Somut olayda davacı, kendisi için maddi ve manevi tazminat, müşterek çocukları .... için ise nafaka isteminde bulunmuştur. Mahkemece tarafların 7 sene nikahsız yaşamaları, bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığından bahisle davacının maddi tazminat alacağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, nafaka konusunda ise bir karar verilmemiştir. Nüfus kaydına göre davalı ile dava dışı müşterek çocuk arasında soybağı kurulmuş olup, nafaka hakkındaki davaya aile mahkemesinde bakılması gerekir. Mahkemece açıklanan yönler gözeltilerek, nafaka talebi ile ilgili olarak Aile Mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....
Evlilik birliğinin devamında davalı-davacı (kadın) bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığından Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleşmiş olmakla, verilen boşanma kararı, bu sebeple sonucu itibarıyla doğru olduğundan, davalı-davacı (kadın)'ın hükmün boşanmaya ilişkin kısmına yönelik temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmemiş, boşanma kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle onanması gerekmiştir. b-Davalı-davacı (kadın)'ın, nafaka davası açmakta ve ayrı yaşamakta haklı olduğu toplanan delillerden anlaşılmıştır. Bu durumda davalı-davacı (kadın)'ın nafaka davasındaki kendisiyle ilgili nafaka talebinin kabulü ile Türk Medeni Kanununun 197. maddesi gereğince uygun miktarda tedbir nafakası takdiri gerekirken, bu isteğin reddi doğru bulunmamıştır. c-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz....
Her ne kadar yerel mahkemece davacının nafakanın azaltılması davasında nafaka artış oranının değiştirilmesine yönelik bir talebinin bulunmamasına rağmen, HMK'nun 26.md.sinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi dikkate alınmadan, mahkemece kendiliğinden, nafaka miktarının her yıl Ocak ayında %10 oranında artırılmasına karar verilmiş ise de; günümüzün ekonomik koşulları dikkate alındığında davacının lehine, davalı kadının ise aleyhine sonuç doğurduğu ancak, davacı kadının buna yönelik bir istinafının bulunmadığı, değişen ekonomik koşullara göre de, tarafların ileride nafaka miktarı konusunda artırma veya indirme davaları açabilecekleri dikkate alınarak bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Kocaeli 2....
(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi) İştirak nafakası takdir edilirken ve iştirak nafakası artırılırken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Somut olaya bakıldığında; her iki ebeveynin çalıştığı, iki tarafın gelir durumları, çocukların yaşları dikkate alındığında nafaka miktarı mahkemece uygun takdir edilmiştir. Kararda yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere ve ilkelere bir aykırılık bulunmamıştır. Davacının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 8.000,00- TLdır. Müşterek çocuk ve davacı arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğundan kesinlik sınırı her biri açısından ayrı ayrı hesaplanır. Buna göre; müşterek çocuk için kabul edilen aylık nafaka arttırım miktarı 500,00- TL olup yıllık 6.000,00- TL,davacı için ise aylık 450,00- TL olup yıllık 5.400,00- TL ile kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla kabul edilen nafaka arttırım miktarları ayrı ayrı yıllık sekizbin -TL'nı geçmemektedir. Hüküm, kabul edilen her bir yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
"İçtihat Metni" Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 03.03.2014 gün ve 21692-4417 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre, davacı-davalı kadının nafakalara yönelik karar düzeltme talebi yersizdir. 2-Davacı-davalı kadın, dava dilekçesinde, kendisi ve çocukları için nafaka talebi yanında, müşterek çocukların geçici velayetlerinin de kendisine verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafaka-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalının, tedbir nafakası davasına (TMK m.197) yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacının, boşanma davasından bağımsız açılan tedbir nafakası (TMK m.197) talebi nisbi harca tabidir. Davacı dava açarken maktu harç yatırmıştır. Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe yargılamaya devam edilemez....
Aile Mahkemesi'nin 2019/259 Esas, 2019/99 Karar sayılı 03/10/2019 tarihli ilamına dayanılarak 66.252,00 TL yoksulluk nafakası ile takibe kadar işlemiş faizi olmak üzere toplam 66.796,53 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek nafakalar, icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebi ile başlatılan ilamlı icra takibi olduğu, takip talebi ve ödeme emrinde icra takibine konu edilen yoksulluk nafakalarının hangi aylara ilişkin olduğunun açıkça belirtilmediği, toplam nafaka miktarının yazıldığı görülmüştür. Somut olayda şikayete konu takiplerin aynı ilama dayandığı görülmektedir. Tarafları aynı olan ve aynı ilamdan kaynaklanan alacakların aynı takip dosyası üzerinden ek takip talebi ve harcı yatırılarak tahsili mümkün iken ayrı takipler başlatılması usul ekonomisine aykırıdır....
Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu yeni uygulamalarla yine objektif kriterlerle yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunun düşünülmesi hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, tarafların boşandıklarını, davalı lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin nafaka bedelini ve bazen de nafaka bedelinden fazla miktarda parayı davalı hesabına yatırdığını, nafaka bedelleri ödenmesine rağmen davalının 7 aylık nafaka bedeli olarak 10.500,00 TL nafaka bedelinin tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, 2012 yılı 1 ve 8. aya kadar 7.000,00 TL nafakanın yatırıldığını, haksız yere icra takibi yapıldığı, davalının sadece 3.500,00 TL nafaka alacağı kaldığını, fazla yatırılan nafaka bedelinin tespiti ile davalının alacağı olan 3.500,00 TL nafaka bedelinden mahsubunu, asıl alacak miktarı olan 7.000,00 TL üzerinden %20 inkar tazminatına hükmedilmesini ve icra takibinin durdurulmasını, icra takibinin 10.500,00 TL asıl alacağı ve faizi yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş,...