Davalı-karşı davacı kadın vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması (TMK md.166/1,2) nedenine dayalı olarak boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, iştirak nafakasına her yıl %10 oranında artış yapılmasına, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasına her yıl %10 oranında artış yapılmasına, davalı-karşı davacı kadın yararına yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddi ve 250.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; asıl ve karşı davanın reddine hükmedilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Asıl dava, TMK 166/1 ve 164 maddesine, karşı dava TMK 166/1 maddesi uyarınca açılan boşanma ve ferilerine ilişkindir. Davacı-davalı erkeğin, Konya 1. Aile Mahkemesinin 26/02/2018 tarih 2018/90 Değişik İş sayılı kararı ile davalı-davacı kadının müşterek haneye dönmesi için dön ihtarında bulunduğu, tarafların 02/09/2017 tarihinden beri ayrı yaşadıkları, terk ihtarından sonra bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. İhtar isteği önceki olayların affedildiğini, en azından hoşgörü ile karşılandığını gösterir. Dolayısıyla ihtardan önceki olaylara dayanılarak, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ileri sürülemez. İhtara rağmen geçimsizliğe dayalı boşanmanın talep edilmesi de davacının ihtarda samimi olmadığını gösterir. Gerçekleşen bu durum karşısında ilk derece mahkemesinin TMK. 166/1 ve 164 maddelerine dayalı açılan asıl davanın reddine ilişkin kararı yerindedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Asıl dava, TMK 166/1 ve 164 maddesine, karşı dava TMK 166/1 maddesi uyarınca açılan boşanma ve ferilerine ilişkindir. Davacı-davalı erkeğin, Konya 1. Aile Mahkemesinin 26/02/2018 tarih 2018/90 Değişik İş sayılı kararı ile davalı-davacı kadının müşterek haneye dönmesi için dön ihtarında bulunduğu, tarafların 02/09/2017 tarihinden beri ayrı yaşadıkları, terk ihtarından sonra bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. İhtar isteği önceki olayların affedildiğini, en azından hoşgörü ile karşılandığını gösterir. Dolayısıyla ihtardan önceki olaylara dayanılarak, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ileri sürülemez. İhtara rağmen geçimsizliğe dayalı boşanmanın talep edilmesi de davacının ihtarda samimi olmadığını gösterir. Gerçekleşen bu durum karşısında ilk derece mahkemesinin TMK. 166/1 ve 164 maddelerine dayalı açılan asıl davanın reddine ilişkin kararı yerindedir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/06/2018 NUMARASI : 2016/523 ESAS 2018/445 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (TMK m.165) KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla HMK’nın 353. maddesi gereğince duruşma yapılmadan incelenmesine karar verilerek HMK’nın 355. maddesi gereğincede; istinaf dilekçesinde yazılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak dosya incelendi, TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili 27.05.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların Türk Medeni Kanununun 165. maddesi gereğince boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı davalı-b.davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; tarafların mali içtimai durumları gözetildiğinde yerel mahkemece müşterek çocuk ve müvekkili lehine takdir edilen nafakanın son derece yetersiz olduğunu, çocuğun ve yoksulluğa düşecek olan eşin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Asıl dava, TMK 166/1 maddesi uyarınca açılan boşanma davası, birleşen dava ise TMK 197.maddesi uyarınca açılan tedbir nafakası davasıdır. Davalı-b.davacı vekili kararı sadece nafaka miktarları yönünden istinaf ettiğini belirtmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı - karşı davacı kadın vekili süresinde sunduğu 23/12/2021 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde; erkeğin davasının reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kadının dayandığı vakıaları ispatladığını, kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarının yetersiz olduğunu, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Asıl dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166/1. madde) hukuki sebebine dayalı boşanma ve ferîlerine, karşı dava; zina (TMK 161. madde), hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK 162. madde) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK 163. madde), terk (TMK 164. madde) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166/1. madde) hukuki sebeplerine dayalı boşanma ve ferîlerine ilişkindir....
Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; asıl davacı karşı davalı kadının kusurlu olduğunu, bu sebeple kadın tarafından açılan davanın reddinin gerektiğini, açmış oldukları davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; asıl davanın TMK.'nun 161. maddesi gereğince, karşı davanın TMK.'nun166/1 maddesi gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk Berat Kuzey'in velayetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 300,00 TL iştirak nafakası verilmesine, kadının tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebinin şartları oluşmadığından reddine, erkeğin tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir....
Durum beyleyken, davalı-karşı davacı (kadın)'ın boşanmaya neden olaylarda davacı-karşı davalı (koca)'ya nazaran daha ziyade kusurlu olduğu yönündeki kusur belirlemesi ile bu hatalı kusur belirlemesi sonucu davalı-karşı davacı (kadın)'ın maddi (TMK. md. 174/1) ve manevi tazminat (TMK md. 174/2) istekleri ile yasal şartları oluşan (TMK md. 175) yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
GEREKÇE: Asıl dava; zina (TMK 161. madde), hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK madde 162) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK 163. madde) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166/1. madde) hukuki sebeplerine dayalı boşanma ve ferîlerine, ziynet eşyalarının iadesi, iade mümkün olmadığı taktirde bedelinin tahsili istemlerine, karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK 166/1. madde) dayalı boşanma ve ferîlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı - karşı davalı tarafça asıl davanın reddi, davalı - karşı davacı tarafça karşı davanın reddi ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, yargılama gideri ve nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tüm dosya kapsamından; davalı kadının akıl hastası olduğu ve kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından açılan dava, münhasıran Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı olup, akıl hastalığına (TMK m.165) dayalı bir dava bulunmamaktadır. Davalının hareketleri iradi olmadığından Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesine dayalı "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" hukuki sebebine dayanarak boşanmaya karar verilemez. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir....