Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tesbit tutanağının kesinleşmesinden sonra 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereğince zilyetliğe dayanarak dava açılamaz. Sadece tapulu yerler için 6831 Sayılı Yasanın 11/1. ve 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddeleri gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tapu iptal ve tescil davası açılabilir....

    c) Orman ve arazi kadastro komisyonları, taşınmazın yol, meydan, köprü gibi orta malı olduğu gerekçesiyle hakkında orman ya da arazi kadastro tutanağı düzenlemeden 3402 Sayılı Yasanın 16/B maddesinin 3. fıkrası gereğince, haritasında göstermişse ya da aynı maddenin (c) bendi hükmüne göre devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğunu kabul ederek, tescil ve sınırlandırmaya tabi tutmayıp tesbit ve tescil harici bırakmışsa, 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosu sırasında 6831 Sayılı Orman Yasası hükümlerine göre işlem yapılıp orman olan ve olmayan yerlerin belirlenmesi gerekeceğinden ve 6831 Sayılı Yasa uygulamasında, orman sınırı dışında bırakılan her türlü taşınmaz hakkında Orman Yönetimine dava açma hakkı verilmiş olduğundan, 3402 ve 6831 Sayılı Yasalarda yazılı olan ve birbiri ile çelişkili olmayan orman kadastrosu ile ilgili hükümler birlikte uygulanması gerekeceğinden o yer hakkında orman ya da arazi kadastrosu tutanağı düzenlensin ya da düzenlenmesin...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tescil ...ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.12.2009 gün ve 248/266 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Dava, kadastro çalışmaları sırasında kadastro dışı bırakılan taşınmazın Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri hükümleri uyarınca tescili isteğine ilişkindir. Kadastro dışı bırakma işleminde, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tespit işlemi değil ise de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığı saptanarak hukuksal durum belirlenmiş olduğundan yapılan bu işlem, bir kadastro işlemidir....

        Davalı ... ise, taşınmazların imar planı kapsamında kaldığından mera vasfını yitirdiğini, yasa uyarınca belediye adına kaydı gereken taşınmazlar olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece dava reddedilmiş, davacının temyizi üzerine hüküm Dairemizin 11.06.2008 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde hükme bağlanan hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı Hazine temyiz etmiştir. Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro Kanununun değişik 12/3.maddesi “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklindedir....

          Yönetimi tarafından, uygulama kadastrosundan önce genel mahkemede açılıp sonuçlanan tapu iptal ve tescil davası bulunduğu da gözönünde tutulmalıdır. Mahkemece, davanın niteliği kesin olarak saptanmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru bulunmadığından, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine itiraz yönünden reddine, dava konusu .... mahallesinde bulunan eski 2378 sayılı parselin 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca düzenlenen uygulama tutanağındaki gibi 28063 ada 6 parsel sayısında ve 3519,55 m² yüzölçümünde tapuya tescil edilmek üzere tapu siciline aynen aktarılmasına, davacı ... Yönetiminin tescile yönelik istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir....

            Maddesinin Üçüncü Fıkrasına “Bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dâhil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır." hükmü eklenmiştir. Ne var ki, 23.07.2011 tarih ve 28003 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih ve 2009/31 esas, 2011/77 karar sayılı kararı ile 5841 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 21.6.1987 günlü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’’nun 12. Maddesinin Üçüncü Fıkrasına Eklenen “Bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dâhil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” cümlesi ile 21.6.1987 günlü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlede yer alan “… iddia ve taşınmazın niteliğine …” ibaresinin iptaline karar verilmiştir....

            Yönetimi tarafından, uygulama kadastrosundan önce genel mahkemede açılıp sonuçlanan tapu iptal ve tescil davası bulunduğu da gözönünde tutulmalıdır. Mahkemece, davanın niteliği kesin olarak saptanmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru bulunmadığından, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine itiraz yönünden reddine, dava konusu Antalya ili ... mahallesinde bulunan eski 2444 parselin, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca düzenlenen uygulama tutanağındaki gibi 28061 ada 9 parsel sayısında ve 3066,11 m2 yüzölçümünde tapuya tescil edilmek üzere tapu siciline aynen aktarılmasına, davacı ... Yönetiminin tescile yönelik istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir....

              Yönetimi tarafından, uygulama kadastrosundan önce genel mahkemede açılıp sonuçlanan tapu iptal ve tescil davası bulunduğu da gözönünde tutulmalıdır. Mahkemece, davanın niteliği kesin olarak saptanmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru bulunmadığından, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine itiraz yönünden reddine, dava konusu.....mahallesinde bulunan eski 1014 parselin, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca düzenlenen uygulama tutanağındaki gibi 28115 ada 43 parsel sayısında ve 1831,45 m2 yüzölçümünde tapuya tescil edilmek üzere tapu siciline aynen aktarılmasına, davacı ... Yönetiminin tescile yönelik istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, uygulama kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil niteliğindedir....

                Dava, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri uyarınca açılan tescil isteğine ilişkindir....

                  Kamu malının herhangi bir nedenle özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi TMK.1025. maddesindeki “yolsuz tescil” niteliğindedir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanun 2.maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı kanunun 3.maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10.madde de ise “Bu kanunun 12.maddesinin 3.fıkrası hükmü, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu