Bu itibarla dosya içerisinde yer alan belgelerden de fazla çalışmanın dava dilekçesinde abartıldığı kadar olmadığı ve davacıya yapmış olduğu fazla çalışmasının ücretinin bordrolarında detaylı olarak açıklanarak maaş hesabına ödendiği anlaşılmaktadır.Davacı yanın müvekkil şirketten hak ve alacağı bulunmamaktadır. Davacının tüm ücret ve alacakları banka aracılığıyla maaş hesabı üzerinden ödenmiştir ve davacı yan tarafından ücret bordroları herhangi bir itiraz ileri sürülmeden maaş ödemesinin yapıldığı o aya ilişkini ibra edilerek imzalanmıştır. Davacı yanın müvekkil şirketten yıllık ücretli izin alacağı da mevcut değildir. Davacı yanın yapmış olduğu fazla çalışması bulunmamaktadır , zira yapılmış olsa dahi bu durum bordrolara yansımış ve ücreti kendisine ödendiğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C-)İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ; İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir....
Mahkemenin davacı adına ... bildirilen işverenler arasında organik bağ bulunduğu yönündeki kabulü dosya içeriğine uygun olmakla birlikte, davacının 30.01.2009 tarihli noter aracılığı ile gönderdiği istifanamesinde, davalı işyerinden 02.01.2009 tarihinde istifa ettiğini ve herhangi bir alacağı kalmadığını ifade ettiği görülmektedir. Her ne kadar davacı vekilince, müvekkilinin işten atılma tehdidi ile noter huzurunda istifaname imzalamak zorunda kaldığı iddia edilmiş ise de, istifanamenin noter aracılığı ile gönderildiği, davacının irade feshadı altında istifa ettiği yönündeki iddiasını ispatlayamadığı ve istifanamenin aynı zamanda ibraname mahiyetinde de olduğu dikkate alındığında, 02.01.2009 tarihinde önceki çalışmasının dışlanarak, 27.02.2009-14.04.2010 tarihleri arasında döneme göre alacakların hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Ancak; -Dava konusu Silivri ilçesi Seymen Mah 1691 parsel sayılı taşınmazda davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılma gerçekleştiği anlaşılmakla; davacılar hisselerine düşen toplam kamulaştırmasız el atma tazminatı 114.862,23- TL'nin dava tarihi olan 22/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi gerekirken, yukardaki şekilde fazlaya karar verilmesi, Doğru değil ise de; Anılan yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, HMK'nın 353/1- b-2.m.si uyarınca ilk derece Mahkemesinin kararının kaldırılması suretiyle, istinaf nedenleriyle bağlı kalınarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE, 2- Yukarıda açıklanan nedenle; Silivri 3....
sanığın kolluk tarafından yakalandığı esnada toprağa gömmeye çalıştığı görülerek el konulan 4 adet markası belli olmayan uçları özel bilenmiş anahtar, 1 adet yarısı kırılmış anahtar ve 3 adet anahtar ile ilgili 16/02/2009 tarihli duruşmada bilirkişi dinlendiği, bilirkişinin, söz konusu anahtarların suçun işlendiği çevrede genellikle dış kapı ve oda kapı anahtararı olarak kullanıldığı, ayrıca uçlarının törpü ile sıfırlandığı, bu haliyle benzer kilitlerin hepsine uyacağına dair tespitte bulunduğu dikkate alındığında, müştekinin dinlenerek olay tarihinde kapısının kilitli olup olmadığı sorulup, sanığın eyleminin 142/2-d kapsamında, diğer bir olasılıkla kilit açmak suretiyle işlenip işlenmediği tartışılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik kovuşturma ile aynı Yasa'nın 142/1-b maddesinden hüküm kurulması, 2- Müştekinin tüm aşamalarda evinden 2 adet çeyrek altın ve bir miktar paranın alındığını beyan etmesi, kovalanıp takiple yakalanmaları, kaçarken eşyaların atılma...
