Ancak; 1-5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, 2-5237 sayılı TCK'da cezaların içtimaı kabul edilmemiş olup 5275 sayılı Yasanın 99. maddesi uyarınca her bir cezanın diğerinden bağımsız olduğu, varlıklarını ayrı ayrı korudukları ve koşullu salıvermenin tespiti yönünden infaz aşamasında toplama kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, cezaların içtimasına karar verilmesi, 3-Sanıklar hakkında ortak yapılan yargılama giderlerinin paylarına düşen miktarlar da ayrı ayrı alınması yerine, “müteselsilen” alınmasına karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma sebepleri yeniden yargılama...
in satışa ihtiyaç duyduğu, temlikin muvazaalı olmadığı, velayet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası bakımından ise mirasbırakan ...’in, eşinin ölümünden sonra hiçbir geliri bulunmayıp ergin olmayan çocukları ile zor durumda kaldığı, kendisinin ve velayeti altındaki çocukların yaşamlarını idame ettirebilmek için satış bedeline ihtiyaç duyduğunun anlaşıldığı, velayet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ve davalılar ..., ..., ..., ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp , düşünüldü....
ın hazırlık aşamasındaki savunmasında suça konu eşyanın kargo ile geldiğini savunması karşısında, ilgili kargo şubesinden bu husus araştırılarak kargo makbuzunun getirtilmesi, teslimi yapan kargo görevlisinin ve tespiti halinde kargoyu gönderen şahsın tanık sıfatı ile dinlenilmesi suretiyle kargonun kime, ne amaçla gönderildiğinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre sanık ...'in hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, sanık ...'ın çelişkili beyanlarına dayanılarak yazılı şekilde sanık ...'...
Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabiidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından, çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. TMK'nun 328. maddesine göre de, anne ve babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük, reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa, bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçüğün reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Somut olayda, takibe konu edilen ... 4....
Ancak, ana veya babanın velayet görevini yapamayacak olması veya çocuğun velayet altında bulunmasının, çocuğun fikri, bedeni sağlık ve eğitsel gelişimi yönünden üstün yararına aykırı düşeceğinin anlaşılması halinde, çocuk velayet altına alınmayıp, kendisine bir vasi de atanması mümkündür (TMK.md.335). Dosyada annenin velayet görevine engel bir durum bulunmadığı gibi çocuğun velayet altında bulunmasının onun üstün menfaatine aykırı olacağına ilişkin bir olgu ve delil bulunmamaktadır. O halde küçüğün velayetinin davacı anneye verilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan boşanma ve tedbir nafakası davasında (TMK m.166/1) davalı-davacı taraf; kusur tespiti, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalar ile reddedilen tazminat ve ziynet eşyası talepleri yönünden, davacı-davalı taraf, kusur tespiti, hükmedilen nafaka miktarları, velayet ve birleşen dava yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Ancak bu durum her iki dava yönünden kusur tespiti yapılmasına ve boşanmanın ferileri açısından hüküm kurulmasına engel değildir....
Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilikte kadının kusurlu olduğunu, kadın kabul edilen davası, kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile reddedilen velayet ve tazminat talepleri yönünden istinaf incelemesinin duruşmalı olarak müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan karşılıklı boşanma davasında (TMK m.166/1) davacı-karşı davalı taraf; erkeğin kabul edilen davası, kusur tespiti, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminat miktarları yönünden, davalı-karşı davacı taraf, kadının kabul edilen davası, kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile reddedilen velayet ve tazminat talepleri yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : SOYBAĞININ REDDİ/BABALIK DAVASI KARAR : İzmir 11....
Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur. Davacılardan ... kendi adına asaleten, 02.08.2003 doğumlu ... ve 24.11.1996 doğumlu ...'na velayeten işbu davayı açtığı, daha sonra sadece kendi adına Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğünün 39. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vekilin vekaletnamesinde mirasın reddi yetkisi bulunan vekaletname verdiği anlaşılmaktadır. Annenin hukuki yararı ile çocukların hukuki yararı çatışmaktadır. Türk Medeni Kanununun 426/2 maddesine göre, bir işte yasal temsilcinin menfaatiyle küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışırsa, vesayet makamının, ilgilisinin isteği üzerine veya re'sen temsil kayyımı ataması gerekmektedir....