Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak alacaklının böyle bir kısmi dava açması halinde de, alacağın tümü için açılan davalarda olduğu gibi talep edilebilecek alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi zorunludur. Somut olayda, dava dilekçesinde muhdesatın tespiti, ecrimisil ve tazminat olmak üzere üç ayrı talepte bulunulmuştur ve talep edilen alacak miktarları her bir alacak için ayrı ayrı belirtilmiştir. Ancak, davacılar .... vekili 23.11.2011 tarihli ıslah dilekçesinde dava dilekçesinde belirtilen alacak kalemlerinden hangisini, ne kadar oranda ıslah ettiğini açıklamadan asıl alacak talebini 112.701 TL'ye faiz talebini ise 12734 TL'ye yükseltmiştir. Yapılan bu ıslah ile, talep edilen alacak miktarları tam ve kesin olarak belirlenmemiştir....

    yasal faizi ile birlikte müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline, maddi tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak kabulü ile istenilebilecek maddi tazminat tutarının tespitini isteme zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle 85.000 TL maddi tazminatın 04/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline, maddi tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak kabulü ile istenilebilecek maddi tazminat tutarının belirlenerek tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır....

    yasal faizi ile birlikte müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline, maddi tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak kabulü ile istenilebilecek maddi tazminat tutarının tespitini isteme zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle 85.000 TL maddi tazminatın 04/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline, maddi tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak kabulü ile istenilebilecek maddi tazminat tutarının belirlenerek tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır....

    Dosya içeriğinden, idari soruşturma sonucu düzenlenen 30.04.2002 gün ve 2 sayılı soruşturma raporunda yer alan öneri doğrultusunda ve hakkındaki adli soruşturmanın sürdüğü dönemde davacı hakkında icra takibi başlatıldığı, davacının icra takibine itirazı üzerine alacak davası açıldığı, bazı sahte reçetelerde kaşesinin bulunduğunu kabul eden davacının, reçetelerdeki yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, SSK'nın feragati üzerine icra takip dosyasının 09.01.2004 günü işlemden kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, kurum zararı oluştuğuna ilişkin idari soruşturma raporunda yer alan bazı bulgulara dayanılarak davacı hakkında adli işlemler başlatarak icra takibi yapılmış ve alacak davası açılmış olmasının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davalı yanın manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

      A.Ş.’nin sorumluluğunda gerçekleştirildiği ancak, yüklemenin hatalı yapılmasında gerekli kontrolleri yapmayan, hatalı yükleme konusunda sigortalı şirketi uyarmayan davalının da kusurunun bulunduğu, yükleme yapan sigortalının % 70, taşıma işini gerçekleştiren sürücü ve işletenin araca yüklenen yükün aracın yapısına uygun yüklenip yüklenmediğini kontrol etmesi ve aracını taşıdığı yük ve yol şartlarına göre kullanması gerekmekte olup, aracın hızını, aracın teknik özelliğine, yük ve yol şartlarına göre ayarlama kurallarını ihlal ettiğinden %30 oranında kusurlu olduğu, davacı ... şirketinin talep edebileceği tazminat miktarının kusur oranına göre 10.185,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın 10.185,00 TL asıl alacak yönünden iptali ve takibin devamına, asıl alacak miktarı olan 10.185,00 TL üzerinden davacı yararına % 20 tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir....

        Bu açıklamalar doğrultusunda, davaya konu iş kazasından kaynaklı tazminat davalarında davacının maddi tazminat alacağının tespiti, yargılama sürecinde taraflarca gösterilecek delillere göre belirlenip hesap edilecek olmasına göre davanın açıldığı tarih itibariyle davacının maddi tazminat alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyecek olması nedeniyle ve hukuki nitelendirmenin Hakime olduğu hususu da dikkate alınarak davayı 6100 sayılı H.M.K’nun 107.maddesine dayalı belirsiz alacak davası olarak değerlendirerek dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin de bu doğrultuda irdelenmesi, sonucuna göre yargılama sürecinde sunulan maddi tazminatın artırılmasına dair istemin de ıslah olarak değil; talep artırım talebi olarak değerlendirilmesi ve buna göre de zamanaşımının dava tarihi itibariyle tüm alacak yönünden kesildiğinin kabul edilerek talep artırıma yönelik dilekçeye yönelik zamanaşımı def’inin reddine karar verilmesi gerektiği açıktır....

        Somut olayda dava dilekçesi içeriğinde cismani zarar nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000 TL maddi tazminat talep edildiği beyan edilerek, netice ve talep kısmında 15.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş, ıslah dilekçesiyle geçici ve sürekli işgöremezlik ile faturalı tedavi gideri talebi toplam 43.542,68 TL’ye yükseltilmiştir. Dava 6100 Sayılı HMK döneminde açılmış, dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmemekle, dava kısmi alacak davasıdır. Kısmi davada bir kez ıslah yapılması mümkündür....

          Mahkeme tarafından ise, her bir tazminat ve alacak kalemi için talep sonucu ayrıştırılıp açıklanması için davacı vekiline süre verilmediği gibi her bir kalem için ayrı ayrı hüküm kurulmamış, bu tazminat ve alacak kalemlerinin ıslah dilekçesiyle artırılan toplam miktarı üzerinden olmak üzere hangi tazminat ve alacak için ne miktarın hüküm altına alındığı açık olmayacak şekilde ve gerek faiz türü gerekse faiz başlangıcı yönünden farklı uygulamaları olan tazminat ve alacak kalemlerine dava ve ıslahla artırılan toplam miktarları üzerinden dava ve ıslah tarihinden itibaren aynı faiz türü işletilerek infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulmuştur....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, asıl alacak ve faiz olmak üzere toplam 1.385,33 TL. nın tahsili istemiyle dava açılmış, mahkemece davanın 1.051,16 TL. asıl alacak yönünden kabulü ile 334,17 TL. faiz alacağı yönünden reddine karar verilmiştir. Temyize konu karar, kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir....

              tanık anlatımı ve hesaplanan maddi tazminat miktarı da dikkate alınarak, davacı yararına talep gibi 75.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiş olup, davalı T4 nin, İstanbul 3.İcra Müdürlüğü'nün 2008/26312 esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 175.000,00 TL asıl alacak ve 15.575,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 190.575,00 TL yönünden İPTALİ ile asıl alacak yönünden takip tarihinden itibaren reeskont faiz oranını aşmamak üzere yasal faiz uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA, talep olunan tazminatların yargılama neticesinde hesaplacak ve takdir olunacak alacaklar olması sebebiyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE karar verilerek aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur. " şeklinde gerekçe oluşturulmuştur....

              UYAP Entegrasyonu