Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılan işin yılın her dönemi yapılabilen bir iş olduğu dikkate alındığında, davacının yukarıda açıklanan çalışma sistemi aralıklı çalışma olup, davacının bildirilen sigorta prim gün sayısına göre tespit edilecek hizmet süresine göre kullanmadığı yıllık ücretli izin alacağının hesaplanması ve hüküm altına alınması gerekirken davacının yıllık ücretli izin alacağı talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır. Davacı istinafı açıklanan nedenle yerindedir. 12.03.2018 tarihli bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak; işyerinde 5 yıldan fazla hizmet süresin bulunan davacının 70 gün yıllık izne hak kazandığı ve hiç yıllık izin kullanmadığı kabulüyle ödenmeyen Net 3.149,53 TL yıllık izin alacağı bulunduğu anlaşıldığından bu tutar dikkate alınarak kabulüne karar verilmelidir....

YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: 16.06.2012 tarihinde gerçekleştirilen Lisans Yerleştirme Sınavı'nda (2012-LYS-1) kopya çektiği gerekçesiyle davacı …'ın sınavının geçersiz sayılmasına ve iki yıl süreyle davalı idarece yapılacak sınavlara aday olarak başvuramayacağına ilişkin tesis edilen işlemin Mahkeme kararıyla iptal edilmesi üzerine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, davacı … bakımından 20.000,00-TL hayata geç atılma tazminatı ile 100.000,00-TL manevi tazminatın, davacı …'ın babası … bakımından ise 130.000,00-TL maddi tazminatın, zararın doğduğu tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir....

    Olduğunu 3 tarafının yol ile çevrili olduğunu, ticari bir yapıya sahip bir taşınmaz olduğunu, taşınmaza petrol istasyonu veya daha gelir getirmesi beklenen ticari işletmelerinin yapılmasının mümkün olduğunu, söz konusu taşınmaz ile davalı tarafından yapılan yol arasında çok yüksek kot farkı oluştuğunu, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10 bin TL kamulaştırmasız el atma tazminatı ile 100 TL ecri misil tazimatının el atılma tarihi olan 2015 yılı mart ayından itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak müvekkile verilmesine yargılama gideri vekalet ücretinin davalıya bırakılmasını talep etmiştir....

    korkusuyla üstleri tarafından korkutulduğunu iddia ettirildiğini , Davacının işten atılma korkusu yaşadığı iddiası tamamen asılsız olduğunu , zaten dava dilekçesinde de bu iddiayı kanıtlayacak herhangi bir delil de ileri sürülemediğini, Kaldı ki, hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla, huzurda görülmekte olan davanın bu konuyla ilintisinin de olmadığını , Dava konusu olayla ilintisi bulunmayan bu afaki iddia ile ilgili başkaca bir açıklama yapma gereği duyulmadığını , bilakis, söz konusu mesnetsiz iddia, Müvekkil Şirkette çalışmakta iken herhangi bir maddi manevi tazminat talebinde bulunmayan, bu hususta Müvekkil Şirketten herhangi bir hak iddia etmeyen davacının, iş sonlandıktan sonra haksız kazanç elde etme çabasını açıkça ortaya koyduğunu , davacının yaşadığı ilintisiz sağlık durumlarını iş kazası olarak bildirmeyi alışkanlık haline getirdiğini , bununla birlikte, davacı iddia edilen olay tarihinden 2 yıl sonra SGK'ya başvurduğunu ve nihayetinde 6 yıl sonra da işbu davayı...

    Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ki müvekkilinin fiilen oturmadığı adrese muhtara tebliğ edildiğini, tebligatın geçersiz olduğunu, aleyhine olan hususları kabul etmediğini, davacı tarafın iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, altınların tamamı davacı tarafta gittiğini, davacı tarafın sabah işe gidiyorum diye evden çıktığını, bir daha geri dönmediğini, Yargıtay kararlarında da belirttiği gibi evden dövülerek atılma gibi bir durum olmadığı için kanıt yükü davacı tarafta olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davacı tarafın davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür....

    Ancak, davacı taraf, davalı idarenin usulünce tesis edilen daimi ve geçici irtifak hakkı alanı dışında kalan kısımlara yönelik el atılma iddiasıyla bu davayı açmıştır. Gerçekten de,, ileri sürülen maddi vakıalara binaen, davacı yan davalı idarenin kamulaştırma yapılan alan dışında kalan taşınmaza el atıldığını ve taşınmazı kullanamadığını iddia etmektedir. Nitekim, gerek Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan tespite, gerekçe bu dosyada yapılan keşifte alınan bilirkişi raporlarına göre davalı idarece, kamulaştırma alanı dışında vaki bir el atmanın bulunduğu da anlaşılmaktadır. II. Davacı, kamulaştırmasız el atmaya dayalı müdahalenin men'i talebinin yanı sıra taşınmazının eski hale getirilmesini ve bunun için gerekli zararının da tazminini talep etmektedir....

    İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, hükme esas bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, raporun eksik incelemeye dayalı ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporundan mahkemece temin edilen tatbike medar imza örneklerine ilişkin bir inceleme yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığını, bilirkişi raporunda huzurda alınan imza örnekleri ile kıyaslama yapıldığını, diğer imza örnekleri ile mukayeseli inceleme yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama ve karşılaştırmaya yer verilmediğini, imza örneklerinin alınması sırasında imzanın değiştirilerek atılma ihtimaline binaen tatbike medar imza örneklerinin de incelemeye tabi tutulması ve bu hususun raporda açıkça yazılması gerektiğini, huzurda alınan imza örnekleri ile çek üzerindeki imzanın basit bir göz incelemesi ile dahi birbirine benzediğinin açıkça anlaşıldığını, müvekkili son ciranta ve yetkili hamil olup, iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, yazılı ve kesin delil olan senede güvenerek senedi aldığını, senet üzerindeki...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat ve ecrimisil konulu davanın haksız, hukuki dayanaktan yoksun olup, öncelikli olarak görev, husumet ve süre yönünden reddini, yine esasa ilişkin olarak yasal unsurları oluşmayan kamulaştırmasız el atma nedeniyle ecrimisil ve tazminat konulu davanın reddini, ancak tüm itirazlarına rağmen mahkemece aksi düşünülecek ve el atılma olgusunun varlığı kabul edilecek ise de taşınmazın malın tamamının mülkiyetinin kamulaştırılması yerine taşınmaz üzerinde kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı kurulmasına, karar verilmesini talep etmiştir İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; 1- Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile dava konusu Tekirdağ ili, Çerkezköy ilçesi, İstasyon Mahallesi, 240 Ada, 84 Parsel sayılı taşınmazın yargılama esnasında ifrazı sonucu oluşan 240/105 parsel sayılı taşınmazın davalı T3 tarafından el atılan kısma ilişkin, bilirkişilerce hesaplanan 1.033.508,80 TL kamulaştırmasız...

    TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından; uğradığı haksızlıktan sonra psikolojik depresif rahatsızlık olan "obsesif kompulsif" bozukluk rahatsızlığına yakalandığı, teşhisi gösterir sağlık heyet raporunun dosyada mevcut olduğu, bu rahatsızlığının devam etttiği, iyileşmek için manevi tazminat olarak takdir edilen 50.000,00-TL ve yasal faiziyle birlikte ne kadar olacaksa hepsini vermeye hazır olduğu, kendisini psikolojik hasta eden, hayattan soğutan, eşine, çocuklarına ve akrabalarına ıstırap çektiren işten atılma olayı yüzünden kahrolduğu, insan içine çıkamaz olduğu, fişlendiği, akademik linç girişimine maruz kaldığı, sürgüne gönderildiği, arkadaşsız kaldığı; en azından yasal faiz tutarının olay tarihi olan 20.10.2001 tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği ileri sürülerek, davanın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir....

      in ikematgahından kapıya polis geldi evde dolu mal var sözlerini söylediği ve apartman boşluğuna bir paketin atılma sesinin duyulduğu, ve sanığa ait ikametgaha girildiğinde mutfak kısmında hakkında beraat kararı kesinleşen diğer sanık ...'un olduğu, mutfakta apartman boşluğuna bakan pencerenin açık olduğunun görüldüğü, pencere boşluğundan bakıldığında zeminde bir adet siyah poşet görüldüğü, daha sonra binanın diğer dairelerinin apartman boşluğuna bakan cam kısmının ızgaralı olduğunu tespit edildiği ve poşet alındığında poşetin içerisinden 2 adet hassas terazinin ve uyuşturucu maddelerin çıktığına dair olayla ilgili tutanağın içeriğinin doğruluğunu teyit eden tutanak mümzi tanıkların yeminli beyanları, uyuşturucu maddelerin çeşitliliği ve ele geçirilen maddenin kullanım sınırının üstünde olduğu göz önüne alındığında sanığın uyuşturucu maddeyi satış için bulundurduğunun kabulünün gerektiği, gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir. B....

        UYAP Entegrasyonu