Ancak; 1-Dava konusu taşınmazdan enerji nakil hattının 1971 yılında geçtiği anlaşılmakla davalı idarece taşınmazdaki yapının bu tarihten sonra yapıldığı iddia edildiğinden, yapının yaşı tespit edilerek, irtifak hakkı tesis etmek suretiyle el atılma tarihinden sonra yapıldığının anlaşılması halinde, değer düşüklüğü bedelinin hesaplanmasında bina değerinin eklenemeyeceğinin gözetilmemesi, 2-Davacı payı üzerinde irtifak hakkı tesciline dair hüküm kurulması gerekirken, maddi hata ile davalı payı üzerinde irtifak hakkı tesciline karar verilmesi, 3-Davalı idarenin istinaf itirazı kısmen kabul edildiğinden istinaf karar harcının talep halinde davalı idareye iadesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5....
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu taşınmazın, ... inşaası sonrası, baraj taban suyunun yükselmesi ve su altında kalması nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuş olup dava konusu taşınmaza doğrudan el atılma söz konusu olmayıp, barajın maksimum kapasitede dolu olduğu esnada taşınmazın 1.072,00 m2'lik kısmının belli bir dönem sular altında kaldığı, bu durumun taşınmazı tarımsal üretimde kullanılamaz hale getireceği gerekçesiyle bu kısmın zemin bedeli ile arta kalan 2.573,00 m2' lik kısımda tarımsal faaliyetin güçleşeceği ve üretimde maliyet artışlarına neden olacağı gerekçesiyle değer azalışına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir....
Yargılama sırasında davalının iflas etmesi ve iflas masasının oluşturulmasını müteakiben davacının iflas masasına alacağını kaydettirmek için başvurduğunda, iflas idaresinin davacının alacağı ile ilgili olarak 19/02/2016 tarihli kararında "dava sonucunun beklenmesine" şeklinde karar verdiği anlaşılmıştır. Mahkemece davanın iflas masasına yöneltilmesi sağlanıp, iflas masasının kesin bir alacak kabulü olmaması nedeniyle davaya kayıt kabul davası olarak devam edip bir karar verilmesi gerekirken, alacağın iflas masasına kaydedildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı tarafından dosyaya sunulan tarihsiz ve davacının imzası bulunan taahhütnamenin 9. maddesinde " Yurt sözleşmesinde anlaştığımız ücreti okulun devamını sürdüremeyecek hastalığım (tam teşekküllü hastaneden heyet raporu ile belgelendirmek şartı ile) iptal olur. belgelendirilme olmadığı takdirde okulu bırakmak, yatay geçiş, yurttan atılma, v.b. ne olursa olsun yurt ücretini ödeyeceğimi." şeklinde hüküm yer almaktadır. Davacı daha iyi bir okula kayıt yaptırabilmek için sınavlara hazırlanmak amacıyla devam ettiği okuldaki kaydını dondurduğunu beyan etmiş olup bu durum sözleşmenin feshi nedenini oluşturmaz....
Dava konusu taşınmaza el atma tarihi tespit edilerek sonucuna göre harç ve vekalet ücretlerinin belirlenmesi gerektiğinden, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin bu nedenle kabulü ile Dairemizin 15.05.2014 gün ve 2014/7463-8953 sayılı bozma ilamının 2.bendinin metinden çıkarılmasına yerine (Kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak açılan davalarda el atılma tarihi araştırılarak 09/10/1956 ile 04/11/1983 tarihleri arasında taşınmaza fiilen el atıldığı anlaşıldığı takdirde 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi karşısında harcın maktu olarak, el atma tarihinin 04/11/1983 sonrası olması halinde ise nispi olarak belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması, ) cümlesi yazılmak...
Dava konusu taşınmaza el atma tarihi tespit edilerek sonucuna göre harç ve vekalet ücretlerinin belirlenmesi gerektiğinden, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin bu nedenle kabulü ile Dairemizin 26.06.2014 gün ve 2014/10411-11469 sayılı bozma ilamının 2. bendinin metinden çıkarılmasına yerine "Kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak açılan davalarda el atılma tarihi araştırılarak 09/10/1956 ile 04/11/1983 tarihleri arasında taşınmaza fiilen el atıldığı anlaşıldığı takdirde 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi karşısında harç ve vekalet ücretlerinin maktu olarak, el atma tarihinin 04/11/1983 sonrası olması halinde ise nispi olarak belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm...