Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı ile borçlu arasında yapılan noter satış sözleşmesinin ve sözleşmede belirtilen vadenin araç üzerine konulan hacizlerden önce olduğu, davacı sözleşmenin iptali için dava açmadığı gibi, aracın bedelinin ödenmediği iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı 3. kişi vekili temyiz etmiştir. Dava, İİK'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasına ilişkindir. İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Dava konusu hacizlerin konulduğu tarihler itibariyle yürürlükte bulunan İİK’nun 106.-110. maddelerine göre, alacaklı haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 6 ay içinde satılmasını isteyebilir. Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar. Buna göre, araç üzerindeki hacizlerden sadece davalı alacaklı ...'...
HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 2 ] "İçtihat Metni" Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine, davalı Fethi vekili tarafından davacılar aleyhine 26.2.2001 ve 29.11.2000 gününde verilen dilekçeler ile noter satış vaadi sözleşmesinin iptali birleştirilen davada satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; sözleşmenin iptali davasının kabulüne, tapu iptali ve tescil davasının reddine dair verilen 12.5.2004 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve davacı Fethi vekili ve davalı Mehmet vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma istemlerinin dava değeri yönünden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Davacılar vekili 26.2.2001 tarihli dilekçesi ile 7.2.2000 tarihli noter satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir. 3....
Davalı, davacının sahibi olduğu 3.750 merekare alanlı 111 ada 2 ve 3 nolu parsellerden 2.000 metrekarelik kısmını noter satış vaadi sözlemesi ile kendisine sattığını ve teminat olarak dava konusu senedi verdiğini, ancak 2010 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalının bu yerin sadece 949 metrekarelik kısmını kendisi adına tescil ettirdiğini, 2.557 metrekarelik kısmını oğlu adına tescil ettirmek suretiyle sözlemeyi ihlal ettiğini, taşınmazın rayiç değerinin senet miktarından yüksek olduğunu, oluşan zarar nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu savunarak davanın reddini dilemiştir....
Mahkemece, trafik kaydının tescili işleminin idari bulunduğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Trafikte davacı adına kayıtlı aracın davalıya resmi yolla satışının yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının kaydın davalı adına tescili işlemi idari olmakla beraber, davacı talebinin içerisinde, dava konusu araç mülkiyetinin davalıya geçtiğinin tesbiti talebini de içerdiği kabul edilerek, aracın mülkiyetinin davalıya ait olduğunun tesbiti şeklinde karar verilmelidir. Mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
2 tanık huzurunda ve tarafların serbest iradeleri ile imzalandığını, her ne kadar mahkeme, araç satış sözleşmesinin noterde yapılmadığından bahisle geçerli olmadığı yönünde hüküm kurarak savunmaları reddetmiş ise de her iki tarafın serbest iradeleri ile araç satışı konusunda anlaşmış ve araç bedelin bir kısmının nakden müvekkiline ödendiğini, dava konusu kaza meydana gelmemiş ve aracın kazaya karışmamış olması halinde noter satışının gerçekleşeceğini, müvekkilinin böyle bir kazanın meydana geleceğini öngöremediğini, mahkemece araç satış sözleşmesinin noter kanalıyla yapılması gerektiği belirtilmişse de taraflar arasındaki sözleşmenin noter huzurunda yapılacak araç satış sözleşmesinin ön sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu sebeple sözleşme geçerliliğini koruduğunu, diğer davalı Süleyman Çakır tarafından da dava aşamasında kazada kusurlu olduğu ve tazminatı ödemeyi kabul ettiği, aracın satın alındığının kabul edildiğini, ancak mahkemece hatalı yapılan yargılama ile taraflar arasında yapılan...
Yine aynı kanunun 20/d bendi "Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir" hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa'nın 20/d bendinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir....
Mehmet Naci Edalı’nın satın aldığı araç için yaklaşık 13.000,00 TL harcama yaptıktan sonra aracı adına tescil etmek üzere Malatya Trafik Tescil Müdürlüğü’ne başvurduğu sırada Malatya Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Bürosu görevlilerince çalıntı olduğu iddiasıyla 04.05.2005 tarihinde araca el konulmuştur. Yerel mahkeme ile Özel Daire arasında davalı - karşı davacı ... ve alıcı M. Bakır Elçi tarafından imzalanan adi yazılı harici satış sözleşmesinin Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca üçüncü kişiye araç mülkiyetini nakle elverişli olmaması ve araç satış sözleşmesinin noterde düzenlenmesine ilişkin geçerlilik şartı olan şekil unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle, aracın M. Bakır Elçi'ye satışının hukuken geçersiz olduğu, ancak aracın ruhsatı ile birlikte güvene dayalı olarak kayıt malikinin elinden rızası ile çıktığı, gerek ...'in gerek ...'ın ve gerekse Mehmet Naci Edalı'nın kendini M....
Mahkemece, davaya konu olan araç satış sözleşmelerinin, aracın davalı .. adına olan kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir. 2918 sayılı yasanın 19. maddesi ve devamı hükümleri uyarınca, araçların trafik tescil işlemleri idari nitelik taşımaktadır. Bu bakımdan, idari makamları belirli bir biçimde işlem tesisine zorlayıcı nitelikte tescil kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) no' lu bentte gösterilen nedenle hüküm bölümünün 3. fıkrasında yer alan " ....davalı ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme; araç satış sözleşmesinin iptali ve araç mülkiyetinin davacı adına tesciline karar verilmesi talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince incelenerek görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olup, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasanın 21.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 24.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği, dosya kapsamı itibariyle tarafların araç alım satımını noter satış senediyle gerçekleştirdiklerini, noter satış senedinde satış bedelinin tamamının alındığının belirtilmiş olduğu, 6098 sayılı BK 'nın taşınır satış sözleşmelerine ilişkin 257/2 maddesinde "sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler." hükmünün var olduğu noter satış sözleşmesinin bu hükme uygun olarak düzenlenmiş olduğu, satış bedelinin alınmadığına ilişkin ve noter satış sözleşmesinin aksini gösterir kayıt ve belgelerin mevcut olmadığı, ve ayrıca mahkeme kanaatinin oluşması bakımından davalı defterlerinin incelenmesinde satış bedelinin ödeme kaydının, davalı defterlerine işlemiş olduğu anlaşıldığından davacının iddiası...