Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyarın daha fazla dosyasının kapatılması için en küçük borç dosyalarından başlanarak mahsup işleminin yapıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 80/5 ve 6183 sayılı Yasanın 58. maddeleridir. 506 sayılı Yasanın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. 506 sayılı Yasanın 80/12 bendi "tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı işverenleri ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumludurlar" hükmünü içermektedir. 6183 sayılı Yasanın 58/1. maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs,böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabileceği...

    Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davacı birleşen davalının kullandığı sayacın mühür izlerinin darphanede üretilen ölçü ayar izinden olmadığını ve tüketimin 25.05.2001 tarihinden sonra hızla düştüğü gözönüne alındığında davacının 145.380.926.977 TL borcunun olduğunu, asıl alacak tutarının 128.223.022.923 TL olduğunu, buna göre davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, davacının davalıya 406.036.253 TL borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne 145.380.926.977 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağa 06.10.2004 tarihinden itibaren 6183 sayılı yasanın değişik 5l. Maddesinde öngörülen gecikme faizinin uygulanmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

      Bu tür davaların dinlenebilme koşullarından biri de borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olmasıdır.Somut olayda davacı tarafından davalı borçlu hakkında düzenlenen ödemeye çağrı mektubu,ödeme emri ve bunlara istinaden düzenlenen ihtiyati haciz kararları kesinleşmiş mahkeme kararı ile ortadan kaldırıldığından davanın, dava koşulu yokluğundan reddine, ayrıca gerek AAÜT'nin 7.maddesi gerekse 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasanın 35.maddesi (“6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” ) gereğince davalı borçlu yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 Sayılı HMK'nin geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

        Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 80/5, 80/12 ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddeleri ile İİK'nun 72. maddesidir. 506 sayılı Yasa'nın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, dava dışı kamu borçlusu İsmail Kaşlı hakkında 6183 sayılı Yasa'ya göre takip yapıldığını ve müvekkiline anılan yasanın 79.maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ancak süresinde itiraz edilemediğini kamu borçlusuna borçları olmadığının 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesi gereğince tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı idare vekili, davacının haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediğinden alacağın zimmetinde sayıldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

            Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki “borçlu olmadığının tespiti ile ödeme emrinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) davanın kabulü ile ödeme emirlerinin iptaline dair 18.08.2011 tarihli ve 2010/233 E., 2011/353 K., sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 12.06.2013 tarihli ve 2013/10719 E., 2013/13307 K. sayılı kararı ile; "...Dava, davacının borçlu olmadığının tespiti ile ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir....

                Sayılı ve 28.04.2011 günlü kararı ile “5766 sayılı Kanun’da esas olarak bir kamu alacağı ile ilgili bireylerin sorumluluklarını arttıran ve müteselsil sorumluluk getiren düzenlemelerin, Kanunun geçici 1. maddesi ile yürürlük tarihi itibari ile tahsil edilmemiş alacaklara da uygulanması hukuk kurallarının geriye yürütülmesi anlamına gelmekte ve Anayasada yer alan hukuk devleti kapsamındaki hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmamaktadır.” gerekçesi ile anılan düzenlemeyi iptal etmiştir. Davacının ortaklığı devralmadan önceki şirket borçlarından sorumluluğu hususunda Anayasa Mahkemesinin 28.04.2011 tarihli kararı ile 5766 sayılı Yasanın geçici 1.maddesini iptal etmesi nedeniyle 6183 sayılı Yasanın geçici 1.maddesi ve her Kanunun yürürlükte olduğu dönemde uıygulanması gerektiğine ilişkin genel hukuk kuralı nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 35. maddesine 04/06/2008 tarihinde 5766 sayılı Yasanın 3. maddesiyle eklenen fıkraların uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. 6183 sayılı Yasanın 35....

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 18.02.2010 tarih ... sayılı ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

                    tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilciler mal varlıklarıyla sorumludurlar. 506 sayılı Yasanın 80. maddesinde 3917 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik uyarınca, süresinde ödenmeyen prim ve diğer Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş olup, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 88. maddesinde de bu yönde paralel düzenleme getirilmiştir...

                      UYAP Entegrasyonu