Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir başka davacı tanığı Remzi ise işten atılma baskısı ve satış baskısı yapıldığını beyanla, mobbing kapsamında nitelendirilemeyeceği, sunulu istifa dilekçesinde değinilmediğinden değerlendirmede isabetsizlik yoktur. Yıllık izin ücret alacağı yönünden; kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belgeyle kanıtlamalıdır....

talep konusu tazminat ve alacaklarının ödenmediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere Kıdem Tazminatı 100,00 TL, Yıllık İzin Ücreti 100,00 TL, Ücret ve Seler Primi Alacağı 100,00 TL ve Ulusal Bayram - Genel Tatil Ucreli 100,00 TL alacağın davalıdan tahsilini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalının üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiş....

Davacının 7 yılı aşkın çalışmasına rağmen hiç yıllık izin kullanmadığı iddiası ile yıllık izin ücret alacağı talep ettiği, davalının da yıllık ücretli izin defteri ve benzeri herhangi bir işyeri kaydı ile yıllık izinlerin kullandırıldığını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Bir işçinin uzun süre yıllık izin kullandırılmadan çalıştığı iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş HMK'nun 31. Maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacı işçiyi bizzat dinleyerek çalışma ve dinlenme süreleri konusunu açıklığa kavuşturmaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece karar vermeye elverişli tüm deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince hüküm oluşturulduğu anlaşılmakla HMK'nun 353/1- a-6. maddesi gereğince esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Kök raporda davacının 62 gün yıllık izin alacağı bulunduğu gerekçesiyle ödenen kısmın mahsubu ile bakiye izin alacağı 593,23 TL olarak tespit edilmiş ise de ek raporda davacının hak ettiği yıllık izin alacağının 42 gün olduğu ödenen kısım mahsup edildiğinde davacının bakiye izin alacağının bulunmadığı belirtilmiş olmakla davacının ödenmemiş yıllık izin alacağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının T3 Müdürlüğü'ne hitaben yazdığı 10/12/2016 tarihli dilekçesinde işyerinde 08:00- 17:00 arası çalışacağını, bir saat yemek ve 2 kez 15 dakikadan yarım saat çay molası vermek suretiyle çalışacağını kabul, beyan ve taahhüt ettiği görülmekle fazla mesai hesabının buna göre hesaplanması, yıllık izinde olduğu sürelerin dışlanması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; eksik incelemeye dayalı mahkeme kararının kaldırılarak bahsedilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden bir karar verilmek amacıyla dosyanın mahkemesine iadesine dair karar verilmiştir....

formu hesaplamada dikkate alınmadığını, delillerin göz ardı edildiğini, 2016 yılının yıllık ücretli izin formu incelendiğinde, davacının bakiye yıllık izin alacağı bulunmadığı açıkça anlaşıldığını, davacının mevcut imzalı bordroları kesin ve yazılı delil olmasına rağmen, iş bu kayıtlar yok sayılarak usul ve yasaya aykırı şekilde fazla mesai alacağı hesaplaması yapıldığını, davacı tanık beyanları esas alınarak davacının ubgt çalışma alacağı olduğuna karar verilmesini kabul etmediklerini, davacı ile davalı şirket arasında imzalanan hizmet sözleşmesinde, iş görene ödenen maktu aylığın içerisinde yasal fazla mesailer ile çalışılmayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin de olduğu kararlaştırıldığını, 2016 yılına ait yıllık ücretli izin formu dikkate alınarak izinli olduğu tarihlerin yapılacak fazla mesai ve ubgt hesaplamalarında dikkate alınması gerektiğini belirterek; yerel mahkeme kararının kaldırılarak davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini...

in olayda kullandığı ateşli silahtan çıkan fişeklerin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliği haiz, tek bir silahtan atılma fişeklerden olduğunun tespit edilmiştir. 9. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği ve gereğinin yerine getirildiği belirlenmiştir. IV. GEREKÇE A. Sanığın Eksik Araştırma Yapıldığına ve Beraat Etmesi Gerektiğine Yönelik Temyiz İtirazları Bakımından; Sanık hakkında kurulan hükümde; mağdurların beyanı ile dosya içerisinde mevcut sanık ...'...

    İlk Derece Mahkemesince , davalı T4'in davacı ile aynı iş yerinde çalıştığını, işçilere borç verdiğini belirttiği, ancak aynı iş yerinde çalışan birden fazla işçinin bedelsiz senedi kullanma nedeniyle şikayette bulunduğu, birden fazla işçiye borç verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, taraflar arasında aralarında bu senede konu borcu doğuracak herhangi bir alışveriş olmadığı, davacının senedi işten atılma korkusu ve baskısı altında imzaladığı, takibe konu olan senedin gerçek bir borç içermediği kanaatine varılarak Zonguldak 2. İcra Müdürlüğünün 2016/286 Es sayılı dosyasında takibe konu alacak nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ,davacı tarafından yapılan ödemenin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir....

    . … ile …'ın: 4-Türbanlı oldukları gerekçesiyle kamu kurum ve kuruluşlarından atılma tehlikesi ile karşı karşıya kalan memurları Belediyede çalıştırmak. 5-Henüz açılmamış olan … Hastanesi için Sağlık Bakanlığından getirttiği 20 doktoru bir yerde çalıştırmadıkları halde Belediye bütçesinden maaş ödemek. … ile …'un: 6-Şeriatçi faaliyet yürüten kurumlara belediye arsasını çok düşük bir bedelle satmak suretiyle belediye zararına neden olmak....

      Taşınmaz hakkında 17.07.1992 tarih 85 sayılı kamu yararı kararı alınmış ise de taşınmaz murisine çıkartılan tebligatın iadesi edilmesi usulünce kamulaştırma olmadığını göstermekte ise de dava konusu taşınmaza fiilen el atılma olmaması davacının tazminat talebini dayanaksız bırakmaktadır. Yukarıda detaylı açıklandığı gibi taşınmazın sadece tapu kaydındaki şerh de fiilen el atılma sonucunu doğurmamaktadır. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 23.11.2015 tarih 14420/21618 sayılı ''dava konusu taşınmazın tapu kaydına konulan kamulaştırma şerhi taşınmaza el atma niteliğini taşımaz.'' kararı da bizi aynı sonuca götürmektedir. Yine dava konusu taşınmaza ilişkin davacının tasarruf yetkisi ne fiili ne hukuki olarak kısıtlanmıştır, hiçbir kısıtlamaya uğramamıştır. Bu sebeple ortada davacının taşınmazına herhangi bir el atma olmadığından davacının davasının REDDİNE, " dair hüküm tesis etmiştir....

      İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur....

      UYAP Entegrasyonu