"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise nafaka ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadının 50.000 TL maddi tazminat talebi, çeyiz eşyası ve çeyiz masraflarına yöneliktir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, reddedilen ziynet alacağı davası yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Davacı- karşı davalı kadının 8.725 TL tutarındaki ziynet alacağı talebi, karar tarihindeki temyiz inceleme kesinlik sınırını aşmadığından, bölge adliye mahkemesi kararı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun madde 362/1-a bendine göre kesin niteliktedir....
Yargılama esnasında davacı kadın “kendisiyle ilgili nafaka ve tazminat talebi olmadığını” beyan etmiş, mahkemece de; “Taraflar birbirinden nafaka ve tazminat talep etmediğinden bu hususta karar verilmesine mahal olmadığına” hükmedilmiştir. Bu durum karşında, boşanma davasında davacının yoksulluk nafakasına ilişkin feragati sözkonusu olmadığı gibi, mahkemece de yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin hüküm bulunmadığı gözönüne alınarak, davacının yoksulluk nafakası talebinin yerinde olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince “davacı ile davalının dava tarihinden sonra evlendikleri, daha sonra aynı taraflar arasında boşanma davası açıldığı, boşanma davasında Busenaz için de tedbir nafakası verildiğinin anlaşıldığı” gerekçesiyle nafaka talebi konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosya incelendiğinde; davacı ve davalı arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen ... 1. Aile Mahkemesi’nin 2016/201 Esas-2017/1249 Karar sayılı ilamında, sadece evlilik içinde doğan Melisa yararına tedbir nafakasına hükmedildiği, iş bu davada soybağı düzenlenen Busenaz yararına hükmedilen herhangi bir nafaka olmadığı anlaşılmaktadır....
Mahkemece, küçüğün aylık 315 TL burs aldığı belirtilerek, nafaka miktarının artırılması talebi reddedilmiş ise de; küçüğün aldığı 315 TL'nin 3 aylık burs miktarı olduğu okul müdürlüğü yazısında belirtilmiş bulunmaktadır. Mahkemece delillerin takdirinde hataya düşüldüğü gibi, paranın alım gücündeki düşüş ve çocuğun artan ihtiyaçları da gözetilmemiştir.O halde, küçüğün artan ihtiyaçları ve davalının gelir durumu gözetilerek, uygun bir miktarda( en azından endekş oranında ) nafaka miktarı artırılmalıdır.Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ayrıca icra dosyasında bulunan takip talebi ve icra emrinde nafaka talebinin hangi aylara ilişkin olduğu belirli olmadığından davalı alacaklıdan nafaka talebinin hangi aylara ilişkin olduğu sorularak, bu dönemlere ilişkin banka dekontları getirtilip incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken, Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin sair temyiz isteminin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda; davacı kadının ilk kez 22.06.2015 tarihli dilekçesinde yer alan maddi-manevi tazminat ile nafaka talebi, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. O halde; davacı kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında yer almayan maddi-manevi tazminat ile nafaka istemleri, davalı erkeğin açık rızası bulunmadığına ve ıslah da söz konusu olmadığına göre artık incelenemez. Davacının maddi-manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.01.2018 (Pzt.) .......
Her ne kadar Mahkemece, davacının talebi yoksulluk nafakası hukuki nitelendirilmesi yapılarak hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de; dava niteliği itibari ile yardım nafakası talebine ilişkindir. Nitekim yoksulluk nafakası TMK.nun 175.maddesinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca eşler birbirlerinden yoksulluk nafakası talebinde bulunabilmektedirler. TMK'nın 364/1 maddesi gereğince; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. .../......
Mahkemece terk nedeniyle açılan boşanma davasının reddine ve davalı lehine daha önce mahkeme kararı ile hükmedilen bir nafaka olduğundan yeniden nafakaya hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, ancak, tarafların dayandığı nafaka dosyası getirtilip incelenmemiştir. Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir (HMK m. 31/1)....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin kadının kendisi için artırım talebi reddedilmiştir.O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, davacı kadının kendisine ilişkin artırım talebinin gerekçe gösterilmeksizin reddi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz...