Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye-Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, temerrüt sebebiyle kiralananın tahliyesi ve kira alacağının tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece davaya konu alacak ödendiğinden alacak talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, tahliye davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından tahliye davasının reddine yönelik temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, davalının sözlü kira akdi ile kiralananda kiracı olduğunu, 2013 yılının bakiye kira bedelinin gönderilen ihtara rağmen ödenmediğini belirterek davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ve vekili yargılama sırasında taraflar arasındaki, kira ilişkisine karşı çıkmamış kira bedelinin ödendiğini, davanın reddini savunmuşlardır....
Somut olayda, davacı, emlakçı olan davalıyla meskenin kiralanması konusunda ön görüşmeler yapıldığını, bu görüşmeler sırasında, 04.01.2014 tarihinde, kira ve hizmet bedeli olarak 21.500,00-TL ve dairenin boyatılması amacıyla 300,00-TL olmak üzere toplamda 21.800,00-TL nin davalıya verildiğini ve davalıdan yazılı belge alındığını, ancak, davalıdan kaynaklanan nedenlerden dolayı, ilgili yerin kiralanmasının mümkün olmadığını, yani taraflar arasında kurulmuş bir kira sözleşmesi bulunmadığını belirterek ödenen bedelin iadesine karar verilmesini istemiş, davalı vekili cevabında; davacı ile aralarında taşınmaz kiralanmasına ilişkin sözleşme olmadığını, komisyonculuk sözleşmesinden kaynaklı alacak olduğunu belirterek görev itirazında bulunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme kira sözleşmesi olmayıp, komisyon ve hizmet bedeli sözleşmesine ilişkindir....
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda kira bedeli aylık 4.650 TL den alacak hesaplanarak karar verilmiş ise de kira sözleşmesinde kararlaştırılan artış şartı geçerli olup tarafları bağlar. Davalı borçlu kira sözleşmesinin 6. maddesi gereğince artıştan sorumludurlar. Bu durumda mahkemece sözleşmenin 6. maddesindeki artış şartının geçerli olduğu dikkate alınarak alacak miktarı hesaplanarak tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 2- İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemektir. Eğer alacaklı itirazın iptali davasında haklı çıkar ve borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse istek halinde alacaklı yararına, eğer davalı borçlu haklı çıkar ve dava reddedilirse bu kez alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olması koşulu ile yine istek halinde borçlu yararına tazminata hükmedilir....
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisine dayandığı, HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 sayılı HUMK'dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir....
Davalının, davacıya ait taşınmazlarda sözlü kira sözleşmesi ile kiracı olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bir kira sözleşmesi ya tarafların ortak iradesi ya bir yargı kararı ya da kiralananın yok olması ile sona erer. Kiralananın el değiştirmesi, bir başkasına satılması ya da kira sözleşmesinin yok olması, yırtılması veya kiralananın kullanımına ara verilmesi sözleşmeyi sona erdiren nedenlerden değildir. Her ne kadar davacı tarafından dava konusu taşınmazlar hakkında dava dışı 3. kişiler ile kira sözleşmesi yapılmış ise de, bu yapılan ikinci kira sözleşmesi, davalı ile yapılan kira sözleşmesinin ortadan kaldırıldığı ya da feshedildiği anlamına gelmez, Davalı hakkında açılan tahliye davası da reddedildiğine göre davalı ile yapılan kira sözleşmesi halen ayakta ve geçerliliğini sürdürmektedir....
Davada, davalıların haksız yere kira bedellerini tahsil ettikleri belirtilerek, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanarak alacak talep edilmektedir. 6100 sayılı HMK.nun 4/a maddesinde; "kiralanan taşınmazların, kira ilişkisinden doğan, alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile, buna karşı açılan davalara" sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklı olmadığı; davacı ile davalılar arasında kiracı kiralayan ilişkisinin bulunmadığı, davalıların haksız yere taşınmaza ilişkin kira bedellerini tahsil etmek suretiyle sebepsiz yere zenginleştikleri iddiasına dayandığı anlaşılmaktadır. Öyle ise mahkemece; görevli olduğu kabul edilip, sunulan deliller değerlendirilerek uyuşmazlığın esastan çözülmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
-TL'den toplam 49.500,00 TL kira alacağı için icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin tebliği üzerine icra dosyasına itiraz edildiğini, belirterek ödenmeyen kira parasının tahsili ile taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar ise icra takibine itirazlarında ve yargılama sırasındaki savunmalarında davacı tarafından sunulan sözleşmedeki imzaların kendilerine ait olmadığını, aylık kira parasının 720,00 TL olduğunu ve ödendiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davacı tarafından 01.01.2008 başlangıç tarihli sözleşmeye dayanılarak aylık kira parasının 4.500,00 TL olduğu iddia edilmiş, davalılar ise aylık kira parasının 720,00 TL olduğunu beyan ederek 12.03.2004 başlangıç tarihli sözleşmeyi ibraz etmişlerdir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisine dayandığı, HMK'nın 4/1-a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4/1-a maddesi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanununa göre ilâmsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 sayılı HUMK'dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat ve kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir....
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen ... 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/164 esas sayılı davasında davacı-karşı davalıların 35.572,57 TL asıl alacak ve 31.244,77 TL işlemiş faizinden sorumlu olmadıklarının tesbitine, davalı-karşı davacıların açtığı birleşen ... 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/183 sayılı davasında ise 31.468 TL kira alacağı ile 10.418 TL’nın davalılardan Celalettin’in sorumluluğu 12.382 TL asıl alacak, 5843 TL işlemiş faiz yönünden sınırlı olmak üzere davacı-karşı davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı-karşı davalılar ile davalı-karşı davacılar aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı-karşı davacıların kira alacağı hesaplanırken 5.6.1999 tarihi ile 1.1.2004 arasındaki kira alacağı...
İcra Müdürlüğü'nün 2020/1115 sayılı takip dosyası incelendiğinde davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 01/11/2015 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli yazılı kira sözleşmesine istinaden kira farkı, kira bedeli ve asıl alacak kalemleri ile ferileri yönünden haciz ve tahliye istemli takip başlatıldığı, davacının dava konusu taşınmazı 24/12/2019 tarihinde satın alan yeni malik olduğu, dayanak kira sözleşmesinin önceki maliki ile yapıldığı ve davacı ile önceki malik arasında geçmiş döneme ilişkin alacaklar yönünden temlikname düzenlendiği, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde genel bir ifadeyle takibe, borcun tamamı ile tüm faizlerine itiraz ettiğini bildirdiği, kiracı-kiralayan ilişkisi, aylık kira bedeli konusunda açıkça ve ayrıca bir itirazı bulunmamakla bu hususların dar yetkili icra hukuk mahkemesinde kesinleştiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalının ödenmemiş kira borcu bulunmadığı, sadece takipte talep edilen...