Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesinin içeriği davacı vekili tarafından verilen 14.02.2007 tarihli açıklayıcı beyanlarını içeren dilekçesi ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi davacı taraf, hem davalı ile aralarında yaptıkları 05.12.1994 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi nedeniyle davalıya murislerinden intikal eden taşınmazların davacılar adına tapuda intikal ettirilmemesinden doğan paylar yönünden oluşan alacak, hem de bu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden sonra davacılar tarafından diğer hissedarlardan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle alınan payların inanç sözleşmesi iddiasına dayalı olarak ve ayrıca vekaletname ile davalı adına tescil ettirmelerinden dolayı da alacak isteminde bulunmuştur. Mahkemenin, sadece taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğu değerlendirilerek hüküm tesisi yerinde değildir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; öncelikle somut uyuşmazlıkta TFK değil; TBK hükümleri tatbik edileceğini, zira TTK 23. madde hükmüne göre; “tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer aldığını, Somut uyuşmazlığın, Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenmiş olan taraflar arasında akdedilmiş olan satış sözleşmesinden kaynaklandığını, Bu nedenle TTK'nın 23.maddesi kapsamında düzenlenmiş ayıp ihbarı sürelerinin somut uyuşmazlığa tatbik edilemeyeceğini, kaldı ki; m2 eksikliğinden dağan ayıp ile mimari projesine aykırı imalattan doğan ayıbın, konut kredi başvurusu sonucu tespit edilerek öğrenilmiş olup; müvekkili alıcı tarafından da davalı satıcılara önce şifahen ve defalarca akabinde dosyada örneği bulunan Beşiktaş 4....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dosyaya ibraz ettiği satış sözleşmesindeki bilgilerin müvekkilin oğlu Murat Koç tarafından yanlışlıkla daha önceki başka bir satış sözleşmesinin bilgileri olduğunu, satış sözleşmesi incelendiğinde mülkün bilgilerinin yanlış olduğunun görüleceğini, harici satım sözleşmesindeki taşınmazın, satıma konu olan taşınmaz olmadığını, satıma konu dairenin tapuda resmi olarak satışı yapılan İstanbul İli, Pendik İlçesi, Esenyalı Mahallesi, 022B11C2D pafta, 7897 ada, 10 parsel, bodrum katta bulunan (2) numaralı daire olduğunu, davacının iddia ettiği gibi taşınmazın o gün ki değerinin 60.000,00 TL değil, 13.000,00 TL olarak taraflarca beyan edildiğini, duvarcı ustası olan davacının, taşınmazı 04.02.2006 tarihinde kaba inşaat olarak aldığını ve içini kendisinin yaptığını, duvar ustası birisinin nereyi, kaç m2 aldığını, tapu kaydını, imar durumunu bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin, davacı yana 11.12.2006 tarihli tapu...

    Davacı söz konusu seçimlik haklarından ayıp oranında indirim bedelini tercih etmiştir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamasında ayıp oranında indirim bedelinin nispi metoda göre (satış bedeli-[ayıplı değer/ayıpsız değer x satış bedeli]) hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Ayıp oranında indirim bedelinin hesaplanmasında esas alınacak satış bedeli hususunda ise taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı satış bedelinin 55.500,00 TL olduğu iddiasındayken davalı taraf noter satış senedinde yazıldığı gibi satış bedelinin 47.000,00 TL olduğunu savunmuştur.Noter satış senedindeki satış bedelinin aksini iddia ettiğinden davacı, satış bedelinin 55.500,00 TL olduğu yönündeki iddiasını ispatla yükümlüdür....

    Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılarak satın alınan taşınmazın tapusunun devredilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zarar ile tapu malikine yeniden arsa payı satın almak için ödenmek zorunda kalınan bedelin ve yapılan masrafın tahsiline yönelik açılan belirsiz alacak davasıdır. Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca resmi şekle tabi olduğu,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olması nedeniyle geçerli bir sözleşme olduğu açıktır....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde; tanık deliline dayanmalarına rağmen mahkemenin tanıkları dinlemediğini, tanık delilinin huzurdaki dava için büyük öneme sahip olduğunu, müvekkilinin teslim anında yapmış olduğu sözde ayıp ihbarının teslim sonrasında site yönetimi tarafından yapılan toplantılarında şirket yetkililerinin yetkilinin mağduriyeti karşısında tutunduğu davranışların ispatı bakımından önemli olduğunu davalı firmalara 19.10.2017 tarihli ihbarname ile ayıp ihbarında bulunulduğunu, ilk derece mahkemesince her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de istinaf incelemesi sırasında hukuki değerlendirme açık ayıp şeklinde yapılacağından delillerin eksiksiz şekilde toplanması ve değerlendirilmesinin önemli olduğunu, uygulanması gereken kanunun taşınmazın teslimi anında yürürlükte bulunan 6502 sayılı kanunun uygulanması gerektiği, eksik gerekçeye dayalı olarak kurulan ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle istinaf sebepleri doğrultusunda kararın...

    Bilirkişi heyeti bağımsız bölümde bulunan eksik imalatlar ile ayıplara ilişkin tespitler yapılarak rapor sunulmuş ise de, taraflar arasındaki akdi ilişkinin niteliği dikkate alınarak, gerek bağımsız bölüm, gerekse ortak alanlardaki eksik işler ve ayıplar (gizli yada açık) niteliğinin değerlendirilmediği nazara alınarak aynı heyetten alınan 26/07/2021 tarihli ek raporda; terasa ilişkin hususun eksik iş kapsamında ve bedelinin 23.156,12 TL + KDV olduğunu, çatı yağmur oluklarının bağlantılarının olmaması nedeniyle çatlaklardan binanın duvarlarına sızan su nedeniyle duvar yüzeylerinde oluşan ayıp nedeniyle yapılan işin açık ayıp vasfında ve ayıp gideri bedelinin 6.294,64 TL+KDV olduğunu, pencerelerde su sızmazı olayının açık ayıp ve giderim bedelinin 540,00 TL+KDV olduğunu, depo önündeki zemin çökmesinin gizli ayıp vasfında ve giderim bedelinin 53.189,84 TL +KDV olduğunu, 1....

      O halde mahkemece, davacıya satılan aracın satış akdi esnasında kilometresinin düşürülmüş olduğu ve bunun gizli ayıp mahiyetinde olduğu isabetli şekilde tespit edildiği, davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle davacı alıcıya karşı ayıpların varlığını bilmese dahi sorumlu olduğu gözetilerek araç satış sözleşmesinde satış bedeli olarak 7.500 TL belirtilmiş olmasına rağmen aracı düşük kilometreli zannıyla 21.300 TL'ye satın aldığını iddia eden davacının anılan iddiasına yönelik delilleri de incelenip değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir....

        K A R A R Davacı, mülkiyeti davalıya ait taşınmazı 14/11/2014 tarihinde satın aldığını, evin davacıya gösterilmeden önce iç kısımdaki çatlakların sıva ile doldurulduğunu, üstünün ise duvar kağıdı ile kaplandığını, dış kısmındaki çatlakların ise emlakçı tarafından reklam broşürü ile kapatıldığını, davacının evi gezerken bu çatlakları görmediğini, taşındıktan sonra bu durumu fark ettiğini ileri sürerek, gizli ayıplı taşınmazın satıcıya iadesine, davacının yapmış olduğu masraflar ile birlikte satış bedeli olan 77.500,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taşınmazın onarım bedeli olarak hesaplanan 13.723,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, gizli ayıp nedeniyle taşınmaz satış sözleşmesinin feshi ile bedel iadesi istemine ilişkindir....

          Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılarak satın alınan taşınmazın tapusunun devredilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zarar ile tapu malikine yeniden arsa payı satın almak için ödenmek zorunda kalınan bedelin ve yapılan masrafın tahsiline yönelik açılan belirsiz alacak davasıdır. Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca resmi şekle tabi olduğu,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olması nedeniyle geçerli bir sözleşme olduğu açıktır....

          UYAP Entegrasyonu