Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı şirketin 19.03.2013 tarihinde hasar ihbarında bulunduğunu, ... nolu raporun açıldığını, yapılan ekspertiz incelemelerinde 23.05.2013 tarihli birinci raporda vidalann dişlerinde kırılmalar olduğunu, ikinci ekspertiz raporunda da makine üzerindeki vidaların mikser kısmında kanatçıkların bir kısmının kırık olduğunun tespit edildiğini, hasarın sebebi konusunda başlangıçta bilgi alınamadığını, incelemelerde çalışanın vidadaki kırılmanın havalık kısmından kimyasal döküldüğü esnada elindeki lokma anahtannın makineye düştüğünü ve bunun neticesinde hasar meydana geldiğini, işten atılma korkusuyla beyan edemediğini belirttiğini, ilk hasarın teminat kapsamında olduğu kanaate varılmışsa da hasarın geç bildirim yapılmış olmasına karşın ödemenin müvekkilinin takdirine bırakıldığını, EPS köpük üretim makinesinde hasar bedelinin belirlendiğini ve bu bedele muafiyet ve sovtaj uygulandığını, sonrasında toplam hasar tazminatı olarak sigortalıya 22.07.2013 tarihinde...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkette 01.01.2010- 27.08.2013 tarihleri arasında görev yaptığını, iş akdinin feshi konusunda yapılan tüm işlemler usul ve yasaya uygun olduğundan haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin iş akdinin feshini hiçbir zaman ilk çare olarak görmediğini, davacının görevine gerekli özeni göstermediğinin işe girdiği tarihten bu yana aldığı disiplin cezaları ile sabit olduğunu, bu konularda savunmaları alınmış olup disiplin cezaları bulunduğunu, ancak müvekkili şirket tarafından disiplin cezalarının ardından yine de iş akdinin feshi yoluna gidilmemesine rağmen davacının İş Kanununun 25/ll-b-d bentlerine aykırı davranışlar sergilediğini, bu sebeplerle davacının müvekkili şirketten kıdem ve ihbar tazminatı ve ayrıca fazla mesai, genel tatil, yıllık izin ve asgari geçim indirimi alacağı bulunmadığını, kaldı ki taleplerinin zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Yapılan işin yılın her dönemi yapılabilen bir iş olduğu dikkate alındığında, davacının yukarıda açıklanan çalışma sistemi aralıklı çalışma olup, davacının bildirilen sigorta prim gün sayısına göre tespit edilecek hizmet süresine göre kullanmadığı yıllık ücretli izin alacağının hesaplanması ve hüküm altına alınması gerekirken davacının yıllık ücretli izin alacağı talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır. Davacı istinafı açıklanan nedenle yerindedir. 12.03.2018 tarihli bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak; işyerinde 5 yıldan fazla hizmet süresin bulunan davacının 70 gün yıllık izne hak kazandığı ve hiç yıllık izin kullanmadığı kabulüyle ödenmeyen Net 3.149,53 TL yıllık izin alacağı bulunduğu anlaşıldığından bu tutar dikkate alınarak kabulüne karar verilmelidir....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: 16.06.2012 tarihinde gerçekleştirilen Lisans Yerleştirme Sınavı'nda (2012-LYS-1) kopya çektiği gerekçesiyle davacı …'ın sınavının geçersiz sayılmasına ve iki yıl süreyle davalı idarece yapılacak sınavlara aday olarak başvuramayacağına ilişkin tesis edilen işlemin Mahkeme kararıyla iptal edilmesi üzerine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, davacı … bakımından 20.000,00-TL hayata geç atılma tazminatı ile 100.000,00-TL manevi tazminatın, davacı …'ın babası … bakımından ise 130.000,00-TL maddi tazminatın, zararın doğduğu tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir....
