Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, haksız fiil nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat talebne ilişkindir. Davacılar dava dilekçesinde hem küçükten hem de aile reisinden talepte bulunmuşlardır. Davalı küçüğün sorumluluğu haksız fiil, davalı anne-babanın sorumluluğu ise ali başkanının sorumluluğu nedenlerine dayanmaktadır. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 17.06.2021 tarih ve 2017/3- 1049 E - 2021/799 K sayılı kararında ; "Hukuk düzeni, ev başkanını koruyucu ve güvenilir kişi; küçükleri, kısıtlıları, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanları da korunmaya ve gözetime muhtaç kimseler olarak kabul etmiş, söz konusu istisnaî düzenlemeye de aile hukukuna ilişkin hükümler arasında özel olarak yer vermiştir. Zira, ev başkanlığı, aile hâlinde birlikte yaşayanların idare edilmesine, öncelikle aile üyeleri arasında bir düzenin kurulmasına, bunların yararına olarak birliğin korunmasına hizmet eder. 20....

Davacılar vekili; müvekkili ...’nun davalılardan ..., ..., ... ve ... tarafından gerçekleştirilen cinsel istismar eyleminin mağduru olduğunu, davalılar ... ve ...’in ise olay tarihinde yasal ergenlik yaşına ulaşmamış ... ve ...’in eylemlerinden TMK’nun 369. maddesinde düzenlenen ev başkanının sorumluluğu ilkeleri gereğince ayrıca sorumlu olduklarını belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar; davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır....

    ün av tüfeği ile kendisini yaralaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiştir. Yerel mahkeme, olayda ev başkanının sorumluluğuna göre davalı ...'ün ev başkanı olduğunu kabulle aleyhine hüküm kurmuştur. Ev başkanının sorumluluğu TMK'nun 369. maddesinde düzenlenmiş olup kanunun ikinci kitabında yer almaktadır. Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair 4787 Sayılı Kanun'un 4/1. maddesi gereğince TMK'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK md 118-395,5133 sayılı kanun md 2-3) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağı hüküm altına alınmıştır. Şu durumda dava konusu uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde çözümleneceği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

      Ev başkanının kendine düşen dikkat ve özeni gösterip göstermediği zarar verici olayın özelliklerine göre belirlenmelidir. Dava konusu olayda, küçüğün çalıştığı yerde olduğu, bu durumda küçüğün eylemli olarak, evin mensubu olmaktan çıktığı, başka bir ifadeyle, ev başkanıyla aralarındaki bağımlılık ilişkisinin kesildiği ve ev başkanının sorumluluğunun sona erdiği kabul edilmelidir. Çocuk o aşamadan sonra işvereninin talimatlarını yerine getirmeye başlayacak olup, bu husus da aile başkanının sorumluluğunda olmayacaktır. Tüm dosya kapsamına göre, küçüğün, yaz tatilinde çalıştığı dönemde, küçük Osman ile, ev başkanı arasndaki bağımlılık ilişkisi kesilmiş ve de bu nedenle de ev başkanının sorumluluğu ortadan kalkmıştır. Kaldı ki, dosyada mevcut bilirkişi raporunda da çocuğun ailesinin herhangi bir ihmal davranışının olmadığı belirtilmiştir....

      Eş söyleyişle, ev başkanının MK.369/1'den doğan bu sorumluluğu, her şeyden önce şahıs itibariyle sınırlı olup, sadece küçük ve kısıtlıların haksız davranışları ile başkalarına verdikleri zararlardan sorumludur. Bu nedenledir ki, ev başkanı özen ve gözetim görevini yerine getirmemesinden dolayı üçüncü kişilerin uğradığı zararı tazminle sorumludur ve bu sorumluluk hukuksal nitelikçe kusursuz sorumluluktur. Dolayısıyla, ev başkanının bu sorumluluktan kurtulabilmesi ancak, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle küçüğü gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmesi ile mümkündür. Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki, ev başkanının sorumluluğu yasal dayanağını Türk Medeni Kanunu’nun Aile Hukukunu düzenleyen ikinci kitabında yer alan 369. maddeden almakta; aynı zamanda hukuksal nitelikçe de aile hukuku hükümleriyle sıkı sıkıya bağlantılı bulunmaktadır....

        Mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın Karaman Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TTK'nun 1301.maddesine dayanılarak açılan trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi zararın rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davalı taraf aracının sürücüsü 21.5.1993 doğumlu ... 3.1.2010 kaza tarihinde ve davanın açıldığı 25.8.2010 tarihinde 18 yaşından küçük olduğundan, sürücü ...'e velayeten baba ...'e karşı dava açılmış olup, baba ... hakkındaki dava 4721 sayılı MK'nun 369.maddesi kapsamında ev başkanının sorumluluğu esasına dayandırılmamıştır. 4787 sayılı Aile Mahkemesi'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasa'nın 4/1 maddesi gereğince, 4721 sayılı Medeni Kanunu'nun İkinci Kitabı'ndan doğan dava ve işlere Aile Mahkemesi'nde bakılması gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir....

          Mahkemece; davalıların üzerlerine düşen dikkat ve özeni gösterseler dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyecekleri gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TMK'nın 369.maddesinde düzenlenmiş olan aile başkanının yasal gözetim ve özen ödevinin yerine getirilmemesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.Medeni Kanun'un 369/1.maddesine göre ev başkanı ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.Ev başkanının sorumluluğu kusura dayanmayan, yasal gözetim ve özen ödevinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan bir sebep sorumluluğudur. TMK'nın 369.maddesinde ev başkanının objektif özen ödevini yerine getirmediği bir karine olarak kabul edilmiştir....

            Eş söyleyişle, ev başkanının MK.369/1'den doğan bu sorumluluğu, her şeyden önce şahıs itibariyle sınırlı olup, sadece küçük ve kısıtlıların haksız davranışları ile başkalarına verdikleri zararlardan sorumludur. Bu nedenledir ki, ev başkanı özen ve gözetim görevini yerine getirmemesinden dolayı üçüncü kişilerin uğradığı zararı tazminle sorumludur ve bu sorumluluk hukuksal nitelikçe kusursuz sorumluluktur. Dolayısıyla, ev başkanının bu sorumluluktan kurtulabilmesi ancak, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle küçüğü gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmesi ile mümkündür. Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki, ev başkanının sorumluluğu yasal dayanağını Türk Medeni Kanunu’nun Aile Hukukunu düzenleyen ikinci kitabında yer alan 369. maddeden almakta; aynı zamanda hukuksal nitelikçe de aile hukuku hükümleriyle sıkı sıkıya bağlantılı bulunmaktadır....

              Türk Hukuk sisteminde ev başkanının sorumluluğu kusura dayanmaz. Diğer bir anlatımla bu sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Medeni Kanun'un sözü edilen maddesinde öngörülen ana ilke ev başkanının gözetimindeki özen ödevini yapmamasıdır. Ev başkanının sorumluluğunun ilk şartı, gözetime muhtaç bir aile üyesinin zararlı bir davranışta bulunmasıdır. Zararlı davranış olumlu hareketlerle olabileceği gibi olumsuz hareketlerle de yaratılır. Olumsuz davranış, başkasını zarardan korumak için bir harekette bulunmak yükümlülüğünün mevcut olmasına rağmen böyle bir davranışta bulunulmadığı zaman söz konusu olur. Bununla birlikte, zararlı davranışlar içinde en çok görülen olumsuz davranışlardır. TMK. m. 369/1 'in uygulanabilmesi için herşeyden önce ortada bir zararın bulunması gerekir. Gözetime muhtaç aile üyelerinin sebep oldukları zararın çeşidi, ev başkanının sorumluluğu bakımından önemli değildir....

              Davalılar ve ..., olay tarihinde 18 yaşından küçük olan ...’in anne ve babası olup dava, 4721 sayılı MK 369. maddesi kapsamında ev başkanının sorumluluğu esasına dayanmaktadır. 4787 sayılı 4/1. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un İkinci Kitabı’ndan kaynaklanan davalara aile mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Bu haliyle uyuşmazlığın aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. Şu durumda, davaya aile mahkemesinde, aile mahkemesi yoksa aile mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerekirken asliye hukuk mahkemesi sıfatı ile bakılarak sonuçlandırılması doğru değildir. Bu nedenle usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulması gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu