Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu kapsamda, Mahkemece kaldırma kararından sonra yapılan araştırma ve incelemelerde dava konusu taşınmaza ilgili İdare tarafından fiilen el atılma tarihinin net olarak belirlenemediği ( İdarelerden gelen cevabi yazılardan bu konuda kesin bir bilgiye ulaşılamadığı - T4 18/06/2020 tarihli cevabi yazısında dava konusu taşınmaza el atma tarihinin net olarak bilinmediği ancak 1980 li yıllardan itibaren yol olarak kullanıldığının tahmin edildiğinin bildirildiği) , mahallinde dinlenilen mahalli bilirkişiler tarafından taşınmaza İdare tarafından el atılma tarihine ilişkin net/kesin bilgi verilemediği (dava konusu taşınmazın kişiler tarafından yol olarak kullanılmasından ziyade İdarenin fiilen el atma tarihine ilişkin net bilgi verilemediği) bu şekilde taşınmaza İdare tarafından fiilen el atma tarihinin 04/11/1983 tarihinden önce olduğuna ilişkin güçlü delillerle desteklenen ve ispat edilen bir bilgi bulunmadığı anlaşıldığından fiilen el atma tarihinin 04/11/1983 tarihinden sonra olduğunun kabulü...

nin işçisi olan davacının olay günü 04:00-12:00 saatleri arasında çalıştıktan sonra kendi anlatımına göre eski belediye başkanının kendilerinden olay günü yapılacak olan siyasi parti mitingine katılmasını istemesi üzerine miting alanına gittiği, saat 15:30 sıralarında miting alanında bulunduğu esnada rüzgar nedeniyle devrilen pankartın demir borusunun kafasına çarpması sonucu yaralandığı, asıl ve alt işverenlerce davacıya mitinge katılması yönünde bir talimat verilmediği, davacının olay anında görevli olduğuna dair herhangi bir belge ve kayıt bulunmadığı gibi dinlenen tanıkların da bu doğrultuda beyanda bulundukları, davacının da İş Müfettişince ve Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadelerinde olay anında görevli olmadığını, işten atılma korkusuyla mitingi alanına gittiğini ve işverenin kendilerine bu yönde bir talimatının olmadığını açıka ifade ettiği, olayın sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, görevli olarak işyeri dışında başka...

    nin,maktulenin ağladığını duyup uyuduğu beşiğinin yanına geldiği,maktuleyi kucağına almak istediği,Müzeyyen'in aralarındaki dargınlık nedeniyle buna karşı çıkmasına rağmen maktuleyi beşikten aldığı ve aniden yere doğru attığı, maktulenin yere atılma sonucu göğüs ve batın travmasına bağlı kaburga kırıkları ile beraber iç organ yaralanması sonucu gelişen iç kanama etkisiyle öldüğü olayda; Sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürme olmayıp kasten yaralama olduğu anlaşılmakla;kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak suçundan TCK'nun 87/4¬2.cümlesi uyarınca cezalandırılması yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde nitelikli öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi; Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz dilekçesi ve duruşmalı incelemede ileri sürdüğü temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden re'sen de temyize tabi bulanan hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA,sanık ... hakkında hükmolunan ceza miktarı, tutuklulukta...

      Ancak; 1-Dava konusu taşınmazın bir kısmına yol olarak el atılma söz konusuysa da, fen bilirkişinin krokisinde (A) harfiyle gösterilen kısmına fiili bir el atma bulunmadığı gibi 1/1000 ölçekli imar planında yol olarak değil park olarak ayrıldığı halde bu kısmın da bedeline hükmedildiği anlaşıldığından, bu bölüm hakkında mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın, 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesi 10.fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve...

        Davalı, 22.03.2016 havale tarihli dilekçesi ile, dosyada yer alan bilirkişi raporlarındaki değerlerin dava tarihi nazara alınarak, yeni Türk lirasından altı adet sıfır atılma işlemi dikkate alınmadan tespit edildiğini, bu durumun hükmün infazı sırasında çeşitli mağduriyetlere yol açacağını ileri sürerek davacılara ödenmesi gereken söz konusu miktarların günümüz koşullarına uyarlanmasını tavzihen istemiştir....

          Bu durumda dava konusu taşınmaza davalı idarelerce fiilen el atılma olgusunun gerçekleştiğinden davanın adli yargıda görülmesi gerekir....

            Davalı vekili; müvekkilinin davaya konu yapılan sözleşmeyi işten atılma tehdidi nedeniyle okumadan imzaladığını, rekabet yasağına aykırı davranmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

              Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 23.02.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde fiilen bir el atılma olmadığı, krokide (A) harfi ile gösterilen 26.069,77 m² lik kısmının imar planında mezarlık koruma bandı alanında kaldığı belirtilmiş, mahkemece davacının davasının kabulüne dair verilen 16.10.2012 günlü kararı davalı idarenin temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 05.03.2013 gün ve 2012/26511E-2013/3717 K sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği, bu karara karşı davalı idarenin kararın düzeltilmesi talebi üzerine Yargıtay 5....

                Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ceza davası sonucu davacının beraat ettiğini, suçsuz olduğunu, davacıyı döven ve hastanelik eden Ceren Bikliç’in bu olay nedeniyle 3 ayrı suçtan ceza aldığını, suçsuz olan davacının iş akdinin davalı işverence haklı nedenle feshinin mümkün olmadığını, davacının delillerinin hiç değerlendirilmediğini, tanık Derya Çakmak’ın işten atılma korkusu ile kendisine öğretildiği gibi beyanda bulunduğunu, davacı ile Ceren’in olay öncesi kavga etmediklerini, samimi arkadaş olduklarını, buna ilişkin whatsap mesajlarını ve çektirdikleri resimlerin delil olarak sunulduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; İş akdinin davalı işverence haklı veya geçerli nedenle feshedilip edilmediğine, feshe bağlı olarak davacının işe başlatılmaması halinde boşta geçen süre ücret alacağı ve işe başlatmama tazminatı miktarının tespitine ilişkindir....

                Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 14/06/2011 tarihinde işe başlayarak davalı işveren tarafından sözleşmesinin haksız feshedildiği 18/02/2012 tarihine kadar çalıştığını, müvekkili ve işyerinde çalışan diğer işçilerden işe girerken ve her maaş ödemesinde aldığı aylık maaş tutarında senet imzalanmasının şirket yetkili ve ortaklarınca istendiğini, iş ihtiyacı ve geçindirmekle yükümlü olduğu bir ailesi olan müvekkili işe girerken bu senetleri imzaladığı gibi işten atılma korkusu ile aldığı her maaş döneminde de ....lehine maaş tutarında senet imzalayarak davalı şirkete verdiğini, müvekkilinin davalı işveren bünyesinde tanıtım ve bölge satış müdürü olarak iş sözleşmesinin haksız feshedildiği...

                  UYAP Entegrasyonu