Olduğunu 3 tarafının yol ile çevrili olduğunu, ticari bir yapıya sahip bir taşınmaz olduğunu, taşınmaza petrol istasyonu veya daha gelir getirmesi beklenen ticari işletmelerinin yapılmasının mümkün olduğunu, söz konusu taşınmaz ile davalı tarafından yapılan yol arasında çok yüksek kot farkı oluştuğunu, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10 bin TL kamulaştırmasız el atma tazminatı ile 100 TL ecri misil tazimatının el atılma tarihi olan 2015 yılı mart ayından itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak müvekkile verilmesine yargılama gideri vekalet ücretinin davalıya bırakılmasını talep etmiştir....
korkusuyla üstleri tarafından korkutulduğunu iddia ettirildiğini , Davacının işten atılma korkusu yaşadığı iddiası tamamen asılsız olduğunu , zaten dava dilekçesinde de bu iddiayı kanıtlayacak herhangi bir delil de ileri sürülemediğini, Kaldı ki, hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla, huzurda görülmekte olan davanın bu konuyla ilintisinin de olmadığını , Dava konusu olayla ilintisi bulunmayan bu afaki iddia ile ilgili başkaca bir açıklama yapma gereği duyulmadığını , bilakis, söz konusu mesnetsiz iddia, Müvekkil Şirkette çalışmakta iken herhangi bir maddi manevi tazminat talebinde bulunmayan, bu hususta Müvekkil Şirketten herhangi bir hak iddia etmeyen davacının, iş sonlandıktan sonra haksız kazanç elde etme çabasını açıkça ortaya koyduğunu , davacının yaşadığı ilintisiz sağlık durumlarını iş kazası olarak bildirmeyi alışkanlık haline getirdiğini , bununla birlikte, davacı iddia edilen olay tarihinden 2 yıl sonra SGK'ya başvurduğunu ve nihayetinde 6 yıl sonra da işbu davayı...
lik kısmına ise ıslah tarihi olan 04.02.2019 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte (yasal faizi geçmemek üzere), davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 6) Hafta tatili alacağı, yemek ücreti ve ücret alacağı taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, 7) Kabul edilen 11.953,05- TL. üzerinden binde 68,31 oranında hesaplanan 816,51- TL. karar ve ilam harcının peşin alınan 385,20- TL. harcın mahsubu ile eksik 431,31- TL. harcın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat olarak kaydına, 8) Davacının yaptığı 611,60 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 342,25 TL'si ile davacının istinafa başvururken 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9) Davalı T5 tarafından yapılan toplam 99,10- TL. yargılama giderinin, red/talep oranına göre hesaplanan 43,39- TL.'...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, hükme esas bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, raporun eksik incelemeye dayalı ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporundan mahkemece temin edilen tatbike medar imza örneklerine ilişkin bir inceleme yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığını, bilirkişi raporunda huzurda alınan imza örnekleri ile kıyaslama yapıldığını, diğer imza örnekleri ile mukayeseli inceleme yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama ve karşılaştırmaya yer verilmediğini, imza örneklerinin alınması sırasında imzanın değiştirilerek atılma ihtimaline binaen tatbike medar imza örneklerinin de incelemeye tabi tutulması ve bu hususun raporda açıkça yazılması gerektiğini, huzurda alınan imza örnekleri ile çek üzerindeki imzanın basit bir göz incelemesi ile dahi birbirine benzediğinin açıkça anlaşıldığını, müvekkili son ciranta ve yetkili hamil olup, iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, yazılı ve kesin delil olan senede güvenerek senedi aldığını, senet üzerindeki...
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ki müvekkilinin fiilen oturmadığı adrese muhtara tebliğ edildiğini, tebligatın geçersiz olduğunu, aleyhine olan hususları kabul etmediğini, davacı tarafın iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, altınların tamamı davacı tarafta gittiğini, davacı tarafın sabah işe gidiyorum diye evden çıktığını, bir daha geri dönmediğini, Yargıtay kararlarında da belirttiği gibi evden dövülerek atılma gibi bir durum olmadığı için kanıt yükü davacı tarafta olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davacı tarafın davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür....
Ancak, davacı taraf, davalı idarenin usulünce tesis edilen daimi ve geçici irtifak hakkı alanı dışında kalan kısımlara yönelik el atılma iddiasıyla bu davayı açmıştır. Gerçekten de,, ileri sürülen maddi vakıalara binaen, davacı yan davalı idarenin kamulaştırma yapılan alan dışında kalan taşınmaza el atıldığını ve taşınmazı kullanamadığını iddia etmektedir. Nitekim, gerek Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan tespite, gerekçe bu dosyada yapılan keşifte alınan bilirkişi raporlarına göre davalı idarece, kamulaştırma alanı dışında vaki bir el atmanın bulunduğu da anlaşılmaktadır. II. Davacı, kamulaştırmasız el atmaya dayalı müdahalenin men'i talebinin yanı sıra taşınmazının eski hale getirilmesini ve bunun için gerekli zararının da tazminini talep etmektedir....