Dava; davacı şirket ortağı olan davalının haklı sebeple ortaklıktan çıkartılması istemine ilişkindir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarından davacı şirketin üç ortaklı olduğu, (%50) 125'er payının dava dışı .... ve ....'e ait olup, (%50) 250 payının davalı ...'e ait olduğu görülmüştür....
Bu halde adi ortaklık ile olan sözleşmeye göre yapacağı işler nedeniyle, adi ortaklık adına kendisine yapılan ödemelerin fazla olan kısmını adi ortaklığa ait hesaba gönderilmiş olan davalı iade borcunu yerine getirmiş durumdadır. Davacı, adi ortaklık adına yaptığı ve adi ortaklık hesabına iade edilen ödemleri, adi ortaklık içindeki talep haklarını kullanarak elde etme hakkına sahiptir. Davacının adi ortaklığın aktifine giren bu parayı ortaklık hakları kapsamında talep hakkı bulunduğu halde, adi ortaklığa karşı iade borcun yerine getiren davalıdan istemesini gerektiren başkaca bir yasal neden ise mevcut değildir....
tespiti ile davalı Kooperatif yönetim kurulu tarafından verilen 25.10.2016 tarihli ortaklıktan ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir....
hesaplamalar yapıldığı, davacı ... haricinde diğer borcu olan üye/ortaklar hakkına dosya içerisinde mevcut belgelerden anlaşılacağı üzere ortaklıktan çıkarma işlemi yapılmadığı" kanaatleri bildirilmiştir....
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatif yönetim kurulunun 29.08.2006 tarih ve 68 sayılı kararı ile ortaklıktan çıkartıldığını, ihraç kararının müvekkiline tebliğ edilmediğini, yönetim kurulunun üç kişiden oluştuğunu, iki kişi tarafından alınan kararın yok hükmünde olduğunu, ayrıca çıkarma sebebi varsa bu eksikliğin verilecek makul bir süre içerisinde giderilmesi için uyarı yapılması gerektiğini, çıkarma kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, çıkarma kararının iptaline, davacının davalı kooperatif ortağı olduğunun tespitine ve karar defterine tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ihraç kararının geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
Davacının, davalı ve dava dışı ortak ile birlikte davalıya ait yeri kahvehane olarak işletmek üzere adi ortaklık kurduğu, dava dışı ortağın tarafların rızası ile ortaklıktan çıktığı, ortaklık payına karşılık olarak davacı ve davalının çıkan ortağa 2.200,00 YTL ödemesinin kararlaştırıldığı, davacının bu parayı ödediği, davacı ile davalı arasında 28.7.2005 tarihli adi ortaklık sözleşmesi gereği tarafların kahvehaneyi yarı yarıya paylı olarak işlettikleri, ancak kahvehanedeki eşyaların kapandıktan sonra çıkan ortak tarafından götürülmüş olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Davacı eşyaların davalının çıkan ortağa olan borcu karşılığı davalı tarafça verildiğini ileri sürmekte, davalı bu iddiayı kabul etmeyip eşyaların davacının bilgisi dahilinde çıkan ortak tarafından alındığını bildirmektedir. Taraflar arasında yapılan adi ortaklık sözleşmesine göre kahvehanedeki demirbaş ve menkul malların yarısı davacıya aittir. Davacı çıkan ortağa olan borcunu ödemiştir....
ticari defterleriyle uyumlu olduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre, davalıların oluşturduğu adi ortaklıktan ----alacaklı olduğu,her ne kadar davalı --------diğer davalı ile arasında imzalanan adi iş ortaklığına ilişkin sözleşme kapsamında her iki ortağın münferiden olmaksızın adi ortaklığı temsile birlikte yetkili oldukları ,dolayısıyla borçlandırıcı işlem sebebiyle sorumlu olmadıklarını beyan etmişse de,bu hususunun ancak iç ilişkide hüküm doğurabileceği,adi orkalığı oluşturan ortakların üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu oldukları ,her bir şirketin borçlardan ayrı sorumluluklarının olduğu, dolayısıyla davacının dava konusu edilen ----- alacağını talep hakkının olduğu anlaşıldığından,davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Dolayısıyla çıkarma kararının bizzat ortağın kendisine tebliğ edilmesi yasa gereğidir. Neticeten ikinci ihtarnamelerin ve bu ihtarnameler dolayısıyla verilen çıkarma kararlarının davacı ortaklar yerine vekiline tebliğ edilmesi başlı başına çıkarma kararının usulsüz olmasına neden olup, davanın bu nedenle kabulüne" karar verilmiştir. Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Yukarıda bilgileri yazılı karara karşı yapılan istinaf başvurusu ile ilgili olarak; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Dava; Adi ortaklıktan kaynaklı alacağın tahsili davasıdır. Yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna gidilmiştir. İstinaf incelemesi .. Bölge Adliyesi..hukuk Dairesi tarafından yapılarak; tarafların istinaf başvurularının kabulü ile eksik inceleme nedeni ile kararın kaldırılarak mahkemesine iade edilmiştir. İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama esnasında davalının ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiş, davalı tarafından istinaf yoluna gelinmiştir. 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 136. maddesi ile 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri hakkında Kanuna Ek 1. maddenin 1....
Davacı ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Dava, HES projesinin ortak olarak yapılacağı düşünülerek yapılan iş ve işlemler bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 5235 sayılı Yasa m. 35/2 uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi hukuk ve ceza daireleri aralarındaki işbölümü, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 25/06/2020 tarihli ve 564 sayılı kararı ile belirlenmiştir. İşbölümü kararının 24. Hukuk Dairesi'ne ilişkin bölümünün (7) numaralı bendinde "Kararı veren mahkemenin ve tarafların sıfatına bakılmaksızın adi ortaklıktan kaynaklanan davalar nedeniyle verilen hüküm ve kararlar,..."ın istinaf incelemesinin işbu Daire tarafından yapılacağı belirtildiğinden HMK m. 352/1,a uyarınca, dosyanın 24. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....