Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada Samsun 2. Aile ile 3. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, evlilik dışı birliktelikten kaynaklanan eşyaların iadesi ve tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı ile davalılardan Y.. E..'in resmi nikah yapmadan birlikte yaşayıp ayrıldıkları, bu nedenle eşyaların iadesi ve tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Aile mahkemesi özel bir mahkemedir ve görevleri aile hukukunu ilgilendiren hususları kapsar. Somut olayda; davanın aile hukukunu ilgilendirmediği ve genel hükümlere dayalı alacak davası niteliğinde olduğu, nişanlanma ile de ilgisi bulunmadığı anlaşılmakla, davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Samsun 3....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak-Tazminat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak ve tazminat davasına dair karar, davalı-karşı davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Nispi harca tabi davalarda verilen esasa ilişkin hükümlerin temyizi sırasında, mahkeme kararında gösterilen nispi karar ve ilam harcının dörtte biri, temyiz harcı olarak peşin alınır. Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu, Yasa uyarınca alınması gereken miktarda temyiz harcının temyiz edenden alınmış olup, olmadığını resen inceler. Harçlar Kanununun 32.maddesine göre, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz....

      Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit-alacak-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Asıl dava, teminat amaçlı verilen bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti, birleşen dava ise davacılar sebze-meyve siparişi üzerine davalıya para gönderilmesine rağmen davalının malı göndermediği iddiasına dayalı alacak ve tazminat istemlerine ilişkindir. Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davacılar tarafından usulüne uygun delillerle ispatlanamayan asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. HUMK.'nun 21.07.2014 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Kanun ile değişik 427/2.maddesi hükmüne göre miktar veya değeri hüküm tarihi itibariyle 1.820.-TL'sını geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesin olup, temyiz kabiliyeti yoktur. Olayımızda, dava konusu edilen tazminat tutarı 945....

            Şti. olduğu ve davacının 01.01.2006-31.10.2006 tarihleri arasına ilişkin tazminat ve alacak talebinde bulunduğu, birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ( İş Mahkemesi Sıfatıyla ) 2012 / 124 Esas sayılı dosyasında davacının ... davalının ... alt işvereni ... Taahhüt Ltd Şti olduğu ve davacının 01.11.2006- 28.02.2011 tarihleri arasına ilişkin tazminat ve alacak talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Davacılar ... ve ... arasında zorunluğu dava arkadaşlığı bulunmamasına rağmen mahkemece dosyaların birleştirilerek birlikte görülmesi ve sonuca bağlanarak hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir. II-Kabule göre de, 1-Davacıların fazla mesai ücret talebi hakkında tanık beyanlarına göre bilirkişiye hesaplama yaptırılmış ise de davacı tanıkları sabah 08.00 de işin başladığını akşam ise dönüş saatinin belli olmadığını hava kararıncaya kadar işe devam ettiklerini beyan etmişlerdir. Davacı tanık beyanları fazla mesai hesabı için muğlak olup hesaplamaya elverişli değildir....

              İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır. 6100 sayılı HMK'nin 107/I. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere Belirsiz alacak davası davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkânsız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür. Davacı dava tarihinde davanın miktarını tam ve kesin olarak biliyorsa veya bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılamaz. Eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Alacağının miktarı veya değeri belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılmaz....

                Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile .... İcra Müdürlüğünün 2013/3023 Esas sayılı dosyasında yapılan takibin 8.000,00TL asıl alacak 6,36.TL işlemiş faiz olmak üzere 8.006,36.TL üzerinde devamına fazlaya ilişkin talebine reddine ve kabul edilen asıl alacak likit ve hesap edilebilir olduğundan asıl alacağın %20'si oranında (1.600,00.TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat-Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat ve alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kiracı tarafından kiraya veren aleyhine açılan tazminat ve alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....

                    Aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. Faiz, gününde ödenmesi gereken alacak veya tazminatın gecikmesinden doğan zararın bedelidir. Asıl alacak veya tazminatın eklentisi bir “ek zarar” niteliğinde olup, kural olarak, asıl alacak veya tazminat davası açılırken ya da icra kovuşturulması yapılırken faiz de istenir. Bu nedenle, faiz alacağı, asıl alacak veya tazminatın zamanaşımı sürelerine bağlıdır. Bu konuda 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 131. maddesinde “Asıl alacak zamanaşımına uğrayınca, faiz ve benzeri ek alacaklar da zamanaşımına uğramış olur” denilmiştir. 6098 sayılı yeni Borçlar Yasası 152. maddesine göre de: “Asıl alacak zamanaşımına uğrayınca, ona bağlı faiz ve diğer alacaklar da zamanaşımına uğramış olur.” Önceki ve sonraki, her iki yasa hükmü yorum gerektirmeyecek kadar açıktır....

                    UYAP Entegrasyonu