Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/03/2022 NUMARASI : 2018/469 E - 2022/199 K DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili ile aynı zamanda ağabeyi olan T3 ve diğer davalı T4 23.06.2017 tarihinde adi ortaklık şeklinde ortaklık kurduklarını, söz konusu adi ortaklıkta ayrıca gayri resmi ortak sıfatıyla Ayhan Şen'in de yer aldığını, Adi ortaklığın temsili konusunda da sözleşmenin, işletmenin idaresi, temsil ve ilzamı başlığı altında madde 5'te davalı T4 yetkilendirildiğini, söz konusu Adi Ortaklığa göre, Zümrütevler Mah....

Bu nedenle taraflar arasındaki ilişki geçerli bir adi ortaklık olarak kabul edilmelidir. Yukarıdaki tespitler ışığında davalı--------- adi ortaklık sözleşmesinde gerekse sonradan yapılan adi ortaklık sözleşmesine ek tadil sözleşmesinde pilot ortak olarak adlandırılarak hüküm altına alınmasının ortaklığın yönetim ve temsiline ilişkin önemli sonuçları vardır. Bilindiği üzere, adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle temelinde en az iki kişinin taraf olduğu bir sözleşme ile kurulabilen bir kişi birliği olan adi ortaklıkta “organ” kavramından söz edilemeyecektir. Ancak yine de yapının da yönetim ve temsilinin de organize edilmesi, bu nedenle adi ortaklıkta da bir karar mekanizması oluşturulması gereklidir. Bu bakımdan kanunda adi ortaklığın da yönetim ve temsiline ilişkin çeşitli hükümler bulunmaktadır. Adi ortaklıkta yönetim tabirinin iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan biri iç ilişki diğeri ise dış ilişkidir....

    Belediye Başkanlığı'nca ihaleye çıkarılan ....Merkezi yapım işi için adi ortaklık kurduklarını ve ihalenin bu ortaklıkça alındığını, alacağın tahsili için icra müdürlüğünce ... ... Belediye Başkanlığı'na yazılan haciz müzekkeresi ile adi ortaklığın hak ve alacakları üzerine haciz konduğunu, borçlu ortağın kişisel borcu için hükmi şahsiyeti bulunmayan adi ortaklığa ait bir mal veya alacak üzerine haciz konamayacağını ileri sürerek adi ortaklığın hak ve alacakları üzerine konan haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, takip konusu senette adi ortaklığın borçlu olması nedeniyle adi ortaklığın malvarlığına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

      ın........13.01.2011 tarih 438 yevmiye nolu adi ortaklık sözleşmesi yaptıklarını hacze konu işletmeyi % 50 kar zarar ortaklığı şeklinde işletmeye başladıklarını, ...'ın hırdavat malzemeleri alınırken kendisine düşen pay olan 150.000 TL ödemeyi yapmadığını, davalı ...'ın adi ortaklıkta payına düşen bedeli ödememesi üzerine iş yerine hacizler gelmeye başladığını, bunun üzerine müvekkilinin davacıdan 150.000 TL nakit para almak zorunda kaldığından davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kurban bayramı tatili nedeniyle davanın süresinde açıldığı, takip konusu borcun adi ortaklığın değil ...'...

        Hemen belirtmek gerekirki adi ortaklık sicile tabi olmadığı için mahkeme kararıyla adi ortaklığın tesciline karar verilmesi mümkün değildir. Taraflar arasında adi ortaklık konusunda muarazaa çıktığı için mahkemece muarazaanın giderilmesine ve taraflar arasında adi ortaklık bulunduğunun tesbitine karar verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek sicile ve bu bağlamda tescile tabi olmayan adi ortaklık hususunda işyerinin 1/2 oranındaki hissesinin davacı adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-Davacı dava açarken sözleşme uyarınca ortaklığın idare ve temsil yetkisinin kendinde bulunduğunu belirterek davalının idare ve temsilden men edilmesini istemiştir. Mahkemece davacının bu talebi konusunda olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Oysaki mahkemenin davacının bütün taleplerini karşılayacak şekilde olumlu veya olumsuz bir karar vermesi yasa gereğidir....

          Bu durumda 213 sayılı Yasanın yukarıda açıklanan fatura tanımı ve adi ortaklıkta hisse devir işleminin gerçek bir katma değer yaratmadığı dikkate alındığında, bu işlemin fatura düzenlenmesini gerektiren bir işlem olmadığı sonucuna ulaşıldığından, kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması gerekirken, sözkonusu cezayı kısmen onayan mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin reddine, yükümlü temyiz isteminin kabulüyle ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve E: ..., K: ... sayılı kararının bozulmasına 14.9.1999 gününde oybirliği ile karar verildi....

            Somut olayda, borçlu takibe itirazında; diğer borçlu ile aralarında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğunu ve bu ortaklıkta %1 hisseye sahip olduğunu, dolayısıyla borçtan sorumluluğunun da sahip olduğu hisse kadar olduğunu, %1 hisseye karşılık gelen borç tutarı 1.050-TL‘nı icra dosyasına yatırdığını ve bakiye borçtan sorumlu olmadığını belirtmiştir. Borçlunun icra dairesine verdiği itiraz dilekçesine (borcun ödendiğinin) ileri sürüldüğü görülmektedir. Borçlu, borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul edip itirazını "ödeme olgusuna" dayandırdığına göre, diğer borçlu ile aralarındaki adi ortaklık sözleşmesi sebebiyle oluşan sorumluluk ilişkisi iç mesele olup genel mahkemelerde değerlendirilebileceğinden, itirazın kaldırılması isteminin icra mahkemesinde incelenmesi sırasında, alacaklının artık İİK'nın 68/1.maddesinde belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığı üzerinde durulmasına gerek ve yer yoktur....

              TBK 520. maddede düzenlendiği üzere,adi ortaklığın bütün ortakların katılımı ile kurulduğu,müşterek amaç etrafında toplanıldığı ve bu amaç için iradelerin birleştiği ve hukuki sonucun bu şekilde doğduğu, kararların bütün şeriklerin ittifakı ile alınacağına ilişkin düzenleme de dikkate alındığında ;TBK 633. maddede sayılan hususlar dışında , ortaklıktan çıkarma hususunun adi ortaklık açısından mümkün olmadığı ,koşulları varsa adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin istenebileceği sonucunu doğurmaktadır. Bu sebeplerle ,verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından ,davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....

              Şti, haczedilen malların adi ortaklığa ait olduğunu ileri sürmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanunun 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, bir ortağın şahsi alacaklıları haklarını ancak, o şerikin tasfiye payı üzerinde kullanabilirler. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir. Açıklanan bu hükümlere aykırı olarak adi ortaklığın malları üzerine haciz konulması halinde bu husus, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabilir....

                Davalı vekili istinaf sebepleri olarak; Davacının davalı şirketinde ortağı olduğu adi ortaklıkta çalıştığını, SGK kayıtlarından davacının işvereninin Pekintaş Yapı San.şirketi ..-Pekerler inş... Adi ortaklığı olduğunu,her iki şirkete karşı da davanın açılması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dosyaya toplanan deliller incelenmiştir. Gerekçe; HMK'nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileriye sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davalı vekili davacının davalı şirketinde ortağı olduğu adi ortaklıkta çalıştığını, SGK kayıtlarından davacının işvereninin Pekintaş Yapı San.şirketi ..-Pekerler inş... Adi ortaklığı olduğunu,her iki şirkete karşı da davanın açılması gerektiğini ileri sürmüştür....

                UYAP Entegrasyonu