Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

fazla mesai, genel tatil, hafta tatili, asgari geçim indirimi ve ücret alacağı taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, karar verilmiştir....

korkusuyla doğru beyanla bulunmadıklarını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak müvekkilinin ücret alacağı için gerçek çalışma süresi olan 18.05.2015- 15.09.2015 tarihleri baz alınarak hasaplama yapılmasını talep etmiştir....

Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının iş akdinin fesih gerekçesinin 2012 yılı güvenlik ihalesinin 539 kişi üzerinden yürütülüyorken 2013 yılında bu sayının 500'e düşürülmesi olduğunu, bu husustaki tasarrufun asıl işveren davalıya ait olduğunu, sorumluluğun da Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığında olduğunu,davacının çalışma şeklinin fazla mesai alacağı doğurmadığını, yıllık izin alacağı bulunmadığını, sendikal tazminatı talebi koşulları oluşmadığını savunarak,davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece toplanan deliller,tanık beyanları,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde;davalı ......

    ücrete ek kazanımlarında giydirilmiş brüt ücret hesabında kanunen dikkate alınması gerektiğini, işten atılma korkusu ile imzalanan ibranamelerin de kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaması gerektiğini belirterek bakiye kıdem tazminatı alacağının tahsili talep ve dava etmiştir....

    idarenin de sorumlu olduğunu, 14 yıllık çalışması boyunca yıllık izin kullanamadığını, son ücretinin net 970 TL olduğunu, ücretin bordrolarda daha az gösterildiğini, toplam çalışma süresinin 14 yıl 1 ay 12 gün olduğunu, saat 07.00 ile 19.00 saatleri arasında sürekli çalıştığını, bayramlarda ve resmi tatillerde sadece 1 gün izin yaptığını, Pazar günleri de aynı mesaiyle çalışmaya devam ettiğini ve bunun karşılığının ödenmediğini beyan etmiş, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, fazla çalışma alacağı, hafta tatili ücreti ve ulusal ve genel bayram tatili ücretlerinin faiziyle birlikte ödetilmesi talebinde bulunmuştur....

    Atılma maksadı ne olursa olsun, bononun ön yüzündeki imza muhataba (poliçede) veya keşideciye ait değilse, bu imza sahibini avalist durumuna getirir. İmza sahibi herhangi bir taahhüt altına girmeyi düşünmediğini ileri süremez. Zira, 613. maddenin 3. fıkrası; "aksinin ispatı caiz olmayan bir karinedir." (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, sh. 805). Yukarıda da açıklandığı üzere, bonoda sorumluluğun doğması için keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunlu olmadığından aval olarak değerlendirilir. Somut olayda Bedri şirket temsilcisi olmadığı halde şirket adına imza attığından dolayı aval veren sıfatıyla sorumluluğu bulunmamakla birlikte, TTK'nın 690. maddesinin göndermesiyle aynı Yasa'nın 590. maddesinde belirtildiği üzere, "temsile selahiyeti olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesul olacağı" düzenlenmiştir....

      Bankası A.Ş. ...şubesine ait 15.000,00 TL bedelli çekin sehven yırtılarak, çöpe atılma sureti ile zayi olduğunu, hak kaybı yaşamamak adına işbu davanın açıldığını, bu nedenlerle ilgili çek üzerine ödeme yasağı konulmasını, çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; TTK'nın 818/1-s maddesi atfıyla aynı yasanın 757 ve takip eden maddelerine göre açılan zayi nedeniyle çek iptali istemine ilişkin çekişmesiz yargı işidir. Anılan yasa hükmü gereğince zayi nedeniyle çek iptali davası açma hakkı lehtar veya hamile tanınmış bir haktır. Keşidecinin bu hakkı yoktur. İlanı yaptırılan çekler yönünden davacının lehtar sıfatında olması nedeniyle aktif husumet ehliyetinin varlığı kabul edilmiştir. Çeklerde de kıyasen uygulanması gereken TTK.nın 759. maddesi uyarınca çeki eline geçiren bilinmiyorsa, çekin iptaline karar verilmesi istenebilir....

        e verdiğini ancak işten atılma korkusuyla doğruları söyleyemediğini ifade etmesi karşısında, tanık ... ile sanıklar ... ve ....'ın yüzleştirilerek yeniden beyanlarının tespiti ile sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği, öte yandan UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanıklar hakkında zimmet suçundan ... 1....

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; el atılma tarihinin tespit edilerek o tarihte taşınmaz maliki olduğunun ispatlanması gerektiğini, 09.10.1956 yılından önce el atılmış ise davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, taşınmazın ana arterde kalıp kalmadığının tespiti ile ana arter olmaması halinde husumet yönü ile reddinin gerektiğini, el atılma tarihindeki niteliklerinin dikkate alınarak değer tespitinin yapılmasının gerektiğini, el atmanın olup olmadığı, varsa ne kadar olduğunun yerinin ve miktarının tespiti gerektiğini, kamulaştırma Kanununun 10....

          DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava kamulaştırmasız el atılma nedeniyle öncelikli olarak müdahalenin men'i ve direklerin kal'i, kal'e ilişkin imkansızlık bulunması halinde kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline ilişkindir. Dava dilekçesi incelendiğinde; dava terditli olarak açılmıştır. (HMK 111 md.) davacı öncelikle müdahalenin men'î ve kal olmadığı takdirde, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talep etmiştir. Mahkeme ise sanki sadece müdahalenin men'i ve kal davası varmış gibi inceleme yaparak karar vermiştir. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle müdahalenin men'i veya tazminat davası da açabilir, bu hususta tereddüt yoktur. (16.05.1965 gün 1- b İBK Kararı) Mahkemece iki kez farklı bilirkişiler ile keşif yapılmış ve iki farklı rapor alınmıştır....

          UYAP Entegrasyonu