Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Açıkça ifade etmek gerekirse özel mülkiyete konu bir taşınmaz malın tapu siciline tescil zorunluğu varken mera olan bir yer için hiç bir zaman bir tescil işlemi sayılmayan özel sicile kayıt esası kabul edilmiştir. Kanun koyucunun 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreyi kabul etmesindeki amacı, bir taşınmaz için geometrik durum ve malik belirlenerek tapu siciline tescil edildikten ve tescilden itibaren belli bir süre (10 yıl) geçtikten sonra sicillerin güvenirliğini korumak, belli bir zamandan sonra dava açılarak sık sık sicillerin bozulmasının önüne geçmektir. Meralar tapu siciline tescili gerekmeyen üstelik özel mülkiyete konu teşkil etmeyecek yerler olduğundan, Yasanın tapu siciline tescil edilen yerlerde uygulamasını öngördüğü 3402 sayılı Kadasro kanununun 12/3. maddesinde sözü edilen hak düşürücü süre, mera iddiası ile açılan davalarda uygulanmaz....

    Tesbit tutanağının kesinleşmesinden sonra 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereğince zilyetliğe dayanarak dava açılamaz. Sadece tapulu yerler için 6831 Sayılı Yasanın 11/1. ve 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddeleri gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tapu iptal ve tescil davası açılabilir....

      Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kadastro çalışmaları sırasında bitişikte bulunan 146 ada 5 ve 8 sayılı parsellerin kadastro tespit tarihlerine göre tescili istenen yerin 10.11.1997 tarihinde paftasında yol olarak gösterildiği ve orijinal paftada "yol" ibaresinin yer aldığı anlaşılmıştır....

        Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ...sine sunduğu 19/18/2014 tarihli dilekçesiyle, . ili, . köyü ., .ada 5 parsel sayılı taşınmazın köy orta malı vasfıyla ... adına tespit edildiğini, oysa taşınmazın babası tarafından 1964 yılında satın alındığını, uzun yıllardır, aralıksız fasılasız, şekilde kullandığını ileri sürerek kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Kadastro Mahkemesince, 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesince ise davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

          Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra Orman Yönetiminin zilyetliğe dayalı olarak tescil davası açamayacağı, kütüğün beyanlar hanesinde de hizmet binası, depo ve lojmanın Orman İdaresine ait olduğu yönünde şerh bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi uyarınca açılan tapu iptali tescil ve el atmanın önlenmesi niteliğindedir.Mahkemece; Orman Genel Müdürlüğünün, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            Böylelikle, gerek 6831 sayılı Kanun hükümlerine gerekse 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosuna itirazda hak düşürücü süreler yönünden paralellik sağlanmıştır. 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmü uyarınca yapılan orman kadastrosuna 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 30 gün içinde kadastro mahkemesine, 30 günlük sürenin dolmasından itibaren de 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıl içinde asliye hukuk mahkemesine orman tahdidinin ve kadastro tespitinin iptali istemiyle dava açılabileceğinin kabulü gerekir....

              Şöyle ki; 3402 sayılı Yasa 5831 sayılı Yasa ile eklenen ek 4. maddesi “6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir....

                Tesbit tutanağının kesinleşmesinden sonra 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereğince zilyetliğe dayanarak dava açılamaz. Sadece tapulu yerler için 6831 Sayılı Yasanın 11/1. ve 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddeleri gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tapu iptal ve tescil davası açılabilir....

                  Kadastro mahkemesince bakılacak dava türleri 3402 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde gösterilmiş olup, 6831 sayılı Yasa'nın 11. maddesine göre bu davalar dışında, otuz günlük askı süresi içinde açılan orman sınırlaması ve 2/B madde uygulamasına itiraz davaları da kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır. Bu nedenlerle tescil davasında asliye hukuk mahkemesi, orman kadastrosuna itiraz davasında ise kadastro mahkemesi görevlidir. Görev yönü kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında, (temyiz aşaması da dahil olmak üzere) resen gözetilmesi zorunludur....

                    Mahkemece 41 numara ile gösterilen alan içinde ... bir kadastro çalışması yapılmadığı, aslında orman olup da yanlışlıkla Hazine veya kişiler adına özel mülk olarak tespit ve tescil edilen bir yer varsa Orman Yönetimi tarafından bu kısımlara yönelik olarak şahıslar aleyhine asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesinde dava açılabileceğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamı, kararın dayandığı gerekçeye ve ......

                      UYAP Entegrasyonu