamlanmış olduğunun gözetilmemesi hususları karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir....
Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Mahkemece velayet düzenlemesi yapılırken yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak çocuğun görüşüne başvurulmadığı gibi, çocuk ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi bakımından sosyal inceleme raporu da alınmamıştır. O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk, eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşünün sorulması ile uzman bilirkişiye inceleme yaptırılarak (4787 sayılı Kanun m.5) anne ve babanın barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, ergin çocuğun kısıtlanarak TMK'nun 419/3 maddesi uyarınca velayet altına alınmış olmasının kısıtlı hakkında velayet hükümlerinin uygulanacağı anlamına gelmeyeceğini, ana veya babanın ergin olmayan çocukları üzerindeki doğum ile başlayan kanunen sahip oldukları velayet hakkı ile kısıtlama nedeniyle TMK'da yer alan 419/3. maddesi gereği kendi velayetlerine bırakılan ergin çocukları üzerindeki hak ve yetkilerinin farklı olduğunu, ikinci halde kısıtlanan ergin çocuğa atanan velinin vasi gibi olacağını ve vesayete ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirtip, görev yönünden vesayete ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesine göre velayet altında bırakılmalarına karar verilen ergin kısıtlı ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesidir....
Velayet sahibi annenin ölmesi üzerine çocuğun babası, küçüğe kendisinin vasi tayin edilmesi için dava açmıştır. Velayet sahibi annenin ölmesi ile velayet kendiliğinden sağ olan babaya geçmez. Velayetin verilebileceği ana veya babadan birinin hayatta olması halinde koşullar mevcutsa, öncelikli olan küçüğün velayet altına alınmasıdır. Ancak velayetin verilmesi uygun değilse küçüğe vasi atanması yoluna gidilebilir. Küçüğün sağ olan babasının isteği “velayetin kendisine tevdii” niteliğindedir. Bu isteğin esası hakkında inceleme yapma ve karar verme görevi ise Aile Mahkemesine aittir. Ayrıca adrese dayalı nüfus sistemine,01.08.2011 günlü polis adres araştırma tutanağına göre de, küçüğün babası ile birlikte " ...." adresinde ikamet ettiğinin anlaşılması ve davanın daha fazla sürümcemede kalmaması gerektiğinden uyuşmazlığın Gaziosmanpaşa Aile Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet, kamu düzenine ilişkindir. Velayet düzenlemesinde, çocukların üstün yararı ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Velayet konusunda daha önce yerel mahkeme tarafından verilen karar eksik inceleme nedeni ile bozulmuş, bozma sonrası yerel mahkeme tarafından uzman bilirkişilerden rapor alınmıştır....
Mahkemece, uzman bilirkişiden ortak çocukların velayetine ilişkin sosyal inceleme raporu alınarak, ortak çocuklar idrak çağında olduklarından mahkemece de bizzat dinlendikten sonra, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle velayet hakkında düzenleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından, davacı erkeğin karar düzeltme isteğinin kabulüne , Dairemizin 12.10.2015 tarih ...karar sayılı onama ilamının, velayet ve bu davada velayet ile bağlantılı bulunan iştirak nafakası ve kişisel ilişki yönlerinden kaldırılmasına, hükmün açıklanan sebeple velayet yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....