Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davalılar ile adi ortaklığının tespiti ve bu ortaklıkta yer alan ticari şirketlerden kendisine ödenmeyen ortaklık payının tahsili istemine ilişkindir. Asliye ticaret mahkemesince, uyuşmazlığın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 vd maddelerinde düzenlenen, davacının davalılarla adi ortaklığının tespiti, kar payı talebi, bu mümkün olmaz ise adi ortaklığın tasfiyesi ile tasfiye payının davalılardan tahsili isteminden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye hukuk mahkemesi tarafından ise, uyuşmazlığın adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki temel ilişkinin ticari işletme ile ilgili olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Somut uyuşmazlık itibariyle taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye edildiği iddia ve bu konuda bir delil sunulmadığına göre, dava zamanaşımı süresinin henüz işlemeye başlamadığının kabulü gerekir. Bu durumda dava konusu alacak adi ortaklık kapsamında yapılan bir işe ilişkin olmakla,bu alacağın adi ortaklığın mal varlığına dahil edildikten sonra taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak tasfiyesi gerekir.Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından bu tür davalarda dava açılırken husumet tüm ortaklara karşı yöneltilir. Dava dışı ...'da kurulan adi ortaklığın bir ortağıdır. Öyle olunca mahkemece 01.11.2005 tarihli adi ortaklık sözleşmesinde ortak olarak yer alan dava dışı ortak ...' da davaya taraf olarak katılımı sağlanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
TBK 520. maddede düzenlendiği üzere,adi ortaklığın bütün ortakların katılımı ile kurulduğu,müşterek amaç etrafında toplanıldığı ve bu amaç için iradelerin birleştiği ve hukuki sonucun bu şekilde doğduğu, kararların bütün şeriklerin ittifakı ile alınacağına ilişkin düzenleme de dikkate alındığında ;TBK 633. maddede sayılan hususlar dışında , ortaklıktan çıkarma hususunun adi ortaklık açısından mümkün olmadığı ,koşulları varsa adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin istenebileceği sonucunu doğurmaktadır. Bu sebeplerle ,verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından ,davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
ya davalı ortaklık adına çek keşide etme yetkisi dahil temsil yetkisi verildiği; verilen bu temsil yetkisine dayanılarak davaya konu çekin keşide edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tarafından verilen temsil yetkisinin kaldırılarak adi ortaklığın sona erdirildiği ileri sürülmüş ise de, incelenen dosya kapsamına göre, adi ortaklık yönetim kurulu tarafından alınan 04.01.2006 tarihli karar ile; 31.01.2005 tarihli temsil yetkisi kararının iptal edilerek (borçlandırıcı işlemler yapma yetkisi dahil) dava dışı ...'e ancak idari tasarruflarda bulunma yetkisinin verildiği, ne var ki alınan bu kararın ilan edilmediği için iyiniyetli 3.kişiler bakımından geçerliliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece diğer davalı Ortek Limited Şti hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu davalı bakımından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır, BOZMA nedenidir....
ya davalı ortaklık adına çek keşide etme yetkisi dahil temsil yetkisi verildiği; verilen bu temsil yetkisine dayanılarak davaya konu çekin keşide edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tarafından verilen temsil yetkisinin kaldırılarak adi ortaklığın sona erdirildiği ileri sürülmüş ise de, incelenen dosya kapsamına göre, adi ortaklık yönetim kurulu tarafından alınan 04.01.2006 tarihli karar ile; 31.01.2005 tarihli temsil yetkisi kararının iptal edilerek (borçlandırıcı işlemler yapma yetkisi dahil) dava dışı ...'e ancak idari tasarruflarda bulunma yetkisinin verildiği, ne var ki alınan bu kararın ilan edilmediği için iyiniyetli 3.kişiler bakımından geçerliliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece diğer davalı ... Limited Şti hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu davalı bakımından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır, BOZMA nedenidir....
Hemen belirtmek gerekirki adi ortaklık sicile tabi olmadığı için mahkeme kararıyla adi ortaklığın tesciline karar verilmesi mümkün değildir. Taraflar arasında adi ortaklık konusunda muarazaa çıktığı için mahkemece muarazaanın giderilmesine ve taraflar arasında adi ortaklık bulunduğunun tesbitine karar verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek sicile ve bu bağlamda tescile tabi olmayan adi ortaklık hususunda işyerinin 1/2 oranındaki hissesinin davacı adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-Davacı dava açarken sözleşme uyarınca ortaklığın idare ve temsil yetkisinin kendinde bulunduğunu belirterek davalının idare ve temsilden men edilmesini istemiştir. Mahkemece davacının bu talebi konusunda olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Oysaki mahkemenin davacının bütün taleplerini karşılayacak şekilde olumlu veya olumsuz bir karar vermesi yasa gereğidir....
Bu bağlamda, idare ve temsil yetkisi bulunan temsilcinin yapacağı işlemler, ortakları üçüncü kişilere karşı eşit olarak sorumlu kılar. Temsilin sonuçlarını düzenleyen aynı Kanunun 638/son maddesi hükmüne göre; “Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.” Diğer bir deyişle, adi ortaklıkta, aksine bir hüküm yer almadığı sürece, idareci ortağın yapacağı işlemler, diğer ortakları da bağlamaktadır. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2017/7977 , K: 2017/15186 sayılı kararı) Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında Erzincan 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, adi ortaklıkta kaynalanan alacağa ilişkin olup, hüküm Asliye Hukuk Hakimliği tarafından verilmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 16.1.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; Adi ortaklık idare kurulunun imza yetkisi ile müvekkili firmayı haksız bir şekilde borçlandırdığını, söz konusu icra takibine konu senedin ise şirketin diğer yetkilisi olan ve aynı zamanda adi ortaklık kurulu üyesi olan ...'in tek imzası ile düzenlendiğini, senedin düzenlendiğinden şirketin diğer ortağı/yetkilisi/müdürü olan ...'nun haberi dahi olmadığını, düzenlenen senetle müvekkilinin zarara uğratma amacı güdüldüğünü, müvekkili firmanın diğer ortağı ...'in, ... İnşaat'ı, adi ortaklıkta belirlenen kar-zarar dağılımı ile ilgili olarak daha sonradan adi ortaklık idare kurulu olmasından kaynaklanan imza yetkisi ile yeni bir ek protokol düzenlemek suretiyle daha az kar etmek zorunda bıraktığını, adi ortaklık sözleşmesinin 4....
Buna göre, adi ortaklıkta, ortağın kişisel alacaklıları borçlu ortağın şirketteki kar payını veya adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payını haczettirebilir. Ne var ki, henüz adi ortaklığa ait kazancın ortaklar arasında taksim edilmediği veya ortaklığın tasfiyesi halinde borçlu ortağa isabet edecek tasfiye payının belirlenmediği bir aşamada, adi ortaklığın yaptığı iş karşılığında üçüncü kişiden alacağının haczi mümkün değildir....