Şti'nden herhangi bir alacağı bulunmadığından haciz ihbarnamesi gereğince davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti ile 24.548,83 TL'nin dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı (Maliye Bakanlığı) kurumdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı Maliye Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava 6183 Sayılı AATUHK'nun 79.maddesi gereğince açılmış menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı İdare vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Eldeki dava 6183 sayılı Yasa'nın 79. maddesi hükmüne göre açılmış olup davacı haciz bildirisine süresinde itiraz etmemiş olup davanın açılmasına kendisi sebebiyet verdiğinden yargılama giderleri üzerinde bırakılması gerekir....
Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hâkimi ... tarafından dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum avukatının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-5510 sayılı Kanun’un Geçici 7’nci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 80’inci maddesindeki 3917 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi ile yapılan düzenleme ve 5510 sayılı Kanunun 88'inci maddesi uyarınca Kurum alacaklarının takibinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda kamu alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 55’inci maddesi uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Kanun’un 58’inci maddesi uyarınca 7 gün içinde açacağı dava ile ödeme emrinin iptalini talep edebilir....
-3- KARŞI OY Davacı,....tarafından 6183 sayılı Yasaya göre 2010/10607,10608,10609 takip sayılı dosyalar ile borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Daire çoğunluğu tarafından, davacının, ödeme emirleri adına düzenlenmediği, davacı adına takip olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde bozma ilamı düzenlenmiştir. Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık, şirket adı yazılarak düzenlenen ve davacı adına gönderilen ödeme emirleri nedeniyle davacının dava açmada hukuki yararı bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı,...... Şirketinde hem hissedar olup hem de yöneticilik yapmıştır. Yasal mevzuat incelendiğinde, davacının şirket borçlarından, 5510 sayılı Yasanın 88 ve 6185 sayılı Yasanın Mükerrer 35. maddelerine göre yönetici olması nedeniyle şirket ile birlikte müteselsilen, 6183 sayılı Yasanın 35. maddesi ile de limitet şirket ortaklığı nedeniyle hissesi oranında sorumluluğu vardır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde, “... baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak ... gönderilir. ... Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir....
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80. maddesinde, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişiklik yapılarak Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 30.09.2003 günü yürürlüğe giren 38. maddesiyle anılan Madde değiştirilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi hariç diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonra bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunun 11. maddesi ile bir kez daha değişikliğe gidilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102. maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı açıklanmış, böylelikle, 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür....
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 80/5 ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddeleri ile İİK'nun 72. maddesidir. 506 sayılı Yasa'nın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı Yasa'nın 58/1. Maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir....
Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un .... maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerekir ise de; 3. şahıslar yönünden dava açmanın aynı süre ile sınırlandırılması aksine bir kuralın gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa'da yer almaması nedeniyle doğru değildir....
Davada ki uyuşmazlık, davacının bu davada ki isteminin 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi kapsamında incelenip incelenmeyeceği noktasındadır. Mahkemece, davacının isteminin bu madde kapsamında değerlendirilemeyecegi gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; davacı şirketin, Kurumca resen yapılan eksik işçilik tahakkukuna dayalı borç tebliğinin yerinde olmadığına ilişkin isteminin 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde belirtilen "borçlu olmadığının tespitine" ilişkin olduğu açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 3.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; "Primlerin ödenmesini düzenleyen 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 1.12.1993 gün ve 3917 sayılı Kanunun 1.maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurum alacaklarının takibinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri geçerli kılınmıştır....
Şti. hakkında devam eden bir icra takibinin bulunmasına göre davacı vekilinin elden çıkarılan iş makinasının gerçek değeri olan 60.000.00 TL.nin borçlu şirketten de tahsiline karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir....
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç : Hüküm fıkrasının vekâlet ücretine ilişkin 3.bendinde yer alan “7.262,75” rakamının silinerek yerine “1500,00” rakamının yazılmasına, hükmün 1.bendinin sonuna gelmek üzere “6183 sayılı Yasanın 58’inci maddesi gereğince redde konu tutar üzerinden %10 oranıyla haksız çıkma tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine" ibaresi yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 25.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....