Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Manevi Tazminat-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı, temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334-340 ıncı maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanun’un 363/3 üncü maddesinde adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay'a da yapılabileceği ve 337/1 inci maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebileceği düzenlenmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, nafaka ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesine dayalı maddi ve manevi tazminat talebi ile nafaka talebini ilk defa ön inceleme duruşmasından sonra 25.03.2015 tarihinde ileri sürmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesinde tarafların, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilecekleri yahut değiştirebilecekleri, ön inceleme duruşmasında tarafların biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen tarafın onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği, ön inceleme aşamasının...

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (kadın) tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen maddi ve manevi tazminat talepleri, velayet ile nafaka yönünden; davalı-davacı (koca) tarafından ise, kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat talebi ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Hükmü temyiz eden davacı-davalı vekili Av. ... ve davalı-davacı vekili Av. ..., 17.10.2014 tarihli dilekçe ile temyiz taleplerinden feragat ettiklerini bildirdiklerinden, temyiz dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Taraflara ait temyiz dilekçelerinin yukarıda gösterilen sebeple REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 10.11.2014 (Pzt.)...

        Manevi tazminat da, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilen bir telafi şeklidir. Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlal edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak TMK’nın 174/2. maddesi genel tazminat esaslarından ayrılmış, aile hukukunda getirilmiş, kendine özgü bir haksız fiil düzenlemesidir. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibariyle burada manevi zararı tam olarak belirlemek zordur. Manevi tazminat bedeli maddi olarak kesin bir miktar değildir. Manevi tazminat talep eden eşin ruhen uğramış olduğu çöküntü ile psikolojik olarak yaşamış olduğu sıkıntılara karşılık olarak onu rahatlatacak olan bir bedeldir. Bu özelliği nedeniyledir ki; yasa, menfaati zedelenen ve kişilik hakları ihlâl edilen eşe “uygun bir tazminat” verileceğini belirtmektedir....

          Davalı kadın süresinde vermediği cevap dilekçesinde nafaka ve tazminat talep etmiş, davacı erkek ise bu taleple ilgili olarak açık bir muvafakat beyanında bulunmamış hatta kabul etmediklerini açıkça beyan etmişlerdir. Durum böyleyken, davalı kadının talep ettiği maddi manevi tazminat ve nafaka talebi ile ilgili olarak "Karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerekiyor ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu kısmının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUM m.438/7)....

            Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; tarafların ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacının ağır kusurlu, davalının da kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında davanın kabulü ile TMK 166/1- 2 maddesi uyarınca tarafların boşanmaların karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, davalının kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri kapsamında davalı lehine maddi manevi tazminat (TMK m. 174/1- 2) takdir edilmesinde, düzenli işi ve geliri bulunmayan bu anlamda boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği anlaşılan davalı kadın için yoksulluk nafakası takdir edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, takdir edilen tazminat ve nafaka tutarlarının da makul bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu anlaşılan erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde...

            GEREKÇE : Davanın konusu, anne tarafından açılan babalık davası ile maddi ve manevi tazminat, çocuk lehine nafakaya hükmedilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece, babalık davasının kabulüne, maddi tazminat ve nafaka talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat davasının tefrikine karar verilmiş, hükme karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nun 355.maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

            Mahkemece davacı-karşı davalı kadının bu talebiyle ilgili olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK md.174/1) ve manevi (TMK md. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın ...'...

              Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Mahkemece, kısa kararda kadının tazminat talebi hakkında hüküm kurulmadığı halde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davalı kadının manevi tazminat isteminin reddine karar verilerek tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında manevi tazminat yönünden çelişki yaratılmıştır. Bu sebeple kadının tazminat talebi yönünden verilen karar usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 4-Davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi bozmayı gerektirmiştir....

                İstinaf incelemesi sonrası ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın lehine tazminat ve nafakaya hükmedilmiş, erkeğin manevi tazminat talebi reddedilmiş, bu karara karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminat ile kendisinin reddedilen manevi tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin ilk kararında taraflar eşit kusurlu kabul edilmişlerdir. Davacı kadının herhangi bir istinaf talebi bulunmamaktadır. Hüküm, davalı erkek tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf edenin aleyhine olarak erkeğin “Ağır kusurlu” olduğunun kabul edilmesi aleyhe hüküm kurma yasağına aykırı olur. Taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu