Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı", 328/1. maddesinde "ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği", 329/1. maddesinde "küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği", 330/1. maddesinde "nafaka miktarının, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirleneceği, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderlerinin de göz önünde bulundurulacağı" ve 331. maddesinde "durumun değişmesi halinde hakimin istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyeceği" hükme bağlanmıştır. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....
Davacı tarafın istinaf talebi incelemesinde; TMK'nın 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamalarına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir....
Mahkemenin tedbir nafakası hükmetmesi öncesinde muaccel borç bulunmadığından öncesine ilişkin işlemiş faiz talebi yerinde değildir. Buna göre 26.06.2019 tarihinden itibaren talep edilebilir hale gelen nafaka alacağına faiz talebi mümkündür. Buna göre takip tarihine kadar nafaka alacağına talep edilebilecek işlemiş faiz alacağı 168.46TL olarak hesaplanmıştır. Davacı tarafından takip tarihi öncesi yapılan ödeme göz önüne alınarak bilirkişi tarafından hesaplama yapılmış olduğundan ve ödemelerin öncelikle faizden mahsubunda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf talebinin kısmen kabulü ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve fazla talep edilen 5.834,54TL işlemiş faiz alacağının icra emrinden çıkarılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Ayrıca, öncelikle borçlunun icra dairesinden istemi, 2018 yılı Haziran ayından itibaren birikmiş yoksulluk nafakasının ve bundan sonra işleyecek yoksulluk nafakası alacaklarının, nafaka artırım kararı uyarınca tahsili için borçlunun emekli maaşından kesinti yapılmasına ilişkin olup icra müdürünün kararı talebin üzerinde olduğundan doğru değildir. Kaldı ki, yukarıda da belirtildiği üzere İİK 361. maddesinin de uygulama yeri yoktur. Öte yandan takibe konu alacak nafaka alacağı olduğundan ve nafaka alacağı haczedilemeyeceğinden borçluya iadesi gereken miktar olması halinde bunun işleyecek nafakadan mahsubu da mümkün değildir. Bu durumda, icra müdürlüğünce birikmiş yoksulluk nafakası alacaklarının ve talep tarihinden itibaren ilama uygun olarak aylık yoksulluk nafakasının tahsiline karar verilmesi gerekirken borçlunun talebi de aşılarak yazılı şekilde işlem yapılması doğru değildir. (emsal karar; Yargıtay 12....
Tarafların nafaka ve miktarına yönelik istinaf talebi yönünden; Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz(TMK.m.175). Toplanan delillere göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının ağır kusurlu olduğu, davacının boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ve tarafların ekonomik, sosyal durumlarına ve paranın alım gücüne göre yerel mahkemece takdir edilen nafaka miktarının da uygun olduğu kanaatine varılmıştır....
Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. 1-#Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davalının hükmün Yargıtay'ca onanan kısmına yönelik karar düzeltme isteği yersizdir. 2-Davalının ve davacının nafaka ile ilgili bozmaya yönelik karar düzeltme taleplerine gelince; Mahkemece, davalının tedbir nafakası talebi hakkında hiç bir hüküm tesis edilmemiştir. Bu yönde alınmış bir ara kararı da bulunmamaktadır. Durum böyleyken, hükmün "..davalı kadın yararına takdir edilen tedbir nafakasının az olduğundan" bahisle bozulması yanılgıya dayalıdır. Ne var ki davalı tedbir nafakası talebinde de bulunmuştur. Davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 169. maddesi gereğince dava tarihinden geçerli olmak üzere uygun tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken bu konuda bir hüküm verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki "boşanma" ve "nafaka" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; kadının kabul edilen birleşen nafaka davası, kusur belirlemesi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden, davalı-davacı (kadın) tarafından ise; kocanın kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı kocanın tüm, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat talebi olmadığı halde, kesin hüküm oluşturacak şekilde maddi ve manevi tazminatların reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Asıl ve karşılık davada verilen hüküm, yıllık nafaka (farkı) miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesince, 2013/499 esas sayılı boşanma davası sonucunda 28.11.2013 tarihinde tarafların anlaşmalı boşanmalarına karar verildiği, kararla müşterek çocuğun velayetinin davacıya bırakıldığı, çocukla davalı arasında kararda gösterilen sürelerde kişisel ilişki tesis edildiği, tarafların karşılıklı olarak nafaka talebi bulunmadığından bu hususta karar tesis edilmediği görülmektedir. Boşanma kararı, 14.01.2015 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava boşanma kararı henüz kesinleşmeden 13.03.2014 tarihinde açılmıştır. Davacı, eldeki davada boşanma davasının karara bağlanmasından sonra gelişen olaylara dayandığına göre, boşanma kararında yer alan kişisel ilişkiye dair düzenleme bu dava bakımından "derdestliğe" esas alınmaz. Öte yandan, davacının velayetine bırakılan çocuk için iştirak nafakası talebi bakımından da, boşanma davası derdest sayılamaz. Davacı, boşanma davasında çocuk için iştirak nafakası talep etmemiş olsa bile, bu durum sonradan nafaka talebinde bulunmasına mani olmaz....
Bu durumda, davacı kadının nafaka talebinin, süresinde olduğunun kabul edilmesi gerekir. O halde mahkemece davacı kadının yoksulluk nafakası konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.01.2018(Salı) .......